Yeni Mezun Beyaz Yaka Anlatıyor, Bölüm 3: Sosyal Hayat

Berk Tezkoşar

Berk Tezkoşar

Calibration Engineer, Tech Editor, DJ

Herkese tekrardan merhaba. Bugün serinin 3. bölümü ile sizlerleyim. Bu yazımda hepimizi fazlasıyla etkileyen bir konuya dikkat çekmek istiyorum, iş sonrası “Sosyal Yaşam”.
Serinin ilk bölümüne buradan, ikinci bölümüne ise buradan ulaşabilirsiniz.
Mezun olup işe başladınız. Öncelikle tebrikler artık siz de bir tam zamanlı robotsunuz. Eğer siz de benim gibi ikinci öğretim mezunuysanız sabahın o erken saatinde kalkmak sizin için bir işkenceye dönüşecek. Her gün aynı saatte kalkmak, aynı saatler arasında çalışmak (çalıştığınız sektöre göre değişkenlik gösterebilir), akşam eve dönüş, yemek ve dinlenme. Kulağa çok monoton geliyor değil mi?
Öğrenciyken zamanın ne kadar kıymetli olduğunu yalnızca vize ve final haftasında farkına varan ben, artık her gün acaba nasıl daha fazla kendime vakit ayırabilirim diye düşünmeye başladım. Bu da beni bir önceki yazımda bahsettiğim gibi günlük ve haftalık zaman planlaması yapmaya zorladı. Sadece hafta sonu değil hafta içi de hem kendinize hem de sevdiklerinizle geçirebileceğiniz vakti mutlaka ayırın. O kısa gibi gözüken vaktin kıymeti gün geçtikçe artmaya başlıyor.
Tüm bunların yanında artık yavaş yavaş hayatınızın değişmeye başladığını ve sorumluluklarınızın arttığını fark ediyorsunuz. Birkaç örnek vermek gerekirse;

► Derslere geç girmek ya da ekmek gibi bir şey artık hayatınızda yok. Her gün o saatte işte olmak zorundasınız.

► Vizeden veya finalden düşük not alsanız bile bütünlemede kurtarabilme şansınız vardı. En kötü seneye alırsınız. Fakat yaptığınız işi geciktirme, sonraya bırakma gibi bir lüksünüz yok. Ancak bu hata yapmaktan korkmanıza neden olmasın. Herkes o yollardan geçiyor ve hata yapmamız zaten beklenen bir durum.

► İşe girip ailesinden ayrı yaşayanlar için ise sorumluluklar biraz daha artıyor. Artık haftada bir ailenizi arayıp harçlık isteme günleri sona erdi. Ev giderleriniz, kişisel ihtiyaçlar ve sosyal hayatınız için ayırmanız gereken paranın yönetimi tamamen sizin elinizde. İlk 2-3 ayın sonunda ne demek istediğimi anlayacağınızı düşünüyorum
.

Gelelim en önemli konuya. Bu hayatı yaklaşık 35-40 sene yaşamaya hazır mısınız? Her sabah erken kalkmaya hazır mısınız?
Bu konu ile ilgili Japonların çok güzel bir hayat felsefesi var “İkigai”. İkigai, iki sözcüğün birleşmesinden oluşuyor. “İKİ” hayat, “GAİ” hedef, amaç ve gaye anlamına geliyor. Yani İkigai bir hedefe, gayeye ya da arzuya hiçbir zorlama olmadan içten ve kendiliğinden bağlılık hissetme duygusu. İşte sizi yataktan fırlayarak çıkartacak ve hedefinize odaklanmanızı sağlayacak bu duygu sizi yönetmeli. Hayatınız boyunca hayallerinizin peşinden koşmanızı sağlayacak bu duyguya elinizden geldiğince sarılın. Hayatın sizi monotonlaştırmasına, sıradanlaştırmasına izin vermeyin. Unutmadan;

“Hayallerinizin gerçekleşmesini sağlamanın en iyi yolu, uyanmaktır.”

Kategoriler: Yaşam

Yorumlar (0) Yorum Yap

/