Toksik kelimesini hepimiz duymuşuzdur. Dilimize İngilizceden geçen bu sözcük. Cambridge sözlüğe göre “poisonous” yani “zehirli” olarak tanımlanmıştır. Daha çok maddelerin yapısını bozan, hücrelere girip süregelen dengeyi bozup, bulunduğu ortamı kaotik bir hale çeviren durumlar, edimler, olarak tanımlamak mümkün. Toksik kelimesi en basit ve başat tasviri ile bulunduğu ortamı kötü etkileyerek kaosa çeviren, dengeyi kötü anlamda altüst eden unsur şeklinde tanımlanabilir.
Madde Olarak Toksik
Vücutta ya da maddede bulunan bu toksik yapılar katı, sıvı ve gaz halde bulunabilir. Bu zehirli yapılar hücrelere farklı yollardan girebilir, örneğin; solunum yolu ile, ağızdan yani tükürük yoluyla ve bazı enfeksiyonel yollar ile hücre yapısına girip bulunduğu ortamı zehirleyebilir. Toksik maddeler yani zehirli maddeler her bir yapıda bir miktar bulunabilir ya da alım esnasında kimyasal tepkimeler yoluyla zehirleşme sürecine tabii olabilir. Söz konusu zehirli madde vücutta bazen zehir etkisini yitirirken bazen de daha tehlikeli sonuçlara yol açabilir.
Söz konusu maddeler kimyasal bileşenlerin içinde olup temizlik sanayisinde, parfümlerde, ilaçlarda, havada bulunan gazlarda ve egzoz dumanında bulunabilir. Her zehirli maddede olduğu gibi vücutta bir dirençle karşılaşabilir, bu yüzden beş yaş altı çocuklarda oldukça tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Özellikle çocukların bu tarz zehirli maddelere maruz kalma riskine karşı, deterjan, ilaç, parfüm, ağır ilaç gibi olası bir zehirlenme durumuna karşı ebeveynler son derece dikkat etmesi gereklidir.
Bazı aşırı toksik maddelere müdahale pek mümkün olmuyor. En sık bilinen aşırı toksik maddeler ise şunlardır; CO (karbonmonoksit), CN( siyanür), As( arsenik), CO2 (karbondioksit). Aşırı zehirli maddelerin en ufak derecede solunduğunda ya da deriye temas etmesi halinde çok kısa sürede kendini hissettirip ölümcül sonuçlar doğurabilmektedir.
Günlük Hayatta Toksik
Toksik maddeyi, organizmaya giren bu zehirli maddenin etkilerini, girmeden önceki durumunu, maddenin hangi halinde bulunduğu ve doğuracağı sonuçları saptamak kolayken öte yandan insan ilişkilerindeki dengeyi, toksik iletişimi saptayıp mercek altına almak nispeten bir o kadar da zordur. İnsanlar arasında toksik olma durumu, insani durumların çoğu gibi kompleks bir yapıda.
Bu kompleks yapı gibi toksik iletişim, ilişki, insan, güven, sevgi gibi alt başlıkları da çoğaltmak mümkün. Ancak iletişime bir yangın gibi düşen toksik olma durumu; çoğu zaman ilişkileri, iletişimleri ve hatta sevgileri bile bitirme noktasına getirmektedir. Spesifik olarak saptanmayan/ saptamayan “toksik ilişkiye” şöyle bir göz atalım.
İnsan İlişkilerindeki “Zehirlenme”
Maddeleri, organizmayı, insanları derinden etkileyen zehirli etkiler, insan ilişkilerine yapmaz? Ancak bu etkinin en can alıcı noktası da hemen saptanmaması, fark edilmemesi, çoğu zaman iş işten geçtikten, taraflar ilişkilerine son verdikleri zaman şöyle bir yaşadıklarına bakınca ilişkinin toksikliğine kanaat getirebiliyorlar.
Bu sağlıksız iletişime zemin hazırlayan en birincil etken ilişkilerdeki güvensizlik ve dürüst eylem/ söylem ortaya koyamama halidir. İlişkiyi zehirleyen bu gibi durumlar karşısında atılan sağlam basmayan her adım bu yıkıcı etkinin zincirlerine bir halka daha ekler.
Böylesi toksik ilişkilerde taraflar kendilerini sonu gelmez bir kaosun içerisinde hisseder, yaşam kalitesini oldukça düşürür. Bu bağlamda zehirli ilişkiye bitimsiz bir diken üzerinde yaşama olarak tarif edebiliriz. Ta ki bu zehir ilişkiyi tüketene kadar.
Kronik Rahatsızlık Hissi
Toksik ilişkide taraflar kronik bir rahatsızlık hissi içinde olup sürekli bir mutsuzluk hakimdir. Sorunun karşı tarafa iletmekte güçlük çekerler. Sorunu kafasında kurgulayarak bir sonuca bağladığından karşı tarafa söz hakkı vermezler bile. Konuşulmayan küçük meseleler büyüyüp çığ haline gelip en beklenmedik bir zamanda patlar. Taraflar büyük kavgaların büyüklüğü ile daha büyük mutsuzluğa sürüklenirler.
Her kavgada mutsuzlukları daha da büyür. İtham edildikçe kendini açıklama gereğinde bulunan taraflar sürekli bir haklı yönünü bulup gözler önüne serme uğraşındadır, ancak zehirli ilişkilenme buna imkân vermez, yapılan her açıklama beyhude bir cabaya dönüşür. Bu tarz zehirli ilişkilenmelerde taraflarda hep bir medcezir hali söz konusudur.
Bir iyi bir kötü giden duygu-durum moral bozan bir hal alır. Kısır döngünün içinde kalan taraflarca sorunlar masaya yatırılsa bile aşama kaydettiğini düşünmezler, hep aynı yere dönmüş hissi oluşur. Bu durum değersizleşme, hissini de beraberinde getirir.
Zehirli ilişkilerde kişinin karşı taraf karşısında nereye konduğunu bilmek ister, bir netlik peşindedir ancak toksik ilişkide bir araf ve manipüle etme hali hakimdir. Aslında öyle olmayan durumları manipüle yoluyla -mış gibi göstermek, bahane üretmek toksik ilişkinin bir diğer özelliğidir.
Aşağılayıcı Sözler, Savunma ve Manipülasyon
Aşağılayıcı sözler, şakayla karışık iğneleme yoluyla kendini savunmaya, karşı tarafı da manipüle etmeye zemin hazırlar. Her an karşı tarafın kendisini kötü hissetmesini sağlayacak bir eylem ya da söylem gelebilir. Bu tarz yıkıcı davranışlarda bulunan kişi için karşı tarafın ne düşündüğünün ya da neler hissettiğinin bir önemi yoktur.
Önemli olan tek şey kendi isteği doğrultusunda aklındakini gerçekleştirmektir. Bu tarz ilişkilendirme gerçekleştiren zehirleyici insana karşı kendinizi hep sorumlu hissedersiniz, acaba sorun ve kavga çıkacak mı diye. Bundan dolayı sorunun çıkmaması için toksik ilişkilenmeyi gösteren tarafa karşı bir izin ve onay alma dürtüsü gelişir zamanla.
Tatsızlık çıkmaması ilişkinin ana sürdürücü ilkesi olur. İlişkide kendini hissettiren bariz dominant bir taraf vardır bu zehirli eylem ve söylemleri ortaya koyan toksik kişiden kaynaklanır ve tüm ipler onun elindedir. Bu dominant gölgenin gücü altında karşı taraf oldukça yorgun düşer.
Sürekli denetim ve kontrol altında hissedilmek özgüveni oldukça düşürücü etkiye sahiptir. Özgüveni düşen taraf kendini hayata dair yeni ilişkilere ve yeni başlangıçlara adım atacak kadar güvenemez kendine, bu özgüvensizlik, yorgunlukla birlikte geleceğe dair umutları da köreltir.
Bir Hayata Sahip Olmadığını Düşünme Evresi
Kişi en sonunda kendine ait bir hayatının olmadığı hissine kapılır. En kayda değer konular karşı tarafındır ve önemli olan tek şey yine onun mutluluğudur. Yine en kayda değer acı ve mutsuzluk ise onundur. Toksik ilişki böylece tek bir kanal açar, ilişki iki kişinin kurduğu iletişimden çıkıp tek yönlü ve denetimli bir kanala dönüşür.
İlişki içindeyken tüm çevrenizden izole olup karşı tarafın kendine bağımlı hale gelmesini sağlamıştır. Zehirli olan ilişkiden başka bir çıkış ve kaçış yolu bırakmaz yani, böyle bir açmazın karşısında tek yol yine toksik olana çıkacaktır. Yıkıcı insanın en sevdiği özelliği de budur. Egosuna o denli güvenir ki kendini en vazgeçilmez olan zanneder.
Kendine sürekli her yerde olur olmaz iltifatlar düzer. Bulunduğu ortamda en göze çarpan, en iyi olma, en güzel görünme çabası vardır. Kendi dışında olan hiçbir insanın önemi yoktur. Bunlara maruz kalan karşı taraf bu kibir karşısında kendisini bitmek bilemez bir değersizlik duygusu içinde bulur.
Toksik ilişkide olan bütün bu durumlar baştan aşağı kişiyi negatif enerjiyle sarıp sarmalayıp ve yorgun düşmesine neden olur. Bütün bunlarla bir bütün olan, olayların toplamının gerçekleştirdiği belki de en vahim durum kişinin kendisine saygısını yitirip yarınlardan umudunu kesmesidir.
Toksik iletişim o kadar zarar vermiştir ki bir adım daha atacak hali kalmamıştır. Toksik ilişkilenmeyi ortaya koyan taraf için bir sıkıntı olmaz kendisini her durumda ve her koşulda haklı gördüğü için karşı tarafı haksız çıkartıp bu haklılıktan duyacağı övünçle kendi pozitif duygu-durum hanesine bir artı daha ekler.
Toksik ilişkiler iletişimi bu denli sarıp sarmalayarak zehirler ve en sonunda ilişkiyi öldürür. Toksik ilişkiye maruz kalan taraf için bu hasarlı deneyimin ardından güzel günler yine gelecektir. Ama toksik insanın dağına kar belki de hemen yağmaz.
Toksik ilişkiden çıkan taraf uzaktan ilişkisine doğru bir gözle baktığı zaman bütün eksiklikleri, haksızlıkları görecektir. Bu bitiş edinilmiş tecrübelerle birlikte yeni bir başlangıçlara vesile olacaktır.
Olumlama: Kendimizi İyi Hissetmenin Yükselen Şekli
Enerjinizi ve İç Kaynaklarınızı Tüketen 10 Psikolojik Alışkanlık
This post is also available in: English
Yorumlar (0) Yorum Yap