2013 yılında başarısız olan girişimimde günde 20 saate yakın çalışıyordum. Üniversitede son dönemimdi, bitirme projem ile birlikte 9 dersim vardı ve bir de iş kurmaya çalışıyordum. Bu 20 saat ne kadar verimli geçiyordu diye sorarsanız verebilecek bir cevabım gerçekten yok.
Yoğun çalışma dönemi bana tabii ki çok fazla şey kattı, fakat çok çalışmak her zaman başarıya direkt gidebilen bir yol değil. Bazen az ama verimli çalışmak çok daha iyi sonuçlar doğurabilir.
Durmadan çalışan bir küçük işletme sahibini düşünün. Çok sıkı çalışmak ona milyonlarca rakibi ile rekabet etmesinde ne kadar yardımcı olabiliyor? Zaman her zaman kısıtlıdır.
Bir girişimci haftada 7/24 çalışabilir. Fakat bu girişimcinin büyük rakipleri daha fazla para harcayabilir, daha kalabalık bir ekip kurabilir ve aynı proje üzerinde daha fazla çalışabilir. Peki küçük girişimlerin yapıp büyük girişimlerin yapamadığı ne var? Neden teknoloji devleri bu küçük girişimleri satın almaya çalışıyor? Hatırlayın Facebook, Instagram’ı 1 Milyar Dolar’a satın almıştı (Instagram o zaman sadece 13 kişilik bir ekipti), 30 çalışanın bulunduğu Snapchat, Facebook ve Google gibi teknoloji devlerinden satın alma tekliflerini geri çevirmişti. Böyle genç ve az kişinin çalıştığı girişimlerin başarısı için bazılarınız şans diyebilir fakat aslında en büyük sırları: verimli çalışmak!
Başarının anahtarı çok fazla çalışmak değil, akıllıca çalışmaktır.
Dikkate alınması gereken bir diğer nokta ise çok çalışmak ile verimli çalışmanın farkı. Çok çalışmanız sizin verimli ve üretken olduğunuzu asla göstermez. Üretken olmak daha çok iyi zaman yönetimi ve kendi enerjinizi verimli kullanmak ile ilgilidir. Hepimiz az enerji harcayarak en fazla verimi almayı öğrenmeliyiz. Bunu öğrenebilirsek çok daha mutlu bir hayatımız olacak, gerçekten.
İşte daha üretken olmak için vazgeçmeniz gereken 6 alışkanlık:
1) Fazla mesai yapmayı bırakın.
Birçoğumuz haftada 40 saat çalışıyoruz. Peki bu 40 saatin nereden geldiğini hiç merak ettiniz mi? 1926 yılında Henry Ford ve Amerikalı sanayiciler bir çalışma yürütüyor ve ilginç sonuçlar alıyorlar. Günlük çalışma saatini 10’dan 8’e; haftalık çalışma günlerini de 6’dan 5’e düşürdüklerinde üretkenliğin bariz şekilde arttığını farkediyorlar. Böylece haftalık 40 saat çalışma konsepti ortaya çıkıyor.Uzun saatler çalıştığınız zaman, üretkenliğiniz hem kısa hem de uzun vadede düşer.
Yapılan bir araştırmaya göre; bir hafta boyunca geceleri birer saat daha az uyumak algı problemlerine neden oluyor ve işleri gece bitirmeye çalışıp uykusuz kaldığınız zamanlarda ertesi gün işe gittiğinizde daha verimsiz olmanız çok muhtemel. Uykusuz geçen bir gecenin ardından güne iyi başlayıp hayata karşı pozitif olma ihtimaliniz bile düşükken, verimli çalışabilmenizi beklemek hayalcilik olacaktır. Bu negatiflik de genel bir kötü ruh hali ile sonuçlanır ve vücudunuzu normalden daha fazla yorar. Böylece dinlenmiş halinize oranla yaratıcılığınız ve iş yapma kapasiteniz düşer.
Şu çok önemli; beynimizin üretken kalmaya devam edebilmesi için gün içinde gerekenden fazla çalışıp kesinlikle uykusuz kalmamamız gerekiyor. Bundan sonra kendinize “neden verimli çalışamıyorum?” diye sorduğunuzda cevabın şu olması çok olası: insanların %70’i gibi siz de yeteri kadar uyumuyorsunuz, bu yüzden verimli çalışamıyorsunuz.
Peki bunları biliyor muydunuz?
Leonardo da Vinci gün içinde kısa süreliğine birçok kez uyuyor ve geceleri az uyuyormuş.
Napoleon da aynı şekilde, gün içinde sık sık kestiriyormuş.
Eleanor Roosevelt, yapacağı konuşmalardan önce kısa bir uyku çekerek enerjisini arttırıyormuş.
John F. Kennedy, öğle yemeğini yatakta yer ve hemen üzerine kısa bir süre uyurmuş, hem de her gün!
2) Her şeye “evet” demeyi bırakın.
“Başarılı insanlar ile çok başarılı insanlar arasındaki fark şudur: çok başarılı insanlar neredeyse her şeye “hayır” derler.”
Evet veya hayır diyebilme konusu aslında kolay bir soru ile başlıyor. Neye evet, neye hayır demeniz gerektiğini biliyor musunuz? Eğer nelerin zaman ayırmaya değer olduğunu bilmiyorsanız daha önce yaptıklarınızı ve sonuçlarını düşünün. Hatta bundan sonrakileri de takip edin ve mümkünse iyileştirmeye çalışın.İnsanların çoğu, biz de dahil gereğinden daha fazla evet diyoruz çünkü bu hayır demekten çok daha kolay. Kimse kötü adam olmak istemiyor, doğal olarak.
Size hiçbir şey katmayacak aktivitelerden kaçınmanın güzel bir yolu : 20 saniye kuralı. Yapmamanız gereken bir şey varsa kendinize onun için sadece 20 saniye verin.
Emin olun, hayır demeyi öğrenmek size sadece iş hayatınızda verimli olabilme değil, özel hayatınızda da daha güçlü bir birey olabilme şansı verecektir.
3) Her şeyi kendiniz yapmaktan vazgeçin ve insanların size yardım etmesine izin verin.
Tüketiciler ne istediklerini ve onun nasıl daha iyi olabileceğini bir pazarlamacıdan çok daha iyi bilir. Octoly’e göre; YouTube’da kullanıcı tarafından oluşturulan videolar (user-generated videos), markaların oluşturduğu videolara göre 10 kat daha fazla izleniyor. Amerikalıların %51’i, bir ürün hakkında bilgi almak istediklerinde kullanıcı tarafından oluştulmuş içeriklere güveniyor. Ürünün websitesine ve diğer medya kanallarında yazan içeriklere değil.
İyi içerik pazarlaması yapmak; mümkün olan en iyi içeriği üretmek değildir. Önemli olan marka/ürününüz için kaliteli içerik üretebilecek kitleyi yaratmaktır.
Her şeyi kendiniz yapmanız mümkün değil. İşi sizin kadar iyi yapabilecek olan birine bu şansı vermeniz çok önemli. Eğer bunu başarabilirseniz hem kaliteli iş yapmaya devam eder hem de kendi işlerinizin bir kısmından kurtulmuş olursunuz. Böylece siz de daha önemli işlerinize odaklanabilirsiniz.Çoğu zaman arkadaşlarınız size bu konuda yardım edemeyecek olsa da, onların yakınınızda olması sizin çalışma veriminizi arttırabilecek bir etken. Hatta bunu destekleyen bir konsept bile var. David Nowell’a göre, dikkati çabuk dağılan insanlar çevrelerinde başka insanlar varken işlerini daha hızlı hallediyorlar, yanındaki kişi ona yardım etmese bile. Eğer bir gün çok zorlu bir işiniz olursa, yanınıza bir arkadaşınızı çağırın ve işinizi ne kadar hızlı yaptığınızı takip edin. Sonuç sizi şaşırtabilir.
4) Mükemmeliyetçi olmayı bırakın.
“Farkettik ki mükemmeliyetçilik profesörlerin araştırmalarındaki üretkenliğini azaltıyor. Ne kadar mükemmeliyetçi olurlarsa o kadar az üretken oluyorlar.”
-Dr. Simon Sherry.
Mükemmeliyetçi olan insanların yaşadığı bazı problemler:
Bir iş için planladıkları süreden daha fazlasını harcarlar.
İşi yarıda bırakıp, bitirmek için doğru zamanın gelmesini beklerler. İş hayatında doğru zamanı beklemek, gecikmek demektir.
Küçük detaylara uzun süre takılıp büyük resmi göremezler.
Unutmayın en doğru zaman : ŞİMDİ!
5) Sürekli tekrar eden işleri bırakın ve otomatize edin.
Tethys Solutions’un yaptığı çalışmaya göre: Sırasıyla zamanlarının %3, %20, %25, %30 ve %70’ini tekrar eden işlere ayıran 5 kişinin 2 aylık üretkenlik iyileştirme sürecinden sonra bu zamanları %3, %10, %15, %15 ve %10’a düşürdükleri gözleniyor.
Bir süre önce eski bir iş arkadaşım basit bir Python programı yazmak için uğraşıyordu. Fikri şuydu: büyük bir verinin içinden anlamlı bir içerik üretmek. İlk başta tüm gününü bu programı yazmak için ayırırken, şu anda günde 5 dakikadan az bir süre uğraşıyor.
Ben de, artık, tekrar eden bir iş yaptığım zaman (5 kereden fazla), öncelikle şunu araştırıyorum: sürekli olarak yaptığım bu işi benim için yapabilecek olan bir program var mı?
Sürekli işlerinizi otomatize etmek için kod bilginizin olması şart değil. Sadece kaynakları kullanmayı bilmeniz yeterli ve eğer siz beceremiyorsanız satın da alabilirsiniz.
Şimdi bir de buna bütçe ayırmak gerekecek diye düşünenler için söylüyorum: zaman, para demektir. İnsanlar genellikle bu tarz işlerini manuel olarak yapıyorlar çünkü böylesi daha kolay ve ek bir araştırma gerektirmiyor. Örneğin şu anda yönetmeniz gereken 5 adet Instagram hesabınız varsa bunu manuel olarak devam ettirebilirsiniz. Fakat bu sayı 100’e çıktığı zaman yine bu şekilde devam edebilecek misiniz?Bir çözüm bulamıyorsanız danışmanlardan destek alın. Yeniden hatırlatmakta fayda var; para kazanabilmek için para harcamalısınız, ayrıca zaman sizin en değerli şeyiniz. Size bariz şekilde zaman kazandıracak uygulamalar için para vermekten kaçınmayın.
6) Çalışmaya ara verin ve kendinize boş zaman yaratın.
Çoğu insan bir işe tamamen odaklandığı zaman dış dünya ile bağlantısını tamamen koparıyor ve bu durum insanları fiziksel ve mental olarak fazlasıyla yoruyor. Böyle durumlarda işten çıkıp yalnız vakit geçirip dinlenmek gerekiyor.
Yalnız geçirilen zamanın beyin ve ruh sağlığı için oldukça önemli olduğu araştırmalar sonucu kanıtlanmış durumda.
Harvard’da yapılan bir çalışmaya göre; yalnız başına bazı şeyleri tecrübe etmiş olan insanlar, daha kalıcı ve gerçekçi hatıralara sahip oluyorlar. Bir diğer araştırma ise gösteriyor ki, daha fazla yalnız vakit geçiren insanların empati yeteneği daha gelişmiş oluyor.Genel olarak hepimiz hiç düşünmediğimiz anlarda sorunlarımıza çözüm buluyoruz. Bu boş zamanı kendinize yaratmalısınız. Sürekli olarak üstüne düşünüp cevap bulamadığınız her şey, boş bir anınızda çözüme kavuşacaktır.
Sevgili Burak Ünver ‘in bu etkileyici yazısını kendisinin de izniyle yayınlamak istedik. İçeriğin kaynağına buradan ulaşabilirsiniz.
Yorumlar (0) Yorum Yap