Empati pek çok insanın çocukluğundan itibaren sürekli duyduğu bir kelime. Kreşte ya da okulda bir arkadaşına vurduğunda “Kendini onun yerine koy. Biri sana aynısını yapsa nasıl hissederdin?” sözünü duymayan neredeyse yoktur. Sadece çocukluk döneminde kalmayıp iş hayatında da çok sık karşılaştığımız bir şeydir bu. Bazı durumlarda yöneticimizin bizi anlamadığını düşünür, biraz olsun empati yapmasını isteriz. Peki, empati ne demek, empati türleri nelerdir? Gelin birlikte bakalım.
Empati Nedir? Empati ne demek?
“Empati nedir” sorusunu sorduğumuzda kelimenin kökenine de bakmamızda fayda vardır. Tarihe baktığımızda Yunanca “em” (in – içinde) ve “pathos” (feeling – his) kelimelerinin birleşiminden oluşan “empatheia” kelimesine rastlıyoruz. Bu kelime de, Almancadaki “einfühlung” (ona uyabilme) ile birleşerek 20. yüzyılın başlarında “empathy” halini alıyor.
Empati terimi, aslında çok farklı deneyimleri tanımlamak için kullanılabilir. Araştırmacılar genellikle bu terimi, başka birinin neler hissettiği ve düşündüğü üzerine ilişki kurabilmek yeteneği olarak tanımlarlar.
Empati, insanların evrimsel tarihinde önemli bir yer tutmakla birlikte sıçanlarda, primat akrabalarımızda ve en yakın dostumuz olan köpeklerde dei görülebiliyor. Yapılan son araştırmalar, empatinin aslında genetik bir kökene sahip olduğunu ortaya koyar nitelikte. Ancak yine araştırmaların söylediğine göre, insanlar doğal empatik yeteneklerini geliştirebilir ya da aynı şekilde sınırlayabilirler.
Empati kurabilme yeteneği, empati kurduğunuz insana illa ki yardım etmek isteyeceğiniz anlamına da gelmiyor. Ancak bu yetenek, genellikle şefkat dolu bir aksiyon almak için gereken ilk adımdır diyebiliriz.
Empati Türleri ve Empati Çeşitleri
Üç farklı empati yeteneği ve türü vardır. Bunlar İçgüdüsel Empati, İlişkisel Empati ve Deneyimsel Empati olarak sıralanabilir. Şimdi bunlar hakkında biraz bilgi edinelim.
1) İçgüdüsel Empati
İçgüdüsel Empati, dünyaya gelirken yanımızda, benliğimizle birlikte yanımızda getirdiğimiz bir empati şeklidir. Başkalarının yaşadığı üzüntü, sevinç, mutluluk gibi duyguları aynı onlar gibi yaşayabilmemizi sağlayan bir empati türüdür. Duygusal bir film izlerken istemsizce döktüğünüz gözyaşı işte bu türe bir örnektir.
2) İlişkisel Empati
İlişkisel Empati, bir ilişkide karşılıklı tarafların birbirinin duygularına karşı kurulan empati türüdür. İlişkinin yakınlık derecesi ne denli yakınsa empati gücü de o denli yüksektir.
3) Deneyimsel Empati
Deneyimsel Empati, kendi kişisel deneyimlerimizle öğrendiğimiz bir türdür. Daha önce kemoterapi almayan ya da yakın çevresinde görmeyen birinin kemoterapinin bir insanın duygularını nasıl etkileyeceğini bilemez.
Empati Nasıl Kurulur?
Empati, her insanda doğuştan gelen bir yetidir. Ancak bu yeti doğuştan gelir ve hayat boyunca kullanılır gibi bir şey söz konusu değildir. Empati yetinizi etrafınızda gördükleriniz ve deneyimleriniz doğrultusunda siz şekillendirirsiniz. İlk örnek aldığınız insanlar yanında büyüdüğünüz ebeveynlerinizdir. Ardından sosyal hayatınızda etrafınızda bulunan kişileri örnek almaya başlarsınız.
Empati Kurmanın Temel Kuralları
1) Karşınızdaki kişinin yerine kendinizi koyarak olayları onun gözünden görmeye çalışmak ve tarafsız yorumlamak.
2) Karşınızdaki kişinin tüm duygu ve düşüncelerini doğru analiz ederek doğru yönden değerlendirmek.
3) Karşınızdaki kişiyi her anlamda anladığınızı göstermek ve ona doğru ifade etmek.
Ayrıca şunu da unutmayın: Empati yeteneği geliştirilebilirdir.
Empati Yeteneği Nasıl Geliştirilir?
Bu kavram kuşkusuz iletişimin en güçlü silahlarından biri. Peki, empati yeteneğinizi nasıl geliştirebilirsiniz?
1) Tanımadığınız kişilerle iletişime geçmeye çalışın.
Araştırmacıların 2015 yılında İsviçreli bir deney grubu ile yaptıkları araştırmada, tanımadığınız insanlarla vakit geçirmenin bireyin iletişim için daha fazla çaba sarf etmesine neden olduğu kanıtlanmıştır. Üstelik bu insanlar, daha sonrasında tanıdıkları insanlarla iletişim kurmaya başladıklarında anlayış ve hoşgörü düzeylerinde bir artış meydana gelmiştir. Yeni insanlarla tanışmak için kendinizi itebilir, kuracağınız bu yeni ilişkileri empati yeteneğinizi geliştirmek için bir yakıt olarak kullanabilirsiniz.
2) Stresi kullanın.
Stres hayatın her alanında genellikle kötüdür. Ancak burada stresten biraz faydalanabiliriz. Bir olayı fazla düşünmeniz farklı olasılıkları da düşüneceğiniz anlamına gelir. Bu durumda karşınızdaki kişiyle konuşurken söylediklerinin bambaşka olasılıklarının da olabileceğinin farkında olarak empati kurabilirsiniz. Ancak burada fazla düşünmeyi dozunda yapmalısınız. Aşırı düşünme hastalığı empatiyi beraberinde getirmez, sizin için hayatı zorlaştırır.
3) İyi ve kötü deneyimlere açık olmalısınız.
Hayat tek renkten ibaret değildir. Pek çok duyguyu deneyimleriz. Bazen üzülür, bazen sevinir bazen adlandıramadığımız duyguların içinde buluruz kendimizi. Yeni deneyimlere ne kadar açık olursanız o denli yeni duyguyu da yaşarsınız. Deneyimlediğiniz her duygu empati yetinizi biraz daha geliştirir. Çünkü karşınızdaki kişinin yerine kendinizi koyduğunuzda daha geniş düşünebilir, farklı duyguları da hesaba katabilirsiniz.
Empati ve Arkasındaki Bilim
Empati, ilk defa 19. yüzyılın sonlarına doğru Alman bir filozof olan Theodor Lipps tarafından ortaya atıldı. Theodor Lipps empatiyi, “Kendini algı nesnesine yansıtmak” olarak tanımlıyordu. Theodor Lipps’in bu tanımlaması, ilerleyen aşamalarda psikoloji ve felsefe arasında bir örtüşme yaratması sebebiyle, yeni bir disiplinlerarası araştırma dalının ortaya çıkmasına önayak oldu.
Empati, bilimsel bir terim olarak ilk defa 1909’da psikolog Edward B.Titchener tarafından kullanıldı. Titchener “empati” terimini, metodolojik iç gözlem kullanımıyla sıkı bir şekilde iç içe geçmiş bir şekilde ve en az üç farklılaştırılabilir fenomeni ifade etmek için kullanmıştır.
Ayna Nöron Sistemi
Araştırmacılar, öncelikle şefkatten sorumlu özel bir beyin hücresi grubunun varlığını keşfettiler. Bu hücreler aslen duyguların dışarı yansıtılmasını ve başka bir kişinin acısını, mutluluğunu, öfkesini paylaşmasını sağlıyor. Ayna nöronlar dediğimiz nöronlar, dış olaylardan etkilenen nöronlardır. Örneğin çok sevdiğiniz birinin, mesela eşinizin incinmesi sizin de üzülmenize sebep olur. Çocuğunuzun mutluluğu sizin de mutlu olmanızı sağlar.
Psikopatlarda, sosyopatlarda ve narsistlerde ise “empati yetersizliği” olduğu düşünülmektedir. Bu kişilerin ayna nöronları aktif değildir. Bu yüzden de diğer insanlar gibi empati kuramazlar.
Elektromanyetik Alanlar
İkinci bulgu, hem beyin hem de kalbin elektromanyetik alanlar oluşturduğu gerçeğine dayanmaktadır. HeartMath Enstitüsü’ne göre, bu alanlar insanların düşünceleri ve duyguları hakkında bilgi aktarıyor. Empatlar özellikle bu bilgi girdilerine karşı hassas olabilirler ve bundan bunalmaya meyillidirler. Benzer şekilde, dünyadaki ve güneşteki değişikliklere genelde daha güçlü fiziksel ve duygusal tepkiler veririz. Empatlar, dünyaya ve güneşe olan şeylerin zihinsel durumumuzu ve enerjimizi etkilediğini iyi bilir.
Duygusal Bulaşma
Empati anlayışını geliştiren bir diğer bulgu ise duygusal bulaşma olgusudur. Araştırmalar birçok insanın etrafındakilerin duygularından etkilendiğini gösteriyor. Bir sınav için arkadaşlarınızla bir arada ders çalıştığınızı düşünün. Eğer arkadaşlarınız sürekli “Yapamayacağız, başarılı olamayacağız.” derse siz de umutsuzluğa kapılacaksınızdır. Eğer hayatınızda negatif düşüncelere yer vermek istemiyorsanız çevrenizdeki insanları pozitif olan bireylerden seçmelisiniz.
Sinestezi
Sinestezi, beyinde iki farklı duyunun eşleştirildiği nörolojik bir durumdur. Örneğin, bir müzik parçası duyduğunuz zaman renkler görebilirsiniz. Ünlü sinestezikler arasında Isaac Newton, Billy Joel ve kemancı Itzhak Perlman yer alıyor. Bununla birlikte, ayna dokunma sinestezisiyle, insanlar aslında kendi bedenlerinde başkalarının duygularını ve hislerini sanki kendileriymiş gibi hissedebilirler. Bu bir empatinin deneyiminin bir nörolojik açıklamasıdır. Dalai Lama “Empati en değerli insan kalitesidir” diyor. Bu stresli zamanlarda, bunalmak kolaydır. Yine de, empati bizi aşacak niteliktir. Kabul etmese bile, birbirimize saygı duymamızı sağlayacaktır. Bu duygu sizi zayıf biri yapmaz. Aksine, hoşgörü ve anlayışı geliştirmek için kalbinizi açık tutmanızı sağlar.
Yorumlar (0) Yorum Yap