Olumsuz Duygularınızla Yüzleşmenin Başka Bir Yolu: R.A.I.N Metodu

Arzu Dokuzoğlu

Arzu Dokuzoğlu

İTÜ-Kimya Müh.

“Yaşamım, birçoğu hiç gerçekleşmemiş korkunç talihsizliklerle doluydu.” -Mark Twain

Olumsuz duygularımız gün içerisinde bizi sık sık ziyaret ediyor: anksiyete, üzüntü, umutsuzluk, kırgınlık.. Yaşadığımız talihsiz olaylar, kendimizi güvende hissetmediğimiz anlar travmalara dönüşerek bedenimize hapsoluyorlar ve içimizdeki çığlıklarını hiç kesmiyorlar.
Yazarı zihnimiz olan bu hayatta bazı şeyleri yapabilir bazılarını yapamayız. Bazı yeteneklere sahibiz, bazılarına ise değiliz. Belli yerlerden ve kişilerde uzak, belli yer ve kişilere ise yakın durmalıyız. Hayatta belli bir yere kadar gelebiliriz, daha ilerisi olamaz. Kendimiz ve dünya hakkında fikirlerimiz, bir sürü ön yargımız ve hükümlerimiz vardır.
Geçmişte yaşadığımız olaylardan dolayı oluşan hasar, duygu ve düşüncelerimiz, algılarımız ve yargılarımızdan meydana gelen “sahte kimlik” bizim egomuz. Ancak gerçek “biz” bundan çok daha iyisiyiz. Onu görebilmemiz için ise gözlerimizi daha iyi açmamız gerekiyor.


Korku, yaşam kalitemizi olumsuz etkileyen en büyük etken.

Tara Brach, The Power of Awareness progamında korku ile yaşamanın yaşam kalitesini düşürdüğünü anlatıyor ve ilginç bir deneye değiniyor. Bilim insanları, fareleri bir kafese koyuyor ve oyun oynamalarını izliyor.
Bir süre sonra kafese bir kedi tüyü koyuyorlar ve fareler oynamayı bırakıyor. Bir daha eskisi gibi özgür ve keyifli oyunlar oynamıyorlar. Tara Brach, korkularımızla yüzleşmediğimiz, duyguları hazmetmediğimiz ve bunun yerine onların etrafından yol yaparak yaşadığımız sürece, korkunun bizi yöneteceğinden ve bu kafesteki farelerden hiçbir farkımız kalmayacağından bahsediyor.
Korktuğumuz zaman, limbik sistem harekete geçiyor (kaç, don veya savaş). Frontal korteksin görevi olan mantıklı düşünme ve farkındalık kanalları ise devre dışı kalıyor. Limbik sistem, ilkel ve tepkisel bir sistemdir. Frontal korteks devrede ise farkındalık yüksek oluyor. Korkacağımız, öfkeleneceğimiz veya aşırı tepki vereceğimiz durumlarda dengeyi koruyabilirsek o anda gereken araçlara ve cevaplara daha kolay ulaşabilir hale geliriz.
Beynimizin tam kapasitede çalışabilmesi için içimizi bizi olumsuz etkileyen duygulardan temizlemek ve varlığımız hakkında bilgilenmek zorundayız. Bu tahripkar duygulardan kaçmak yerine onlarla yüzleşme tekniği olan R.A.I.N. metodu ise farkındalık öğretilerinde uygulanan bir sistem.


R.A.I.N. Metodu

R.A.I.N. metodunu uygularken olumsuz duygularla karşılaşmadan önce kendinizi güvende hissetmeniz gerekiyor. Derin nefesler alıp vererek, sizi destekleyen ve sevdiğiniz kişileri, size huzur veren mekanları düşünerek güvende hissedebilirsiniz.

R: (Recognize) Olup biteni fark edin.

İlk etapta ne ile boğuşuyorsanız durun, kenara çekilin ve farkına varın. Ön yargısız bir şekilde kendinizi gözlemleyin. Duygunuzu isimlendirin: Mutsuzum, endişeliyim, korkuyorum gibi. Bu duyguyu vücudunuzun hangi bölgesinde hissettiğinizi anlamaya çalışın. Aklınızdan geçen düşüncelerin farkına varın. Bu yöntem, tepkisel beyni devreden çıkarıp, cevap sistemini devreye sokmak üzere evrimleşme süreci. Suçlama, öfkelenme, kaygı, panik gibi duyguları dönüştürerek duygu ve düşüncelerimizde boğulmuyoruz.

A: (Allow) Olup bitene izin verin.

Olumsuz duygularla karşı karşıya geldiğimizde oradan kaçmak isteriz. Onları inkar ederiz ya da bastırırız. İyileşemediğimiz için tekrar tekrar dönüp gelirler.Tahripkar duygularımız çocuk gibidir. Bir çocuğu yapma, etme diyerek durduramayız. Cezalandırarak sonuç elde edemeyiz. Ama tatlılıkla yanımıza oturtup konuşarak ve iletişim kurarak ona yardım edebiliriz.
İçinizde her ne yaşanıyorsa ona izin verin, karşı koymayın. Vücudunuzda o duyguyu hissettiğiniz yere elinizi koyun ve derin nefesler alıp verin. Duygunun arttığını fark edebilirsiniz ve bu acı verebilir.
Nefes alıp vermeye devam edin. Onunla iletişime geçin. Bir sonraki adım iletişim kurma, duyguyla tanışma ve arkadaş olma adımı.

I: (Investigate) İçeride olup biteni analiz edin.

Üçüncü etapta duyguyu yanınıza oturtun, onunla gözlem yoluyla samimiyet kurun. Nasıl bir duygu? Neye ihtiyacı var? Ne anlatmaya çalışıyor? Bu duygunun ötesinde başka bir şey var mı?


N: (Non-identification) Duygu ve düşüncelerinizin kimliğiniz olmasına izin vermeyin.

Duygu ve düşüncelerle kimliklenmeyi bıraktığınızda özgürleşirsiniz. Dikkat ederseniz genellikle hissettiğimiz duygularla kendimizi tanımlarız: “Ben takıntılı bir insanım.”, “Ben çok stresli bir kadınım.” gibi. Oysa bu duygular bizim deneyimlerimizdir, biz değilizdir. Bu etapta duygu ve düşüncelerimizin gerçek “biz”i tanımlamadığını ve bizim o duyguların çok ötesinde bir insan olduğumuz farkındalığını yaşamamız gerekiyor.

Kategoriler: Yaşam

Yorumlar (0) Yorum Yap

/