Doğu felsefesi, genel amacı çerçevesinde diğer felsefi öğretilerden farklı değildir. Amacı, daha akıllı bireyler olmamızı sağlamak ve nihayetinde nasıl iyi yaşayacağımız konusunda bize rehberlik etmektir.
Doğu felsefesi, bireye veya benliğe ve bireyin toplumdaki rolüne odaklanır. İç huzura nasıl ulaşacağımızı ve doğa ve kozmosla olan ilişkimizi araştırır. Doğu felsefesinin birçok dalı vardır. Fakat bir bütün olarak, bize bu temalar temelinde nasıl iyi bir hayat yaşayacağımızla ilgili genel ve faydalı bilgiler sunar. Bu basit fikirler, hayatımızdaki sorunlar sebebiyle sıkıştığımızda veya zor zamanlar geçirdiğimizde bizi aydınlatma ve zenginleştirme potansiyeline sahiptir. Doğu felsefesinden öğrendiğimiz ve hala bizim için yararlı olabilecek 7 hayat dersi:
1) Hayat acı ve sıkıntı dolu
Bu Budist duyarlılık inanılmaz derecede kasvetli görünebilir ancak bir süre sonra bu düşünce, garip bir şekilde bize paradoksal olarak rahatlatıcı görünmeye başlayabilir. Kabul etmek istesek de istemesek de hayatımız sürekli ve tekrar eden acılar ve endişelerle dolu. Maddi şeylerde mutluluk arayarak bu gerçekten uzaklaşmaya ve unutmaya çalışıyor olabiliriz. Bu özellikle modern bir çağda oldukça yaygındır. Bununla birlikte, bu gerçeği kabul etmemek ve yüzleşememek, istemeyerek de olsa acılarımızı arttırabilir.
Bu gerçeği ne kadar erken fark edersek, o kadar çabuk sahip olduğumuz gerçekliği ele almaya ve anlamaya hazırlıklı oluruz. Şu anda karşı karşıya olduğunuz acıyı ve kaçınılmaz olarak karşı karşıya kalacağınız acıyı anlama başlayın ve önleminizi alın. Böylece mutlu olduğunuz dönemlerin kıymetini anlayacaksınız. Aynı zamanda zorlu dönemlerinizde size konfor sağlayacaktır.
2) İnsancıl olun
Konfüçyüsçülük anlayışı, birbirine insani olmanın önemini öğretir. Hepimiz aynı varlığa katlanıyoruz. Muhtemelen herkesin kalbi kırılmış, kederlenmiş ya da ihanete uğramıştır. Bu gerçeğin bilincinde olmalıyız. İhtiyacı olan birine şefkat göstermek, acısı olanların acısını kısmen hafifletecektir. Aynı zamanda ahlaki karakterimizi korumamıza yardımcı olacaktır.
Konfüçyüs, birbirimize karşı insancıl olmanın bireysel ahlak için olduğu kadar etik bir toplum için de çok önemli olduğuna inanıyordu. Eğer bireyler birbirine etik davranıyorsa, bu ahlaki bir toplum için bir temel oluşturacaktır.
3) İşleri akışına bırakın
İşlerimiz yolunda gitmediğinde, sinir bozucu bir şekilde yolunda gitmeyen işleri yoluna sokmaya çalışırız. Ayrıca bazı şeylerin olmasını engellemek için uğraşırız. Bunu denemek ve zorlamak için girişimlerimiz boşa gider ve bu süreçte kendimizi boş yere yıpratmış oluruz. Kaçınılmazlıkları değiştirmeye veya önlemeye çalışmak yerine, bazen önümüze bakmak daha iyidir.
Bu düşünce, Taoculukta öne çıkıyor ve Taoculuk, hayatın ve doğanın kendi yolunda ilerlemesine izin vermemize önem veriyor. Eski Çin filozofu Lao Tzu, doğa ve evrenle uyum içinde olmanın önemine inanıyordu. Bu, Doğu felsefesinin önemli bir parçasıdır.
Evrendeki yerimizi kabul etmeli ve karşımıza çıkan kaçınılmaz güçlere direnmeyi bırakmalıyız. Ancak o zaman sakin bir ruh haline sahip olabiliriz.
4) Hayat sürekli bir değişim halindedir
Hayatımız her zaman, birçok farklı şekilde değişiyor. İşimizi kaybeder veya yeni bir iş teklifi alırız, arkadaşımızı kaybeder veya yeni dostluklar ediniriz, yaşlanırız. Geçmişin değiştirilemez olduğunu bilmek ve hayatımızın farklı yönlere gideceğini bilmemiz üzüntüye neden olabilir. Geçmiş hatalarımızdan veya yatırım yapmadığımız fırsatlardan pişman olabiliriz.
Bu konularda umutsuzluğa düşmek yerine onlar hakkında farklı bir bakış açısı kazanmalıyız. Evet, hayatlarımız hızla değişmeye devam edecek. Ve bu acılarımızın kalıcı olmadığı anlamına gelir.
Etrafımızdaki ağaçlar büyüdükçe bitkiler ölür ve manzaralar değişir, aynı şekilde yaşamlarımız da sürekli değişir. Ancak bu değişim, yaşamımızdaki karanlık zamanların geçeceğini ve daha güzel günleri inşa edebileceğimiz bir geleceğe hazırlar bizi.
5) Benliğimiz sürekli bir değişim halindedir
Benliğimiz de hayatımız gibi her zaman değişecektir. Modern toplumda bize “kim olduğumuzu keşfetmemiz” gerektiğiyle ilgili birçok baskı yapılır. Ancak bireysel benliklerimizin yönü sürekli değişebilir. Hayallerimizdeki iş, sürekli gelişim ve keşif olabilir. İdeal ortağımızın vizyonu sık sık değişebilir. Son olarak, politik inançlarımız zaman içinde değişebilir.
Kendini empoze eden veya sosyal olarak empoze edilen kısıtlamalara sıkı sıkıya bağlı kalmak bizi hayal kırıklığına uğratır ve sıkıntıya sokar. Değişen fikirlerinizi ve inançlarınızı benimsemekten korkmayın. Bu, bireysel benliğinizin sürekli geliştiğinin bir işaretidir. Bu tür değişiklikleri keşfetmek heyecan verici olmalı ve ne yapmak istediğinizi seçme özgürlüğünü sağlamalıdır.
6) Her zaman ileri gidin
Konfüçyüs, bize sürekli ilerlemenin önemini hatırlatır. Hayatınızda bir engel ile uğraşıyorsanız veya bir hedefe ulaşmak için uğraşıyorsanız, doğru yönde ilerlemeye devam etmek önemlidir, adımlarınız küçük olsa da.
Bir çıkmaza giriyorsanız, yaşamınızla ilgili bir şeyleri aktif ancak minimal veya sert bir şekilde değiştirin. Bazen bir değişiklik yapmak, kendi iyiliğiniz için gerekli olan şeydir. İlerlemek için doğru yöne hareket ettiğinizden emin olun.
7) Acılarınızdan güç alın
Buda’nın dediği gibi, hayat acılarla dolu. Varlığımız dağılıyormuş gibi hissettiğimiz anlar olabilir. Farkında olmamız gereken en önemli gerçeklerden biri budur ve bu gerçeğin farkında olmak, onunla başa çıkmamızın bir parçası.
Acı ve başarısızlıklarımızı unutmaya, gizlemeye ya da onlara itiraz etmemeye çalışmalıyız. Bunun yerine, onları tanımalı, kabul etmeli ve onlardan ders çıkarmalıyız. Sonuç olarak, gelecekte tekrar kırıldığımızda veya hasar gördüğümüzde, hayatlarımızı yeniden inşa etmeye daha hazırlıklı olacağız.
Hepimiz bazen kırılabiliyoruz ve bir şekilde bununla mücadele ediyoruz. Hepimiz iyileştirilebilir ve onarılabiliriz. Başımıza gelenler hakkında öfkeye kapılmamak ve güçlüklerin gerçekliğini ihmal etmemek önemlidir. Bu, sadece yaralarımızı açık bırakacak ve hissettiğimiz acıyı yoğunlaştıracaktır.
Acı verici bir olaya veya ihanete karşı kırgınsanız, bir süre umutsuz olacaksınız. Yine de bu olayların bir sonucu olarak öfkemize ve hayal kırıklığımıza rağmen, kabul etmeliyiz, ders almalıyız ve ne kadar zor olsa da bağışlamayı öğrenmeliyiz. Belki o zaman hayatımızı öncekinden daha güçlü dikişlerle geri dikebiliriz.
This post is also available in: English
Yorumlar (0) Yorum Yap