Neredeyse her gün değişen bir dünyada yaşıyoruz. Yarın bile ne olacağını önceden tahmin edemiyoruz. Ancak gerçekleri her zaman gösterebilecek istatistiklerimiz var. Bu istatistiklerden biri gerçekten ilginç. Bir girişimci olma konusunda büyük değişiklikler yaşıyoruz. Girişimci sayısı her yıl ülkemizde neredeyse ikiye katlanıyor, bu doğrultuda her sene büyük değişimler yaşıyoruz. Bu ülkemiz ve dünyamız için çok güzel bir haber! Bununla birlikte, bu girişimcilere ilişkin başarı oranına bakıldığında ise işler hiç de iyi değil. Girişimcilerin yalnızca % 17’si başarılı oluyor, onların kurduğu girişimciler para kazanıyor. Ayrıca bu %17’lik kesimin sadece %8’i ilk yılında kar edebiliyor. Peki bunun tersi nasıl mümkün olabilir? Girişimler aslında neden başarısız oluyorlar?
…
İlk olarak, girişimciler eğitim konusunda çok eksik. İkicisi, ve daha mühim olanı, cesaretleri yok!
…
Bu iki nedenden ötürü, girişimcilerin çoğu maalesef başarılı olamıyor. Tabii ki eğitim ve cesaret, bir girişimci olmak için gereken her şeyi ifade etmiyor ancak Dünya Ekonomik Forumu’nun raporuna göre eğitim, bir kişinin yaratıcı ve girişimci yetişmesindeki anahtar faktör. İyi eğitim almış ve yeteri kadar cesarete sahip (toplum önünde konuşmaya korkmayan vb.) kişilerin, başarılı girişimcilere dönüşmeleri de uzun sürmüyor.
Aslında, hayatın kendisi bir girişimcilik. Doğarken bile milyonlarca sperm arasında mücadele ederek vardığımız dünyada, toplum, kültür, sistem gibi uyaranların arasında kapana kısılıyor, standartlaşıyoruz. Peki çocukluktan itibaren başarılı bir girişimci nasıl yetiştirilmeli?
…
1) Çocuğunuzu başarılı insanlarla tanıştırın!
Kendiniz bir girişimci olmadığınızı düşünüyor olsanız bile, ailede veya çevrede mutlaka kendi işini kurmuş birileri vardır. Çocuğunuzun, bir şeyleri başarmış kimseler tarafından cesaretlendirilmesi ve çocuğa aslında istediği her şeyin mümkün olduğunun gösterilmesi önemli bir adım olacaktır. Özellikle, bağımsız olarak bir değişimin parçası olan insanları tanımak, çocuğunuz için bir ilham kaynağı olacaktır.
2) Çocuğunuzu serbest bırakın!
Çocuklar ve gençler, kendi bağımsızlıklarını ilan ettikleri güne kadar genellikle günü gününe planlanmış bir program içerisinde yaşarlar. Kurslar, etkinlikler, sınava hazırlık… Ancak bu kadar planlama ve yoğun programın aksine, uzman eğitmenler çocukların kendi ilgi alanlarını keşfetmeleri için biraz serbest bırakılmasından yana. Böylelikle, kendi benliğini ve isteklerini tanıyan çocuk, yeni beceriler kazanacak ve içindeki potansiyeli ortaya çıkaracaktır.
3) Başarısız Olmalarına İzin Verin!
10 girişimciden 8’i, başladığı girişimden 18 ay sonra batıyor. Aslında başarısız olmak, girişimlerin doğasında var. Önemli olan bu başarısızlıktan ders alıp, aynı hataları yapmadan ve pes etmeden yola devam etmek. Özellikle çocuklar için de bu konu önemli. Çocukların her şeyin mükemmel olduğuna değil tam tersi, hayatta bazı durumlarda başarısız olunabileceğini de öğretin, ancak bunu kötü bir durum olarak göstermeyin. Onlara başarısız olmaları için şans verin!
4) Çocuklarınıza Kendilerine İnanmayı Öğretin, Onlara Güvenin!
Bu aslında çok klişe bir fikir gibi olsa da; çoğu aile çocuklarının kapasitesine güvenmiyor, onlara inanmıyor. Ebeveynler için aslında en önemlisi çocuklarını korku ile doldurmamak. Fikirlerini en gerçekçi şekilde ele almak ve çocuğu doğru şekilde yönlendirmek. Asla çocuğunun sunduğu fikirleri anlamsız bulamamak, bunun yerine fikrin artı ve eksilerini değerlendirmek. Ve en önemlisi, çocuğunuz kendi yaptığı kurabiye ve limonatayı satıyor bile olsa, onun bu fikrini asla küçümsememek ve daha iyisi için çocuğu cesaretlendirmek.
5) Çocuğunuza Etkili İletişim Becerilerini Öğretin!
Başarılı girişimcilik çok çeşitli beceriler gerektirir, ancak en önemlilerinden biri etkin iletişim kurma becerisidir. Bir iş kurulduğunda, girişimci bir sürü insanla konuşmak zorunda kalır. Şirketini tanıtır, ürün hakkında konuşur, veya personelini bir araya getirerek toplantılar yapar. Kolay iletişim kurmak için gereken becerilerin en önünde duran neden – utangaçlıktır. Çocukluktan itibaren bunun üzerinden gelmeye çalışmak ise, ileride kurulacak iletişimlerde büyük rol oynar. Örneğin ailelerin çocuklarıyla oyun oynarken geçirdikleri zaman içerisinde onları küçük sunumlar yapmaya teşvik etmeleri, kitap okuma zamanı yaratmaları veya bir televizyon programı hakkında konuşmaları yaşanabilecek utangaçlık durumlarının önüne geçebilir.
Bir diğer önemli konu ise, çocukların karşındaki kişiyi dinlemeyi öğrenmesidir. Böylece ilerde hayatlarında karşılaşacakları problemlerin dinleyerek üstesinden gelebilir, anlamadıkları konularda fikir edinme fırsatını yakalarlar.
6) Çocuklarınıza Dünyadaki Güzelliği Görmeyi Öğretin!
Buradaki en kritik kelime aslında ”izin vermek”. Çocuklar doğduklarından itibaren daima dünyanın güzel yanlarını görürler ancak bazen ailelerin çocuklarını eğiterek, dünyada ve karşısındaki insanın içindeki güzelliği görmelerini sağlaması gerekmektedir.
7) Çocuklarınızı Bir Şeyler Yaratmaları İçin Teşvik Edin
Çocuklar %93 yaratıcılık kapasitesine sahip halde doğarlar. Bu nedenle 5 yaşında bir çocuğun çizimlerine baktığımızda çok yaratıcı ve aslında çok da sıra dışı olduğunu görürüz. Ancak yaş ilerledikçe yaratıcılık oranı düşmeye başlar. Çünkü çocuk zihni, çevreden öğrendiği ve uymak zorunda hissettiği kurallar çerçevesinde kapana kısılır ve, yaratıcılığını eskisi kadar kullanmamaya başlar. Aslında burada aileler tarafından yapılması gereken, çocuğu ve hayal gücünü olabildiğince özgür bırakarak, çocukların yaratıcılıklarını kısıtlamamaktır.
Bir girişimcinin rolü, bazı şekillerde, olasılığı görmek ise; o zaman bu geniş gözleri açık tutmaya yardımcı olmak ebeveynlerin görevimizdir. Ve ebeveynlik de büyüdükçe kabul edilen sınırlara dikkat etmeyle ilgili ise, çocuklara aynı sınırları koymamaya dikkat etmek ailelerin sorumluluğundadır. Bu, çocuğun yaratma arzusunun beslenmesi yoluyla gerçekleştirilebilir – yargı ya da beklentilerden yoksun bir şekilde.
Yorumlar (0) Yorum Yap