Aslında oldukça uzun bir kariyere sahip olmasına rağmen, Joaquin Phoenix filmleri denilince aklımıza ilk Joker gelmeye başladı. Hepimizin artık zihninde Joker olarak yer eden Joaquin Phoenix’in filmografisi oldukça geniş. Özellikle son dönemlerde yer aldığı yapımlar ile Joaquin Phoenix sesini pek duyuramıyordu. Fakat kendisinin Joker performansı, usta oyuncuyu yeniden zirveye taşımış oldu. Nitekim dediğimiz gibi Phoenix uzun bir kariyere sahip ve onlarca “blockbuster” filmde başarılı bir şekilde rol aldı. Bu içeriğimizde Joaquin Phoenix filmleri listemize hep birlikte yakından bakıyor ve Phoenix’in Joker dışındaki filmlerini yakından tanıyoruz.
IMDb puanlarına göre en iyi Joaquin Phoenix filmleri:
- Joker
- Gladiator (Gladyatör)
- Hotel Rwanda (Ruanda Oteli)
- Her (Aşk)
- Walk the Line (Sınırları Aşmak)
- Quills (Düşlerin Efendisi)
- The Master (Usta)
- Two Lovers (İki Aşık)
- Return to Paradise (Cennete Dönüş)
- The Sisters Brothers (Sisters Biraderler)
- To Die For (Sonsuz İhtiras)
- You Were Never Really Here (Hiçbir Zaman Burada Değildin)
- We Own the Night (Gecenin İki Yüzü)
- Signs (İşaretler)
- Inherent Vice (Gizli Kusur)
- 8MM (Sekiz Milimetre)
- I’m Still Here
17) I’m Still Here (2010) | IMDb: 6.2
- Tür: Komedi, Dram, Müzik
- Yönetmen: Casey Affleck
Yıl 2008… Joaquin Phoenix bir basın toplantısında oyunculuğu bıraktığını tüm dünya ile paylaşıyor. Joaquin Phoenix’in yeni mesleği ise artık rap ve hip-hop sanatçılığı olacaktır. Casey Affleck’in kurmaca belgeseli I’m Still Here, Joaquin Phoenix’in “rapçi” olacağım diye tüm dünyayı kandırdığı bir mockumentary. Joaquin Phoenix gerçek hayatla da epey bir iç içe geçen bu belgesel/filmde, 2 yıl boyunca herkesi kandırmayı başarıyor. 2008 yılından 2010’a kadar geçen bu süreç ise filme alınıyor. I’m Still Here ise 2010 yılında çıkarak bu şakaya bir son veriyor.
16) 8MM – Sekiz Milimetre (1999) | IMDb: 6.5
- Tür: Suç, Dram, Gizem
- Yönetmen: Joel Schumacher
8MM, Joaquin Phoenix filmleri arasında pek görmeye alışık olmadığımız türden bir film. Neo-noir türünün ortalama örneklerinden biri olan filmde, özel dedektif Tom Welles’in yaşadıklarını takip ediyoruz. Welles bir gün, 8 milimetrelik bir filmin gerçek olup olmadığını araştırmak durumunda kalıyor. Bu noktadan sonra ise kendini suç dolu bir çıkmazın içerisinde buluyor. Hollywood’un karanlık iç yüzüyle tanışan Welles, burada video dükkanı çalışanı Max California’dan (Joaquin Phoenix) pornografik filmler konusunda da epey bir yardım almak durumunda kalıyor.
15) Inherent Vice – Gizli Kusur (2014) | IMDb: 6.7
- Tür: Komedi, Suç, Dram
- Yönetmen: Paul Thomas Anderson
Joaquin Phoenix, 8MM filminde özel bir dedektife yardım ettikten sonra Inherent Vice’da kendisi özel bir dedektif oluyor. Takvimler 1970 yılını gösterdiğinde Los Angeles, uyuşturucunun, suçun ve en önemlisi Hollywood starlarının bir araya geldiği bir şehirdi. Bu karmaşanın ortasında özel dedektiflik yapan Doc Sportello’nun ise önünde oldukça zorlu bir görev vardır.
Zira Doc’un eski sevgilisi, kendini oldukça garip ve karmaşık olayların içine sokmuştur. Sürekli kafası yüksek olan Doc ise olayların akışına kapılıp gitmenin eşiğindedir. Inherent Vice, 2,5 saatlik süresi ile biraz gözümüzü korkutuyor. Fakat Doc ile birlikte olaylara kapılmak zamanın nasıl geçtiğini unutturuyor.
14) Signs – İşaretler (2002) | IMDb: 6.7
- Tür: Dram, Gizem, Bilim Kurgu
- Yönetmen: M. Night Shyamalan
Signs büyük ihtimalle küçüklüğünde birçoğumuzun gözünü bile kırpmadan izlediği bir film. Signs aynı zamanda popüler kültürde de kendine epey bir yer bulmuştu. Bu nedenle Signs hâlâ birçoğumuzun favori uzaylı istilası filmlerinden de biri. Filmde dul bir eski papaz olan Graham, çiftlik evinde iki çocuğu ve kardeşi Merrill ile birlikte sakin bir yaşam sürüyor.
Mısır tarlaları olan ve çiftçilik ile uğraşan bu normal ailenin hayatı ise tarlalarında garip işaretler bulmaya başlamaları ile değişiyor. Aynı zamanda bu garip işaretler ABD ve dünyanın başka yerlerinde de ortaya çıkmaya başlıyor. Daha sonra bu işaretlerin dünyayı istilaya gelen uzaylıların oluşturduğu belli oluyor. Bu noktadan sonra işler oldukça gerilimli bir hâl almaya başlıyor.
13) We Own the Night – Gecenin İki Yüzü (2007) | IMDb: 6.8
- Tür: Aksiyon, Suç, Dram
- Yönetmen: James Gray
We Own the Night, suçun kol gezdiği 1988 senesi New York’unda geçiyor. Bu dönemde yeni bir uyuşturucu türü ortaya çıkmış, polis güçleri yetersiz ve Rus mafyaları altın yıllarını yaşıyor. Tam da bu karmaşanın ortasında Bobby Green isimli bir adam, Rus mafyasının takılmayı sevdiği bir gece kulübünün müdürlüğünü yapmaktadır.
Bobby kız arkadaşına ölümüne bağlı, kirli işlere pek karışmamaya çalışan bir insan olarak karşımıza çıkar. Fakat Bobby’nin bir sırrı vardır. Zira babası eski polis şefidir. Bobby’nin abisi ise babası gibi polis olmuştur ve yüzbaşıdır. Bobby’nin yöneticiliğini yaptığı gece kulübündeki suç hayatı ve ailesindeki kanun adamları bir araya gelmemesi gereken ateş ve barut gibidir.
12) You Were Never Really Here – Hiçbir Zaman Burada Değildin (2017) | IMDb: 6.8
- Tür: Suç, Dram
- Yönetmen: Lynne Ramsay
We Need to Talk About Kevin ile tanıdığımız başarılı yönetmen Lynne Ramsay, bu film ile 6 yıllık sessizliğini bozmuştu. You Were Never Really Here, yönetmenin bir önceki filmi kadar etkili olmasa da sinematografisi bir hâyli yüksek bir film diyebiliriz. Filmde eski asker ve FBI ajanı olan Joe’nun dramatik hayatına konuk oluyoruz.
Hayatı boyunca şiddetin içinde yaşayan Joe, artık hayatını kaçırılmış kızları kurtararak kazanmaktadır. Şiddetin her türlüsünü gören ve ölümden korkmayan bu karakter, son işinde kendini oldukça kötü bir komplonun içerisinde bulur. Yozlaşmış bir senatörün kızını kurtarmaya çalışan Joe, bir yandan kendisini yok etmek isteyen düşmanlarıyla da savaşacaktır.
11) To Die For – Sonsuz İhtiras (1995) | IMDb: 6.8
- Tür: Komedi, Suç, Dram
- Yönetmen: Gus Van Sant
To Die For, karanlık mizahın gerçek olaylar ve suç ile bir araya geldiği oldukça ilginç bir film. Ünlü yönetmen Gus Van Sant’ın sinematografisini konuşturduğu film, yaşanmış bazı olaylardan epeyce bir esinleniyor. Filmde habercilik alanında ünlü olmak isteyen bir nevi ilgi bağımlısı Suzanne Stone’un yaşadıklarını izliyoruz. Larry Maretto ile evlenen Suzanne, yerel bir haber kanalında hava durumu sunuculuğu yapıyor.
Kariyerinde yükselmek isteyen Suzanne için tek engel ise eşi Larry oluyor. Zira Larry sürekli kendisini işini bırakması için zorluyor. Suzanne ise kocasını ortadan kaldırmak için liseli çocukları da işin içine katacağı korkunç bir plan hazırlıyor. Birçok yönüyle film-noir ve neo-noir esintileri taşıyan film, gerçekten yaşanmış Pamela Smart davasının yeniden yazımı olarak karşımıza çıkıyor.
10) The Sisters Brothers – Sisters Biraderler (2018) | IMDb: 6.9
- Tür: Suç, Dram, Western
- Yönetmen: Jacques Audiard
Patrick DeWitt’in aynı isimli romanından uyarlanan The Sisters Brothers, bizleri vahşi batıya doğru yolculuğa çıkarıyor. 1850 yılında geçen hikâyede Eli ve Charlie Sisters isimli iki kardeş tetikçilik yapmaktadır. Bu iki kardeş ise mesleklerinde epey bir ün edinmişlerdir. Herman Kermitt isimli bir altın avcısı, bir gün patronlarının altınlarını çalar. Sisters kardeşler ise hayatlarının en zorlu görevi ile karşı karşıya kalırlar. Her işin üstesinden kolaylıkla gelen kardeşler, bu işten sandıkları kadar kolay kurtulamayacaklardır.
9) Return to Paradise – Cennete Dönüş (1998) | IMDb: 6.9
- Tür: Romantik, Gerilim, Dram
- Yönetmen: Joseph Ruben
Return to Paradise, Force majeure isimli Fransız filminin yeniden çekilmiş ABD versiyonu. Filmde Sheriff, Tony ve Lewis isimli üç arkadaş Malezya’da bulunan bir okyanus kıyısı beldesinde tatil yapıyorlar. Turistik gezilerinde çok eğlenen üçlü, tatillerinin son dönemlerinde büyük bir miktar kubar (esrar kökenli bir tür uyuşturucu) da satın alıyorlar. New York’a geri dönme vakti geldiğinde ise Lewis, nesli tehlikede olan orangutanları kurtarmak için Borneo’ya seyahat edeceğini söylüyor ve arkadaşları ile birlikte dönmüyor.
Bu üçlü kalan kubarı evlerinin çöpüne atıp hayatlarına devam ediyor. Bu olaylardan iki yıl sonra ise Beth isimli bir avukat Sheriff ve Tony’e Lewis’in iki yıldır esrar bulundurma suçundan Malezya’da hapiste olduğunu söylüyor. Eğer Lewis veya Tony’den biri Lewis’in suçunu paylaşmazsa Lewis idam edilecektir. Ahlaki ikilemleriyle ve atmsoferiyle Return to Paradise, Joaquin Phoenix filmleri arasında dram yükü en yüksek olan yapımların başında geliyor.
8) Two Lovers – İki Aşık (2008) | IMDb: 7.0
- Tür: Dram, Romantik
- Yönetmen: James Gray
Woody Allen bu filmi nasıl çekmemiş diyebileceğiniz Two Lovers, birçok anlamda Woody Allen filmlerini epey bir andırıyor. New York/Brooklyn’de geçen filmde Leonard isimli bir adam evliliğin ucundan dönmüş ve depresyonun diğer ucuna doğru yolculuğa çıkmıştır. Leonard bir yandan depresyonla savaşırken yeni komşusu Michelle ile tanışır.
Michelle çok güzeldir fakat kendisi gibi problemleri vardır. Leonard bir yandan da aile dostlarının kızı Sandra ile birliktelik benzeri bir şey yaşamaktadır. Leonard’ın ailesi sakin ve tatlı Sandra ile evlenmesini isterken, Leonard yine tehlikeli sulara doğru açılmaya başlar. Two Lover, insan ilişkileri ve psikolojisi üzerine Woody Allen ustalığında işlenmiş oldukça keyifli bir film.
7) The Master – Usta (2012) | IMDb: 7.2
- Tür: Dram
- Yönetmen: Paul Thomas Anderson
Efsane yönetmen Paul Thomas Anderson eseri olan The Master, İkinci Dünya Savaşı sonrası döneme ait gerçekçi bir perspektif sunuyor. Savaştan sonra ABD’deki inanç arayışını ve sosyolojik problemleri ele alan filmde, savaş bitmiş ve Freddie Quell ülkesine geri dönmüştür. Geleceği ve hayatı hakkında ne yapacağını bilemeyen Freddie The Cause isimli bir tarikat ile tanışır. Bu tarikatın lideri Lancaster ile yakın olan karakterimiz, adeta bu adama tutunur ve zaman geçtikçe onun sağ kolu hâline gelir.
Freddie başta kendinden ve inançlarından emin olamıyor. Fakat zaman geçtikte boynuz kulağı geçer deyişinin yaşayan örneği olma yoluna giriyor. Filmdeki The Cause, bilim kurgu yazarı L. Ron Hubbard tarafından ortaya atılan ve geliştirilen Scientology tarikatından ve inanç akımından epey bir etkileniyor. Scientology inanç akımı ve bu inançtan türeyen tarikatlardan bazıları, ABD’de birçok komplo teorisine konu olmuştur.
6) Quills – Düşlerin Efendisi (2000) | IMDb: 7.3
- Tür: Biyografi, Dram
- Yönetmen: Philip Kaufman
Sadistlik kavramına isim veren yazar Marquis de Sade’ı duymuşsunuzdur. Sade yazdığı sadizm içeren erotik romanları ve görüşleri ile epey bir tartışılan bir figürdür. Aynı zamanda kendisi bu yazıları ve görüşleri yüzünden hayatının büyük bir kısmını hapishanelerde ve akıl hastanelerinde geçirmiştir. Quills ise de Sade’ın 13 yılını geçirdiği akıl hastanesi dönemine odaklanan biyografik bir film.
Sade’ın hayatındaki bu dönem ise oldukça meşhurdur. Zira kendisi romanlarının büyük çoğunluğunu hastanedeki çamaşır görevlisini ayartarak onun sayesinde gizlice bastırmıştır. Quills filmiyle ünlü yazarın hayatına ve döneme ilginç bir bakış atıyoruz. Quills şüphesiz Joaquin Phoenix filmleri arasındaki en ilginç yapımlardan biri.
5) Walk the Line – Sınırları Aşmak (2005) | IMDb: 7.8
- Tür: Biyografi, Müzik, Dram
- Yönetmen: James Mangold
Amerikan folk müzik tarihine damga vurmuş sanatçı Johnny Cash’i eminim duymuşsunuzdur. Cash’in bir iniş bir çıkışlı kariyeri, uyuşturucu problemleri ve çalkantılı aşk hayatı kendi şarkılarında da epey bir yer almaktadır. Rock ‘n Roll dönemini ortalarından yakalayan Johnny Cash, Elvis ve daha birçok Rock sanatçısı gibi şöhreti yakalamış ve dünya folk müzik tarihinin en önemli isimlerinden biri hâline gelmiştir.
Fakat Cash’in bu noktaya gelene kadar ve şöhreti yakaladıktan sonra yaşadıkları herkesin kaldırabileceği şeyler değildir. Joaquin Phoenix’in Johnny Cash rolünü üstlendiği Walk the Line, Cash’in hayatına ve meşhur Rock ‘n Roll dönemine doğru derin bir dalışa geçiyor.
4) Her – Aşk (2013) | IMDb: 8.0
- Tür: Dram, Romantik, Bilim Kurgu
- Yönetmen: Spike Jonze
Günümüzden çok da uzak olmayan bir gelecekte, her şeyi yapay zekâlar üstlenmiş durumdadır. Öyle ki el yazması mektuplar artık nadir birer obje hâline gelmiştir. Bu gelecekte ise Theodore isimli yalnız mı yalnız bir adam yaşamaktadır. Bu adamın geçim kaynağı ise el yazımı mektuplar hazırlamaktır.
Theodore bir gün televizyonda bir reklam görür. Bu reklamın konusu daha önce görülmemiş türde yapay zekâ bir programdır. Oldukça yalnız olan Theodore bu yapay zekâyı evine almaya karar verir. Theodore yapay zekâ Samantha sayesinde yalnızlıktan kurtulmuştur. Fakat kendisi hiç aşina olmadığı duygulara doğru yelken açacaktır. Her, Joaquin Phoenix filmleri denilince Joker ile birlikte akla ilk gelen filmlerden biri oluyor.
3) Hotel Rwanda – Ruanda Oteli (2004) | IMDb: 8.1
- Tür: Biyografi, Dram, Tarih
- Yönetmen: Terry George
1994 yılında Doğu Afrika’daki Ruanda ülkesinde, dünyanın gördüğü en büyük soykırımlardan biri yaşanmıştı. Ruanda’da yaşayan Hutu ile Tutsi etnik grupları arasındaki savaş büyük bir yıkıma yol açmıştı. Bu savaşta 800 binden fazla Tutsi yaşamını kaybetmişti. Ruanda Katliamı olarak da geçen bu olay Hotel Rwanda filmiyle anılmış oluyor. Filmde Hutu kökenli Paul Rusesabagina’nın Tutsi halkına karşı yaptığı hayırseverlikler ve yardımlar işleniyor. Hôtel des Mille Collines’in yöneticisi Paul, otelini adeta bir mülteci kampına dönüştürmüştür. Paul bu sayede 1268 Tutsinin hayatını kurtarmayı başarmıştır.
2) Gladiator – Gladyatör (2000) | IMDb: 8.5
- Tür: Aksiyon, Macera, Dram
- Yönetmen: Ridley Scott
Bu film ile Russell Crowe’un Maximus rolü aklımıza kazınmış durumda. Fakat Gladiator’de en az Maximus kadar etkili bir karakter daha bulunuyor. Joaquin Phoenix’in canlandırdığı zalim Roma İmparatoru Commodus, en az Maximus kadar etkileyici bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Zira Maximus’un başına gelen hemen hemen her şeyin sorumlusu kendisinin zalimliği ve kıskançlığı oluyor. Roma İmparatorluğu’na doğru yolculuğa çıktığımız Gladiator, neredeyse tüm oyuncularının adeta oyunculuk dersi verdiği bir film.
1) Joker (2019) | IMDb: 8.4
- Tür: Suç, Dram, Gerilim
- Yönetmen: Todd Phillips
Joker, bugüne kadar çekilmiş en iyi anti-kahraman filmlerinden biri oluyor. Artık Joaquin Phoenix filmleri denince ilk akla gelen yapım olan Joker, Batman’i bir kere bile göstermeden Batman evreninin ve atmosferini en iyi yansıtan filmlerden biri olarak tarihe geçiyor. Ayrıca Joaquin Phoenix, Joker rolüyle efsane bir performans sergilemiştir. Phoenix bu sayede ilk defa En İyi Erkek Oyuncu Oscar ödülünü de kazanmıştı.
Tabii Joker kendine has bir karakter ve Batman ile ilişkilendirilmesine gerek kalmayacak bir ağırlığı bulunuyor. Fakat yine de Gotham atmosferini sadece “henüz tam Joker olamamış” bir Joker ile bu denli iyi anlatmak herkesin harcı değildir. Joker aynı zamanda iyi bir sosyal ve toplumsal bir eleştiri. Tüm bu özellikleri ile Joker, yıllar geçse de hâlâ ilk günkü gibi adından söz ettirecek bir film oluyor.
This post is also available in: English
Yorumlar (0) Yorum Yap