Matematiğe İz Bırakan Türk Bilim İnsanı Cahit Arf’ın Hayatından 15 Bilgi

Matematikle tanıştığı ilk günden hayata gözlerini yumduğu son güne dek bilimine tutkuyla bağlı yaşayan Cahit Arf;

“Matematik de resim, müzik ve heykel gibi bir sanattır.”

diyerek matematiğin sanatsal yönünü vurgulamıştır. Öyle ki bu tutku, onun Matematik Bilimine iz bırakmasını sağladı. Bu değerli bilim insanını gelin daha yakından tanıyalım.

1) 11 Ekim 1910 tarihinde Selanik’te dünyaya geldi.

Bu dönemde halen Osmanlı İmparatorluğu topraklarında yer alan Selanik’ten, 1912 yılında henüz iki yaşındayken patlak veren Balkan Savaşı yüzünden, ailesi ile birlikte göç ederek İstanbul’a yerleşti.

“İlk önce İstanbul’a sonra İzmir’e taşındık. İzmir Sultanisi’nde beşinci sınıfta bir öğretmene rastladım. Aslında öğretmen değildi. Liseyi bitirmiş, İstanbul’a gidip dişçi olacak, bunun için paraya ihtiyacı var; parayı biriktirmek için öğretmenlik yapıyor. Bu genç benimle ilgilendi, çünkü gramerim çok iyiydi, lineer sistemlerle icra edilen problemleri de çözebiliyordum. Bana Euclid geometrisinin ilk teoremlerini ispat ettirdi. En sonuncusu da Pisagor teoremiydi. Bunu beceremedim ve kendisine söyledim. Bunun üzerine bana o anlattı. Bu adam sayesinde ben matematikle ilgilenmeye başladım O dönemler matematiğe pek hevesim yoktu. Güçlü tarafım gramerdi. Bir başka merakım da resim yapmak, Vatan-Millet-Sakarya yazıları okumak… O zaman İstiklal Harbi’ni yaşayan her genç çocuk böyleydi zannediyorum.”

2) İstanbul’da başlayan ilkokul öğrenimini İzmir’de devam ettiren Arf, lise öğrenimini Paris’de tamamladı.

Cahit Arf, ilkokulu o yıllarda ‘Sultani’ adı verilen liselerin ilk kısmında okumuş, daha beşinci sınıftayken tanıştığı genç bir öğretmen onun matematikle ilgilenmesini sağlamıştır. Lisenin orta kısmına geldiğinde artık okul arkadaşlarının çözemediği matematik sorularını çözen Cahit Arf’ın bu yeteneği ailesi ve hocalarının ilgisini çekmiş ve Paris’teki St. Louis Lisesi’nde okumak üzere ailesi tarafından Fransa’ya gönderilmiştir. Üç yıllık lise tahsilini iki yılda bitirip Türkiye’ye geri dönen Cahit Arf o sıralarda Türk hükümeti tarafından yüksek öğrenim görmek üzere sınavla Avrupa’ya gönderilecek aday öğrenciler arasına alınmıştır.

“Liseye geçtiğim zaman ben matematik dersine hiçbir kitaptan çalışmazdım. Dersi dinlerdim, fakat not almazdım. Yine imtihanlarda hiç ders çalışmama lüzum yoktu, çünkü arkadaşlar hep gelip soru sorarlardı bana. Lisenin orta kısmını böylece arkadaşlarımın sorularına cevap vererek geçirdim ve ailem kabiliyetimi hocalardan duydu.”

3) Milli Eğitim Bakanlığı’nın verdiği bir burs ile yüksek öğreniminde Paris’e giderek Ecole Normale Superieure’dan mezun oldu.

Yüksek öğrenimini Fransa’da Ecole Normale Superieure’de 1932’de tamamladı.

4) Türkiye’ye döndükten sonra bir süre Galatasaray Lisesi’nde matematik öğretmenliği yapan Arf, daha sonrasında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde doçent adayı olarak çalıştı.

5) Doktorasını yapmak için Almanya’ya gitti. Hesse-Arf Kuramını geliştirdi.

Doktora eğitimini 1938 yılında Göttingen Üniversitesi’nde tamamlayan Arf, burada tanıştığı Alman matematikçi Helmut Hesse ile beraber Hesse-Arf Kuramı’nı geliştirdi

6) Türkiye’ye döndüğünde İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde profesör ve ordinaryüs profesörlüğe yükseldi ve 1962 yılına kadar çalıştı.

Daha sonra Robert Koleji’nde matematik dersleri vermeye başladı.

7) TÜBİTAK’ın kuruluş çalışmalarını başlattı.

Dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in ataması ile Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK)’ın kuruluş çalışmalarını başlattı ve ilk bilim kurulu başkanı oldu.

“Matematik esas olarak sabır olayıdır. Belleyerek (ezberleyerek) değil, keşfederek anlamak gerekir.”

8) Araştırma ve inceleme yapmak için ABD’nin yolunu tuttu.

1964 ve 1966 yılları arasında çalışmalarını New Jersey’deki Institude for Advanced Study’de sürdürdükten sonra California Üniversitesi’nde de bir yıl geçirdi.

9) Türkiye’de yaşamak istemesi üzerine kendi isteğiyle 1967 yılında Türkiye’ye döndü.

Döndükten kısa bir süre sonra Kanada ve Amerika’daki üniversitelerden konuk öğretim üyesi olarak teklifler aldı. Ancak kendisi bu tekliflere cevap veremeden Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nden gelen telefon bu üniversiteye atandığını ve uçak biletinin yolda olduğunu söylüyordu ve artık Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde göreve başlamıştı. 1980 yılında emekli olana kadar buradaki görevini sürdürdü.

10) 1983-1989 yılları arasında Türk Matematik Derneği’nin başkanlığını yaptı.

11) Matematik bilimine yaptığı büyük katkıları için hayatı boyunca çok sayıda ödülle onurlandırıldı.

Arf, İnönü Armağanı’nı (1943) ve TÜBİTAK Bilim Ödülü’nü kazandı (1974). Bu ödülü alırken yaptığı konuşmada ‘Bilim insanının amacı anlamaktır’ hemen ardından ‘ama büyük harflerle anlamaktır’ sözüyle kendine göre bilim insanını açıklamıştır.

12) Eğitim verdiği dönemler boyunca yalnızca ders vermekle yetinmeyerek, katıldığı konferans ve toplantılarda genç matematikçilerle birebir iletişime geçmeye çalıştı.

Onuruna yapılan cebir ve sayılar teorisi üzerine uluslararası bir sempozyum, 1990’da 3-7 Eylül tarihleri arasında Silivri’de gerçekleştirilmiştir. Halkalar ve geometri üzerine ilk konferanslar da 1984’te İstanbul’da yapılmıştır.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Matematik Bölümü’nde her sene Arf adına ve anısına özel bir konferans düzenlenmektedir.

13) Cebir konusundaki çalışmalarıyla dünyaca ün kazanmıştır. 

Sentetik geometri problemlerinin cetvel ve pergel yardımıyla çözülebilirliği konusunda yaptığı çalışmalar, cisimlerin kuadratik formlarının sınıflandırılmasında ortaya çıkan değişmezlere ilişkin Arf değişmezi ve Arf halkaları gibi literatürde adıyla anılan çalışmalarda bulundu.

Cahit Arf’ın çalışmalarının literatüre katkısı konusundaki bir bibliyometrik çalışma için buraya tıklayınız.

14) 2009 yılından itibaren 10 Türk Lirası üzerinde Arf’ın sureti yer almaktadır.

15) 26 Aralık 1997’de geçirdiği bir kalp rahatsızlığı sonucu hayata gözlerini yumdu.

Türkiye’de matematik biliminin bugünkü konumuna gelmesinde çok önemli bir rolü olan Cahit Arf , 26 Aralık 1997’de geçirdiği bir kalp rahatsızlığı sonucu hayata veda etti. İstanbul Üniversitesi’nde yapılan bir törenin ardından toprağa verildi.

“Matematik endüktif (tümevarımsal) bir bilimdir ve bu endüktif bilim sonsuz kümeler için geçerli. Bu sonsuzlukları endüktif bir şekilde kavrıyoruz ve kavradığımız zaman da o sonsuzluğu hissediyoruz. Sınırsızlığı… Ve bu bize mutluluk veriyor çünkü ölümü unutuyoruz… Herkes ölümsüz olduğunu hissettiği alanda çalışmak ister. Ben de matematikte kendimi ölümsüz hissettim.”

Kaynak 1, 2.
Kategoriler: Başarı, Bilim, Tarih

Yorumlar (0) Yorum Yap

/