Simya Nedir? Simyanın Amaçları Nelerdir?

Simya, kelime anlamı olarak bakıldığında elementleri altına çevirmek ve ölümsüzlüğü bulmak isteyenlerin iş alanı olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkçe’ ye Arapça’ dan geçen bu sözcük, “alşimi” adıyla da bilinmektedir. Herkesin biraz da olsun aşina olduğu bu kelime aslında nedir neyi amaçlamaktadır? Hepsinin cevabı yazımızda yer alıyor!


Simyanın Etimolojisi

simya

Yukarıda da söylendiği gibi simya, elementleri altına çevirmeye uğraşma ve ölümsüzlüğü keşfetme serüvenidir. Kelimenin kökeni eski Yunanca’ ya kadar dayanmaktadır. Eski Yunanca’ da “gösterge, işaret” anlamlarına gelirken kelime “büyü ve sihir” kelimelerinin izlerini taşımaktadır.

Nevill Druy isimli tarihçinin “Büyü ve Büyücülük” adlı kitabında simyanın günümüze gelişi Mısır Arapçasında siyah anlamına gelen “chem” kelimesinden ya da “qem” den geldiğini belirtmiştir.


Simyacı kimdir?

simyacı

Simyacı kavramı ise simyayla uğraşan kimse anlamına gelmektedir. Kimi maddelerin altına dönüştürülmeye çalışması ile uğraşırlar.


Simya ile kimya arasındaki bağlantı nedir?

kimya

Simya, kimya biliminin önünü açan bir disipline işaret etmektedir. Simya disiplininin içerisinde; kimya, fizik, tıp, metalurji, semiotik, astroloji, felsefe ve sanat gibi disiplinler de yer almaktadır.


Simyanın Tarihi

simya

Simyanın tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Hatta öyle ki en az “2500 yıldır” simya ile uğraşıldığı bilinmektedir. Simyanın doğduğu yer Antik Mısır olarak bilinmektedir. Antik Mısırla etkileşimleri sayesinde bu terimi ilk defa kullananlar; Mezopotamya, Hindistan, İran ve Çin’dir.

M.Ö 332 yılında Büyük İskender’in Mısır’ı fethetmesi ile birlikte Yunan filozoflar Mısır kültürüne merak sarmışlardır. Yunanların da maddenin oluşumu ile ilgili yaptığı araştırmalar bunlar ile harmanlanınca “Khemia” kavramı ortaya çıkmıştır. 7. Yüzyıla gelindiğinde Arapların Mısır’ı fethetmesi ile kelime “Al-Khemia” şeklinde bir değişime uğramıştır. Bilinene göre, o dönemden itibaren 19. yüzyıla kadar simyaya hep merak duyulmuştur.


Simyacılar ne ile uğraşmışlardır?

simyacı

Simyacılar o dönemde her şeyi oluşturan 5 ana unsur olduğunu düşünmüşlerdir. Bunlar toprak, su, ateş, hava ve ruhtur. Eski bir inanışa göre yeryüzünde bulunan ve bilinen bütün elementlerin, dört farklı unsurdan ikisini barındırarak oluştuğunu düşünmüşlerdir. Bunlar sıcaklık, kuruluk, ıslaklık ve soğukluk olarak tanımlanmıştır.

Ateş, sıcak ve kurudan oluşurken; su, ıslak ve soğuktan oluşmaktadır. Havanın, ıslak ve sıcaktan; toprağın ise soğuk ve kurudan oluştuğunu düşünmüşlerdir. Fakat Türkiye’nin topraklarında yaşamış olan Anaximander tüm bunların yanlış olduğunu, temel maddenin bu elementler olmadığını, temel maddenin bu elementlere, bu elementlerin ise birbirlerine dönüşebileceğini savunmuştur.

Empedocles’e göre de yeryüzünde 4 tane element bulunmaktaydı. Bunlar bildiğimiz üzere: Ateş, su, toprak, hava’dır. Aristoteles de bu fikri geliştirmiş ve kuruluk, sıcaklık, ıslaklık ile soğukluk kavramlarını ortaya atmıştır. Burada bunların anlatılma sebebi ise, tüm bu fikirler simyanın yapıtaşları olarak kabul görmektedir. Böylece simya dolayısıyla da kimya gelişmeye başlamıştır.


Simya, farklı topraklarda farklı amaçlara hizmet etmekteydi.

1) Çin’de Teoist keşişler tarafından da simya icra edilmekteydi.

Keşişler yukarıda anlatılanın aksine iksirlerle ilgileniyordu. Bunları içsel ve dışsal olmak üzere ikiye ayırmışlardır. İçsel iksirler, hayati enerjilerin insan vücudundaki kullanımını anlatmaktadır. Dışsal iksirleri ise insan ömrünü uzatacaklarını düşündükleri bitkiler gibi malzemeler oluşturmuştur.


2) Hindistan’da da Mısır ve Çin’de olduğu gibi simya aynı amaca hizmet ediyordu. Altın elde etmek için tüm çalışmalarını sürdürüyorlardı.

hint simyacı


3) 8. yüzyılda simya birçok yere sıçramış durumdaydı.

Araplara göre metallar, cıva ve sülfürün bir ara gelmesiyle oluşan maddelerdi. Altını en değerli metal olarak kabul ediyorlardı. Araplardan etkilenen Batılı simyacılar da bu görüşü benimsemişlerdir.


Simya ile felsefe taşının sıklıkla birlikte anıldığını duymuşsunuzdur. Peki bu nereden geliyordu?

felsefe taşı

O dönemdeki inanış altından daha az değerli olan tüm metaller, “felsefe taşı” sayesinde altına dönüşebilmekteydi. Harry Potter’dan aşina olduğumuz üzere, felsefe taşı ölümsüzlük ile ilişkilendirilmiştir. Nitekim Çin’de felsefe taşı, ölümsüzlük hapı olarak anılmaktadır.

16. Yüzyılda Simya iki farklı sebebe hizmet etmekteydi. Bunlardan ilki yeni elementlerin keşfiyken bir diğeri bu elementlerin birbirleriyle reaksiyonu sonucunda nelerin ortaya çıkabileceğinin gözlemlenmesiydi. Hatta bilinene göre, yüzyıllar önce, “sönmüş kireç, cıva, nitrik asit” gibi maddeler simyacılar sayesinde bulunmuştur. Bu gibi buluşları ve kimyanın gelişmesini sağladığı gerekçesi ile birçok kişi simyayı da bir bilim dalı olarak görmektedir.


Peki, gerçekten simya bir bilim dalı mıdır?

simya

Sanılanın aksine simya bilim dalı olarak sayılmamaktadır. Bunun sebebi simyada her şeyin deneme yanılma yöntemiyle yapılmasıdır. Söylenenlerin güvenirliliğini sınamak amacıyla hiçbir bilimsel yol izlenmemiştir ki bu bir disiplinin bilim olması için neredeyse ön koşuldur.

Bir diğer sebep ise bilimin ortaya koyduğu somut örnekler simya da yerini soyut kavramlara bırakmıştır. Amaçları ölümsüzlüğü bulmak, değersiz metalleri altına çevirmektir. Günümüzde periyodik cetvelde bulunan diğer elementleri altından daha değersiz gördükleri için onların üzerinde herhangi bir çalışma yapmamışlardır. İşte bu sebepler, simyayı bir düşünce şeklinden öteye götürememiştir.


Simyanın hedefledikleri nelerdir?

Simyacıların hedefledikleri şeyler aslında üç ana başlıkta özetlenebilir:

  • Sahibinin ölümsüz olduğuna ve değersiz metalleri altına çevirdiğine inanılan Felsefe Taşı’nı bulmak.
  • Yaşlanmayı durdurmak ve sağlık iksirlerini keşfetmek.
  • Değersiz metalleri altın ve gümüşe çevirmek.

Bilinen ünlü simyacılar kimlerdir?

El-Razi

  • Johann Rudolf Glauber
  • Arnaldus de Villa Nova
  • Ebu Musa Cabir bin Hayyan
  • Nicolas Flamel
  • El-Razi
  • Thomas Norton
  • Robert Boyle

 

This post is also available in: English Français Español Deutsch

Kategoriler: Kültür

Yorumlar (0) Yorum Yap

/