Lucifer, mitolojide sıkça karşımıza çıkan bir isim. Latince kökenli bu tanımın Hristiyanlıkta büyük bir rolü var. Peki bu karakterin hikayesi nedir? Aslında kimdir? Gelin birlikte bakalım.
Lucifer Anlamı Nedir? Lucifer Ne Demek?
Lucifer, İngilizcede fallen angel yani cennetten atılmış melek anlamına gelir. “Lucifer şeytan mı?” sorusunun cevabı her ne kadar “evet” olarak nitelendirilse de bu karakterin pek çok uygarlıktaki tanımı farklıdır. Latincede ışık yayan ve Venüs anlamına gelir. Pek çok kaynakta aydınlığı simgelediği gibi karanlığın temsilcisi olarak da tasvir edilir.
Lucifer’in Hikayesi Nedir? Lucifer Kimdir? Lucifer Nedir?
Lucifer, farklı inanç sistemlerinde değişik şekillerde tasvir edilir. Bazen şeytanın ta kendisi, bazen de ışık saçan bir varlıktır. Betimlenmesi; Antik Roma’da, Hristiyanlıkta, Antik Yunan devrinde çeşitlilik gösterir.
Dönemlerden bağımsız olarak belirli ezoterik gruplarda ve tarikatlarda da hikayesi oldukça değişkendir. En yaygın şekilde şeytanı çağrıştıran bir kimlik olsa da kavram olarak şaşırtıcı biçimlerde karşımıza çıkar. Bu mitolojik karakterin hikayesine göz attığımızda öncelikle Hristiyanlıktaki tanımıyla başlayabiliriz.
Hristiyanlık ve Lucifer
Hristiyanlık inancında Lucifer, Tanrı’ya isyan eden ve ihtiraslarına yenik düşen kötücül bir varlıktır. İnsanları iyilikten uzaklaştırıp benmerkezciliğe teşvik eder. Tanrı tarafından cennetten kovulur ve egonun, kibrin, başkaldırmanın metaforik anlamı haline gelir.
İsyan etmeden önce yaratıcının çok sevdiği, göz kamaştıran bir melek olarak anlatılır. Tanrı’nın kutsal ve yüce makamdaki konumundan böbürlenerek çıkmayı tercih etmiştir.
Kendi zekası ve gücüyle çok ilgilenen bu varlık, Tanrı’nın kendine has özelliklerine de ulaşmak istemiştir. Kötülüğün çıkış noktası olarak görülen bu tutkusundan sonra, günah kavramı Hristiyanlıktaki yerini almıştır.
Bahşedilen niteliklerini istismar etmeye kalktığı andan itibaren artık düşmüş melek olmaya mahkum edilmiştir.
Özgür iradesiyle karanlığı seçen bu karakter, cennetten kovulduktan sonra satan (şeytan) olarak adlandırılmış. Şeytan’ın oğlu olarak da nitelendirildiği bazı kaynaklarda mevcuttur.
İnsanları yaratıcı kaynaktan uzaklaştırmayı hedeflemiştir. Nihai amacı; rakip gördüğü yaratıcıya üstün gelmek, herkesi doğru yoldan saptırmak ve kendi safına çekmektir.
Lucifer Mitoloji: Antik Yunanda Lucifer’in Tanımı (Yunan Mitolojisinde Lucifer)
Lucifer Yunan Mitolojisi için önemli bir karakterdir. Antik Yunan döneminde, önceleri Venüs’ün iki ayrı varlıktan oluştuğu düşünülmüş. Dönemin astrologları ise Venüs’ün yegane bir yıldız olduğu bilgisini yaymış ve ona Eosphoros/Phosphorus adı verilmiş. Lucem (ışık), Ferre (getiren) manasıyla Latinceye çevirisi Lucifer olarak geçmiş. Böylelikle Venüs’ün sabah yaydığı görünümle özdeşleştirilmiş.
Karanlığın prensi denilmesinin sebebi ise o döneme ait felsefi bir yaklaşım. Venüs’e, Güneş’ten önce doğan, en karanlık saatte parlayan en ışıltılı gezegen olduğu için hayranlık beslenmiş. Bu yüzden Antik Yunanda, aydınlığın habercisi Venüs yani Lucifer’di.
Carl Jung’un da deyimiyle ”İnsan ışığı düşünerek değil, karanlığın bilincinde olarak aydınlanabilir”. Ünlü psikanalistin bakış açısına benzer bir şekilde, Antik Yunanda da felsefi bir yaklaşımla adlandırıldığını görebiliriz.
Aradia: Cadıların İncil’inde Lucifer
Ezoterizmle ilgili bu kitapta, eski İtalyan büyücülüğüne değinilmiş. Charles Leland tarafından yazılan eserde, Lucifer yine ışık getiren bir varlık olarak yer almış. Esasen cadılık öğretisi olan bu derleme metinlerde, nesilden nesile geçen üçlü inanç sistemi mevcut. Bunlar:
- Roma tanrıçası Diana,
- Işık yayan Lucifer,
- Diana ve Lucifer’in kızı olan Aradia.
Bu inanç sisteminde, Aradia’nın insanları Katolik Kilisesi’nden korumak için dünyaya gönderildiğine inanılmış. Bununla birlikte, neopaganizmde halen varlığını sürdüren bir kitleye sahip.
Mitraizm’de Lucifer’in Yeri
Mistik bir Roma kültürü olan Mitraizm, M.S 1. ve 4. yüzyılda varlığını sürdürmüş bir tarikattı. Aktarılan okült bilgilerde hiçbir yazılı kaynak bulunamamış, gizliliğini korumuştur.
Yalnızca tarikat üyelerine açıklanan öğretilerde, Lucifer hem iyilik hem de kötülük tanrısı olarak görülmüş. Lucifer’i daha düalist bir çerçevede betimleyen bu inanç sisteminde, ana tema astrolojiydi. 25 Aralık tarihi de bu tanrının doğum günüydü. Güneşle bağdaştırıldığı için zodyaktaki 12 ayrı burca sahip müritleriyle akşam yemeği yediği hikayeleri anlatılagelmiş.
Lucifer Şeytan mı Yoksa Melek mi?
“Lucifer melek mi?” sorusunun cevabı aslında hem evet hem de hayırdır. Lucifer; semavi dinlerde Şeytan, İblis, Azazil gibi isimlerle anılıyor. Kötülüğü, günahı ve habis eylemleri simgeliyor. Akla gelen çağrışımı, zaman zaman değişmiş ve farklı şekillerde algılanmıştır. Bazı okült inançlarda, ışık kaynağı olarak görülmeye devam ediyor.
Çeşitli coğrafi konumlarda, kendine has tasvir edilmiş ve zamanla başkalaşmıştır. Birtakım medeniyetlerde, parlayan kutsal bir varlıktır. Kimi uygarlıklarda ise iyinin ve kötünün birleşiminden oluşmuş bir tanrı…
Antik dönemlerden günümüze türlü türlü sıfatlarla gelmiş ve yerini korumuştur. Lucifer’in masum veya günahkar olup olmaması, öğretilere göre şekillenmiştir. Düalist bir yaklaşımla bakıldığında iyiliğin var olması için şart olan bir varlık denilebilir. Her kavramın zıttıyla mevcudiyet bulması, ying-yang felsefesinde de yer alır. Bu durumda, pencereye hangi perspektiften bakıldığı önem kazanır.
Nasıl betimlersek betimleyelim, iyiliği seçmek bir tercih meselesi. Özümüzdeki karanlık tarafımızla yüzleşmek, bu yönlerimizi törpülememize olanak tanır. Olumsuz yanlarımızı ehlileştirmek, içimizdeki Lucifer’i alaşağı etmemizdeki en önemli nokta.
This post is also available in: English Français Español Deutsch
Yorumlar (0) Yorum Yap