HAYATIN TÜM ZORLUKLARINA KARŞIN BİLİNMESİ GEREKEN BİR SIR : ”HER ŞEY GEÇER ”
Şüphesiz insan yaşamı mücadele ile dolu. Bazen çok acımasızca durumlarla karşılaşır insan ömür takviminde. Hastalık, başarısızlık, ümitsizlik, tükenmişlik, özlem, ihanet, acı vb. durumlar iyi ya da kötü şekilde karşılaşılabilen ve tadılabilen duygu ve durumlar. Biz ise insan olarak bu durum ve duyguların içerisinde bilardo topu gibi bir köşeden bir köşeye hayat denen ıstaka aracılığıyla sürükleniriz. Yağmurlu havaları sever misiniz bilmem ama benim aklıma bu durum yağmurlu bir havada geldi. Şöyle ki; yağan yağmur tam olarak yazı ve kışı birbirinden ayırdı. Sıcak olan hava bir anda soğumaya başladı ve yazın geçip gittiğini farkettim ancak bu fark derinlemesineydi. Camda ki tozlar yağmurla aktı gitti, sıcak havalar kırıldı, yazın kötü durumlarla karşılaşanlar kışa kucak açtı ve bu kötü durumların üstünden birden fazla ay geçti belki de unutuldular, kışın özlediklerine kavuşacakların özlemi son buldu, iş bulamayanlar belki sezona iş bularak başladı ve daha niceleri.. Anlatmak istediğim; ”her şey geçer”. Hayatın tüm zorluklarına göğüs gerip her şey geçer diyebilirsek o yükün altında ezilmeyiz. Bu yıllardan beri söylenir hatta hikayeleri vardır..
Dervişin biri, uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra bir köye varır. Karşılaştığı köylülere kendisine yemek ve yatak verecek biri olup olmadığını sorar. Köylüler dervişe kendilerinin fakir ve evlerinin de küçük olduğunu söyleyip onu Şakir diye birinin çiftliğine gönderirler. Derviş yola koyulur. Yolda rastladığı köylülerin anlattıklarından, Şakir’in bölgenin en zengin kişilerinden olduğunu anlar. Bölgedeki ikinci zengin ise Haddad adında bir başka çiftlik sahibidir.
Derviş, Şakir’in çiftliğinde çok iyi karşılanır. Yer içer, dinlenir. Şakir de ailesi de hem misafirperver hem gönlü geniş kişilerdir… Yola çıkma zamanı gelir, derviş Şakir’e teşekkür ederken, “Böyle zengin bir insan olduğun için hep şükret” der.
Şakir şöyle cevap verir:
“Hiçbir şey olduğu gibi kalmaz, bazen görünen gerçeğin kendisi değildir. Bu da geçer…”
Derviş yol boyunca bu söz üzerine uzun uzun düşünür.
Aradan birkaç yıl geçmiş, dervişin yolu yine aynı bölgeye düşmüştür. Şakir’i hatırlar, uğramaya karar verir. Rastladığı köylülere Şakir’i sorar.
“Haaa o Şakir mi” der köylüler, “O iyice fakirledi, şimdi Haddad’ın yanında çalışıyor.”
Derviş hemen Haddad’ın çiftliğine gider, Şakir’i bulur. Eski dostu yaşlanmıştır, üzerinde eski püskü giysiler vardır. Üç yıl önceki bir selde sığırları telef olmuş, evi yıkılmıştır. Toprakları da işlenemez hale geldiği için çaresiz, selden hiç zarar görmemiş ve biraz daha zenginleşmiş olan Haddad’ın yanında çalışmaya başlamıştır. Şakir ve ailesi üç yıldır Haddad’ın hizmetkârıdır.
Şakir bu kez dervişi son derece mütevazı olan evinde misafir eder. Kıt kanaat yemeğini onunla paylaşır… Vedalaşırlarken derviş Şakir’e olup bitenlere çok üzüldüğünü söyler ve Şakir’den şu cevabı alır:
Aradan birkaç yıl geçmiş, dervişin yolu yine aynı bölgeye düşmüştür. Şakir’i hatırlar, uğramaya karar verir. Rastladığı köylülere Şakir’i sorar.
“Haaa o Şakir mi” der köylüler, “O iyice fakirledi, şimdi Haddad’ın yanında çalışıyor.”
Derviş hemen Haddad’ın çiftliğine gider, Şakir’i bulur. Eski dostu yaşlanmıştır, üzerinde eski püskü giysiler vardır. Üç yıl önceki bir selde sığırları telef olmuş, evi yıkılmıştır. Toprakları da işlenemez hale geldiği için çaresiz, selden hiç zarar görmemiş ve biraz daha zenginleşmiş olan Haddad’ın yanında çalışmaya başlamıştır. Şakir ve ailesi üç yıldır Haddad’ın hizmetkârıdır.
Şakir bu kez dervişi son derece mütevazı olan evinde misafir eder. Kıt kanaat yemeğini onunla paylaşır… Vedalaşırlarken derviş Şakir’e olup bitenlere çok üzüldüğünü söyler ve Şakir’den şu cevabı alır:
“Üzülme… Unutma, bu da geçer…”
Yedi yıl sonra dervişin yolu yine aynı bölgeye düşer. Ve büyük bir şaşkınlık içerisinde olanı biteni öğrenir. Haddad birkaç yıl önce ölmüş, ailesi olmadığı için de bütün varını yoğunu en sadık hizmetkârı ve eski dostu Şakir’e bırakmıştır. Şakir Haddad’ın konağında oturmaktadır, geniş arazileri ve binlerce sığırıyla yine yörenin en zengini olmuştur.
Derviş eski dostunu iyi gördüğü için ne kadar sevindiğini söyler ve yine aynı cevabı alır: “Bu da geçer…”
Birkaç yıl geçmiş, derviş yine Şakir’e uğramak istemiştir. Ona bir tepeyi gösterirler. Tepede Şakir’in mezarı vardır ve taşında şu yazılıdır: “Bu da geçer.”
Derviş, “Ölümün nesi geçecek” diye düşünür ve gider.
Ertesi yıl Şakir’in mezarını ziyaret etmek için geri döner, ama ortada mezar filan yoktur. Büyük bir sel gelmiş, bütün tepeyi süpürüp savurmuş, Şakir’den geriye hiçbir iz kalmamıştır.
O yıllarda ülkenin sultanı, kendisi için çok farklı bir yüzük yapılmasını ister. Öyle bir yüzük olmalıdır ki, sultan mutsuz olduğunda umudunu tazelemeli, mutlu olduğunda ise kendisini tembelliğe kaptırmasına izin vermemelidir.
Hiç kimse sultanı tatmin edecek böyle bir yüzüğü yapamaz. Bir gün sultanın adamları bu bilge dervişi bulur, yardımını isterler. Sultan yüzük işine takmıştır.
Derviş, sultanın kuyumcusuna hitaben bir mektup yazıp verir.
Kısa bir süre sonra yüzük sultana sunulur. Sultan önce bir şey anlamaz, çünkü son derece sade bir yüzüktür bu. Derken üzerindeki yazıya gözü takılır, biraz düşünür ve yüzüne büyük bir mutluluk ışığı yayılır. Yüzüğün üzerinde “Bu da geçer” yazmaktadır..
Kaynak : https://www.hakkarim.net/cgi-bin/veriler.dll/9628/Hikaye/bu-da-gecer—-#ust
…
Bu hikaye belki bir nevi zihninizde oluşturmuştur her şeyin geçici olduğunu, bugün yaşadığımız problemler hatta mutluluklar eninde sonunda son bulacaktır. Hayat; biz planlar yaparken, kendi planlarını bize gerçekleştirme sahnesidir. Biz de bu sahnede kendi yaşantımızın başrolünü oynarız. Bu sebepten çabalamak güzeldir fakat zorlamak, diretmek gereksiz ve yorucudur. Biz istediklerimiz için çabalarız fakat sonunda yine olacak olan gerçekleşir. Bu çizgi biraz incedir. Her şeyin geçeceğini bilmek insanı rahatlatır ve belki de odaklanmasını kolaylaştırır. Sakın unutmayın; mutsuzluklarınız için mutluluk, mutluluklarınız için dikkat gerektiren bir sırdır bu ”Her şey geçer”..
Muhammed Yenice
Yorumlar (0) Yorum Yap