Tarihi bir film çekmek için tarihi gerçekten iyi okuyup, anlamak gerekir. Tarih işin içerisine girdiği anda tüm görüşler, fikirler bir kenara bırakılmalı ve olması gereken olması gerektiği gibi aktarılmalıdır. Doğru kaynaklar kullanılmalı. Kişilerin yorumları geri planda tutulmalı. Gerçek olan neyse ona odaklanılmalı, kaynaklar eşliğinde hareket edilmelidir. Yönetmen hangi görüşe mensup olursa olsun yansız davranmasını bilmelidir.
Tarihi Filmlerde Gerçeklik
Her ülke en iyi tarihe sahip olmak ister. Övülen, savaşlardan başarıyla çıkmış anlı şanlı bir tarihe. Bu yüzden ülkeler ders kitaplarında, çeşitli kaynaklarda olabildiği kadar bazı gerçekleri saklamak ister. Özellikle politikacılar ülkeyi yönettikleri devirlerde kendi düşüncelerine uymayan görüşleri tarih sahnesinde yokmuş, yaşanmamış gibi aksettirmeye çalışarak tarihi kaynaklarda oynamalar yapmaktalar. Bu oynamalar bazen kitaplarda ortaya çıkabilir. Olmayan tarih sahnelerini varmış gibi göstererek. Bu durum haliyle filmlere de yansıyabilir. Özellikle diktatör rejimlerde eskiden beğenilmeyen, şimdi var olan rejimden farklı görüşler benimsetilmek istenmişse bazı tarih sahneleri kitaplardan çıkarılır. Onun yerine yalandan ve tekrardan tarih yazılır. Bu durumdan nasibini elbette filmler de alır. Filmlerde gerçeklik olabildiği kadar gizlenir.
O rejimin, diktatörün halka benimsetmek istedikleri aksettirmeye çalışılır. Çünkü beynin gördüğü ve duyduğu şeyleri unutması zordur. Çünkü film izlerken insanın iki duyu organı aktif bir şekilde çalışmaktadır. Filmler halka mesaj verme bakımından en etkili araçlardır. Eğer herhangi bir düşünce benimsetilmek isteniyorsa filmlerde sahnelerin kaliteli olması ve oyuncuların kaliteli bir oyunculuk sergilemesi gerekir. Bu şekilde halk bu düşünceyi otomatik olarak benimser. Çünkü görsel bir şovun beyinde etkisi de yankısı da daha fazladır. İzlenen filmler, reklamlar, diziler kişiye sorgulama imkânı tanımaz. Görüntü gelir, beyin bu görüntüyü algılar ve sorgulamadan doğruymuş gibi kabul eder.
Dolayısıyla siz tam bir kaynağa da ulaşamazsınız görsel izlediğiniz bir şovda ya da filmde. Yapılmak istenen açıktır. İzleyici verilmek istenen mesajı alsın ve benimsesin. Bu yüzden en riskli alanlar tarihi filmlerdir. Çoğu film yönetmeni de çoğu zaman korku, baskı, para gibi bir sürü etmenin etkisiyle doğru ve gerçekçi filmler ortaya koymak yerine kendi çıkarları doğrultusunda filmler ortaya çıkarmaktadır. İnsanlar yanlış bilinçlendirilmekte ve bilinçlere ne mesaj verilmek isteniyorsa o verilmektedir. Bunun zıttı da söz konusu olmaktadır. Filmlerde hiç gerçeklik payı bulunmaz demek de doğru değildir. Gerçeklik ve tarihe pay veren yönetmenler de var.
Film ve Gerçeklik
Film tarihi olsun ya da olmasın gerçeklik aranması gereken bir şart mıdır değil midir? Bu kişisel bir görüş olmakla beraber objektif bir yaklaşımla bakılamayacak bir sorudur. Sanat öznelliği getirir. Filmler sanatın öznelliğinden gelir. Yönetmenin bir yorumu olarak görülebilir. Aslında filmde gerçekliğin ölçütü yönetmenin yorum getirip getirmemesinden ziyade gerçekliği ne oranda kattığı ve getirdiği bu yorumun gerçekliği ne kadar gölgeleyip gölgelemediğidir. Yönetmen kendi düşüncelerini katar bunu yaparken de gerçeğe sadık kalır; kendi yorum yapabileceği ve müdahale edebileceği yerlere yorum getirirse filmde gerçekliğe pay bırakmış olur. Ama kendi düşünceleri, fikirleri ön planda olursa o filmde gerçeklik payı aranmaz. Bu durum da yönetmene ve koşullara bağlı bir süreçtir.
This post is also available in: English
Yorumlar (0) Yorum Yap