Dünyamızı Korumak ve Yarınlarımızı Yaşatabilmek Adına…

Bugün Dünyamızın geldiği noktada; çevre kirliliği, bilinçsiz yaşam, atıklar, savaş ve nükleer silahlar ve hayvanları koruma eksikliği ile karşı karşıya kalmış durumdayız. Bireysel olarak her sorun için bir çözüm vardır. Unutmayın değişim içeriden başlar. Gelin yapabileceklerimize bir göz atalım.

Yukarıda bulunan görsel içler acısı fakat gerçek bu. Bizim gözümüze bu şekilde görünmese de dünyamız uzun bir süredir bu şekilde ama uzun süre bu şekilde devam eder mi meçhul. Hadi başlayalım.

1 – Karbon Salınımı Yüksek Akaryakıtın Bilinçsiz Kullanımı

Sadece 1 milyon insanın şahsi olarak araç kullandığını düşünelim. 1 milyon aracın çıkardığı dumanı hayal edelim. Daha sonra 1 milyon insanın elinden geldiğince toplu taşıma araçları veya farklı alternatiflerle araçlarını kullanmadıklarını hayal edelim. Bence gözünüzde yayılan kötü duman oranının düşüşü canlanmıştır. Bugün feragat ettiğimiz şeyler yarın yaşamın ilerlemesini sağlayabilir.

Bugün evlerimizde poşetlere koyup çöpe attığımız atıklar evimizde ki kirliliği temizliyor ama asıl evimiz.. Dünyamızı farketmeden küçük çöp poşetlerimizle kirlettiğimizi fark edemiyoruz, ya da farkediyoruz ama farkındalığımızı faaliyete dökmek bize zor geliyor. Geri dönüşüm kutularını kullanmak bize çöp kutusuna poşetle çöp atmaktan zor geliyor. Denizin bize verdiklerine çöplerimizle yanıt veriyoruz. Bugün dünyamız bizi beslemeye devam ediyor olabilir, ama yarının garantisini veremeyiz. Almak istediğimizi vermek zorundayız.. Buyrun; nelerin geri dönüştüğünü görelim.

En son ne zaman bir fidanı toprağa diktiniz, ya da hiç fidan diktiniz mi ? 

Bugün ağaç dikmek için yapılan yüzlerce proje var. Şüphesiz bunlara destek olarak dünyamızı yeşillendirmek, geleceğimize nefes aldırmak yapabileceğimiz en yüce davranışlardan biri olacaktır. Çevremize bu konuda farkındalık yaratmak hepimizin insanlık görevi. Bu farkındalığı yaratalım ve dünyamızı yaşanabilir kılma yolunda bizde varız diyelim.

 “Hadi siz de durmayın, bir fidan dikin geleceğimize nefes olalım.”