“Para insanların kendine biçtiği kıymete haiz değildir. Benim bütün param deneylere yatırılmıştır. Bunlarla yeni keşiflerde bulunup insanoğlunun hayatını biraz daha kolaylaştırmasını sağlıyorum.”
Bu söz, dünya çapında kablosuz enerjiyi, alternatif akımı, uzaktan kumandayı ve birçok dahiyane fikrin tohumlarını insanlıkla buluşturan, modern dünyamızı borçlu olduğumuz adama, Nikola Tesla’ya ait. Sözünden de tahmin edebileceğiniz üzere icatlarını ticari bir değere çevirmekten ziyade insanlığa adamış bir kişilik. Size Tesla’nın günışığına çıkmayan bazı yönlerini derlemek istedim.
Mükemmel derecede insancıl olmasına rağmen insanlıkla ilgili bir çok soruna sahipti. Romantikti fakat hayatında aşka yer yoktu. Bu konu hakkında şöyle bir cümle bile söylemiştir;
“Bir mucit için beyninin bir üretiminin başarılı olduğunu görmenin ötesinde bir heyecan olduğunu sanmıyorum. Öyle duygular insana yemeği, uykuyu, arkadaşlarını, aşkı, her şeyi unutturur. Aslında yazık çünkü bazen çok yalnız hissederiz.”
Zamanımızın en önemli düşünürlerine mensup neredeyse tüm zihinler, takıntılara sahiptir. Tesla’nın da birkaç takıntısı vardı. Huzursuz edici, ısrarcı saplantılarıyla tuhaf biriydi. Bir sürü tuhaf fobisi, rutinleri ve onu insanlardan uzak tutan bir sürü yasağı vardı. Bunlardan bir kaçını sizinle paylaşmak istiyorum.
İlk olarak sahip olduğu en önemli takıntı, başladığı işi bitirmekti. Öldüğü zaman hiçbir işini yarıda bırakmamış, neye başladıysa mutlaka iyi ya da kötü sonunu getirmişti.
İkinci olarak Tesla’nın 3, 6 ve 9 sayıları ile ilgili farklı bir ilgisi vardı.
Hayatında her şeyi 3 ve 3 ün katlarına denk getirirdi.
“Yalnızca 3, 6 ve 9’un görkemini bilseydiniz, o zaman evrende bir anahtara sahip olacaktınız.”
Yaptığı her şeyin üçe bölünebilir olması gerekirdi.
Bir otelde kalıyorsa otel numarası üçün katı olmalıydı.
Bulaşıklarını 18 tane peçete ile temizlerdi.
Bir binaya girmeden önce binanın çevresini 3 kez turlardı.
Gençlik günlerinde sabahları yüzerdi ve 27 sayısı 3 e bölünebildiği için her zaman 27 tur atardı.
Tesla yakın çevredeki şeylerle ilgili hesaplamalar yaptı, ancak sonucun 3 tarafından düşünülebileceğinden emin olmak için kararlarını sonuçlara dayandırdı. Bu yüzden her şeyi 3’lü setlerde yapardı.
Bunların dışında farklı fobileri de vardı;
Kristal, pırlanta ve inci gibi parlayan mücevherlerden nefret eder; kadın küpelerini görmeye insan saçına dokunma fikrine katlanamazdı.
Yürürken adımlarını sayar, çorba kasesinin, kahve fincanının, yemeklerin kübik parçacıklarını hesaplardı.
Mikroplardan korkardı ve ellerini sürekli yıkaması gerektiğini hissederdi.
This post is also available in: English
Yorumlar (0) Yorum Yap