İnternetin ve mobil cihazların hayatımıza girmesiyle birlikte birkaç basit parmak hareketiyle tüm dünyada nelerin olup bittiğini her saniye takip etme imkanına sahibiz. Oysa çok değil bundan 20-30 yıl önce, değil dünyada nelerin yaşandığını ülkemizde bile nelerin olup bittiğini öğrenmek oldukça zahmetli ve zor bir işti.
İnternette attığımız her adımla birlikte iyi ve güzel gelişmelerin yanında kaçınılmaz olarak kötü ve olumsuz birçok olaya ve habere maruz kaldığımız da bir gerçek. Peki bu kötü haberler bizi nasıl etkiliyor? Bazı psikologlara göre olumsuz ve şiddet içerikli haberlere maruz kalmak, basit karamsarlık ve dışlanma duygularının ötesinde ciddi ve uzun süreli psikolojik etkilere sahip olabilir.
Medya şiddetinin psikolojik etkileri konusunda uzmanlaşmış İngiliz psikolog Dr. Graham Davey’in çalışmalarına göre, şiddet içeren haberler strese, anksiyeteye ve depresyona sebep olabiliyor veya bu tarz rahatsızlıkların şiddetinin arttırabiliyor.
Davey, Huffington Post’a verdiği demeçte şunları söylüyor:
”Olumsuz haberler bireylerin ruh hallerini önemli ölçüde etkileyebilir. Özellikle de haber yayınlarında acıyı ve hikayenin duygusal bileşenlerini vurgulamak için bir eğilim varsa bu etki daha da yıkıcı olabiliyor.”
“Olumsuz haberlere maruz kalmak, insanların kişisel endişelerini olduğundan daha büyük ve tehdit edici görmelerine sebep olabiliyor, ve insanlar onlar hakkında endişelenmeye başladığında, endişelerini kontrol etmeleri normalde olduğundan daha zor olabiliyor.”
Bazı araştırmalar ise medyada travmatik görüntülere maruz kalmanın TSSB(Travma Sonrası Stres Bozukluğu) gibi semptomlara neden olabileceğini öne sürdü. 2001 tarihli bir çalışma, televizyonda 11 Eylül Olayları’nın izlenmesinin, TSSB semptomlarını (gelecekteki terörist saldırılardan endişe etmek ve izleyicinin kendine olan güveninin azalması gibi) tetiklemek için yeterli olduğunu ortaya çıkardı. Bununla birlikte araştırmaya göre semptomların şiddeti, televizyon izlerken harcanan zaman miktarı ile doğrudan ilişkiliydi.
Şiddet içerikli haberler hazırlayan gazeteciler üzerinde yapılan 2014 tarihli araştırmada, şiddet içerikli video çekimlerine düzenli olarak maruz kalan gazetecilerin TSSB indekslerinde daha yüksek skor aldıkları gözlendi ve ayrıca bu insanların alkol tüketimine, depresyona ve somatizasyon bozukluklarına daha yatkın oldukları ortaya kondu.
Araştırmalara göre durum hiç iç açıcı gözükmese de aslında dünya, manşetlerde yazıldığı gibi tamamen olumsuz bir yöne gitmiyor. Aksine geçmişten bu yana ortalama yaşam kalitesi arttı ve şiddet içerikli olaylar bir hayli azaldı.
This post is also available in:
English
Yorumlar (0) Yorum Yap