Cemiyet-i Müteşebbisiye

İlginç bir başlık seçerek ilgi çekmek istiyorum evet. Belki de eski dile özenerek kurulmuş bu söylem tam derdimi anlatmıyor. Derdim ney? Onu, daha fakir bir Türkçe ile anlatarak, anlaşılmamın önündeki engelleri kaldıracağım.

Başlıktaki tamlamayı, “Girişimcilik Ekosistemi” tamlamısının yerine geçmesi hayali ile öneriyorum. Siz benim icat ettiğim tamlamayı beğenmeyebilir, yerine anlamı daha net ifade eden başka bir tamlama önerebilirsiniz. Önemli olan, birazdan anlatacaklarım konusunda bana hak verecek misiniz, hemdert olacak mıyız? Kelime türetmek işin en sonu.

“Girişimcilik ekosistemi” denen şeyi ne kadar karşılar uydurduğum tabir bilmiyorum. Zaten, derdim de İngilizceden Türkçeye sadece kelime olarak çevrilmiş, iç mantığı ile hala yabancı olan “Plaza” dilinden daha önemli.

Girişimcilerin birbirleri ile ilişkiler kurduğu, ortaklıklar yaptığı, ticari faaliyetlerde bulunduğu ortamı tanımlamamıza, muhatabımıza bu ortamdan bahsettiğimizi anlatmamıza yarayan bu tamlamada, kafama takılan kelime tamlanan, yani ikinci kelime; “ekosistem”.

Birinci kelime ile sıkıntım yok demiyorum. O, ikinci kadar kafamı meşgul etmiyor o kadar.

What Is Ekosistem?

Ekosistem ne demek? Bu kelimeyi telaffuz edin. Hatta yapacak daha iyi bir işiniz yoksa birkaç kere tekrar edin. “Ekosistem, ekosistem, ekosistem”…

Gözünüzde canlanan şey ne?

Ben mi böyle düşünüyorum bilmiyorum ama ekosistem kelimesinin bende yaptığı çağrışım şu; mükemmele ulaşmak için sürekli yenilenen, doğal bir akış içerisinde güçlünün güçsüzü, büyüğün küçüğü, sağlıklının yaralıyı yediği bir düzen. Bizler bu kelime ile neyi aklıyoruz?

Etrafta çok fazla yarışma var. Girişimciler için etkinlikler, yatırımcı buluşmaları, kuluçkalar falan. Her taraf “Meet Up” dolu. Bir o kadar da “Make Up”.

Katılanlar, kazananlar, elenenler… Şartlardan bahseden var mı? Ağır şartlardan. Onlarca iş fikri ve işletme modeli arasından sıyrılıp gelen bir ekibin ödülü, aleyhine şartlar ile dolu bir sözleşme mi? Hedefler, cezalar, azalan yetkiler, artan sorumluluklar… Kendi fikrinin işçisi olmaya giden bir süreç.

Ekosistem şöyle işler; aslan bir geyiği yediği zaman o geyik yok olmaz. Bünyesindeki fayda, enerji, mineral, protein ya da her neyse, aslana geçer. Bu geyik için yok olmak değildir. Birikimini bir başka bünyeye devreder. Ekosistemden alınan tüm fayda birikimi, ekosisteme iade edilir.

Benim “Cemiyet-i Müteşebbisiye” diyerek biraz vicdan katmayı önerdiğim Girişimcilik Ekosisteminde ise süreç böyle değildir. Oranın ceylanları olan Müteşebbisler (Girişimciler), ekosistemden otlanmazlar. Gelişimlerinde bu ekosistemin katkısı yoktur. Hatta sadece emek ve fikirden oluşan bir bünyeye sahiptirler. Emek ve fikir, onların teşebbüslerinde vücut bularak bir fayda olur. Bu fayda da bir aslanın midesine gider. Hayvanların ekosisteminde, aslanlar sadece yaralı ve yaşlı geyikleri yerken, insanlarınkinde aslanlar en potansiyel, en sağlıklı, en iyi geyiği bulmak için yarışmalar düzenler ve yarışmayı kazananı yerler. Doğada aslanlar bir ceylan sürüsünün sağlıklı ve genç kalmasını sağlarken, insanlar en başarılı olanları alarak sürünün hantallaşmasına sebep olur.

Hepsi de böyledir demiyorum. İşin gitmesi istenen yönü gösteriyorum. Muhakkak istisnalar vardır.

Dünya’da Ekosistem

Dünyada da durum bizimkinden farklı değil. Onların bu duruma benim baktığım gibi vicdancı bir bakış açısı ile bakmalarını düşünmüyorum. Kazanamayan herkesin “loser” olduğu, kaybetme kavramının hakaret sayıldığı bir sisteme çok uzak söylediklerim.

Dünyanın en büyük şirketlerine bakın, hangisi alanında bir ilk? Google’dan önce arama motorları, Facebook’tan önce sosyal medya siteleri, Apple’dan önce cep telefonu ve bilgisayar markaları vardı. Sonra da var mı?

Sadece Facebook’u örnek alalım. Kendi çapında iyi birer proje olan Instagram ve Snapchat örnekleri, ne demek istediğimi anlatmakta faydalı olacaktır. Facebook’a biat edersen yaşama hakkın var, aksi takdirde illegal bir alana itilmek zorundasın. İllegalden kastımı netleştireyim; Periscope canlı video paylaşımları konusunda, Facebook bu uygulamayı başlatmadan önce liderdi. Şimdi yoğunlukla kaçak maç yayını için kullanılıyor. Siz insanların görmesi için bir şey paylaşıyorsanız bunun yeri zaten Facebook, diğer alanlar bir nevi insanların görmemesi için yayın yapılan yerler. Meşru olan alan Facebook’a ait.

Genel kabul görmüş olanı ipotek altına alan, kimin başarılı kimin başarısız olacağını da belirlemez mi? Başarı, tanımı gereği birine rağmen kazanılmalı. Kimseye rağmen olmayan bir başarı hayal edebiliyor musunuz?

Şimdi dünyanın her yerinde gençler, genç beyinler, önce kapağı Steve Jobs’un mistik bir fotoğrafı ile süslenmiş bir kitaptan onun efsanevi hayat hikayesini okuyacak, bu hikayeyi bir peygamber kıssası gibi işleyecek, kendine hisseler çıkaracak. Sonra garajına gidip, sadece kola ve pizza tüketerek aylarca çalışacak, geliştirdiği işi bir yatırımcıya satacak ve tatlil modunda hayatına devam edecek. Programlara katılacak, kulağından astığı beyaz telsiz mikrofonu ile vaazlar verecek. Peki ya kazanamayanlar? Onlar Loser mı?

Onlar sistemin başarısız arge çalışmalarını mı oluşturuyorlar?

Aslanların Adaleti

Bu konuda ben Alman ekonomisini örnek alıyorum. “Dünyanın en büyük bilmem kaç firması” ya da “En zengin bilmem kaç girişimci” gibi liste içeriklerinde ne bir Alman firması ne de bir Alman zengin bulabilirsiniz. Ama “Alman Malı” kaliteyi, “Alman Ekonomisi” istikrarı ifade eder. Birçok orta ölçekli firmadan oluşan, tabana yayılmış bir ekonomik yapıdır. Bu listelerde bir çok Amerikan muhterem görürsünüz ama bu muhteremlerin ülkesi dünyanın en büyük evsiz (homeless) nüfusunun vatanıdır.

Sadece Almanlar silikon vadisi gibi sükseli bir isim bulamadı, bu yapıyı pazarlayamadı o kadar.

Kimi Aklıyoruz?
Velhasıl, ortada bir ekosistem yok. Ekosistem gibi vicdansız bir terim bile bu ortamı tasvir etmek için yetersiz. Biz de bu yapıya ekosistem diyerek bazı durumları aklıyoruz. Gelin buna “Cemiyet-i Müteşebbisiye” gibi, içinde vicdan olan bir isim uyduralım. Bu cemiyetin vakıfları olsun. Müteşebbisler o vakıflar aracılığı ile desteklensin.

Yine aslanlar olsun. Olsun ama aynı doğadaki gibi yaşlanan, hasta olan, yaralı olan ceylanları, başarısız olanları bünyelerine katan, üretilmiş değerlerin zayi olmasını engelleyen aslanlar gibi olsunlar. Potansiyel barındıranları bırakarak, başarı şansı düşük olanlara yönelsinler de yönetim konusunda ustalıklarını görelim.

Bu içerik ilk defa 12 Mayıs 2017 Tarihinde 6harf.com adresinde yayınlanmıştır.

Kategoriler: Ekonomi, Yaşam

Yorumlar (0) Yorum Yap

/