1949’da İspanya’da doğan Pedro Almodovar, muhtemelen İspanya’dan çıkmış en önemli film yapımcısı ve yönetmendir. Düşük bütçeli Pepi, Luci, Bom and Other Girls Like Mom (1980) ile ilk çıkışını yaptıktan sonra, on yıl boyunca kışkırtıcı filmler yapmakta başarılı oldu. İlk uluslararası başarısı olan Women on the Verge of a Nervous Breakdown (1988) ile doruğa ulaşarak dahi yönetmen olarak nitelendirildi.
Pedro Almodovar sinematografisini travestiler, transeksüeller ve eşcinsellerle doldurarak ötekileştirilenlere yakınlık gösterdi. Ayrıca kadınlarla çalışmak için özel bir çaba gösterdi ve 40 yıllık kariyeri boyunca Penelope Cruz, Carmen Maura, Cecilia Roth, Victoria Abril, Marisa Paredes ve Victoria Abril gibi aktrisleri çalışmalarının merkezine yerleştirdi. Oscar ödüllü İspanyol auteur yönetmen Almadovar’ın yönetmenliğini yaptığı ilk filmden son filme kadar tüm filmlerini bu listede sizler için derledik.
23) Pepi, Luci, Bom and Other Girl Like Mom | (1980) IMDb: 6.2
Rotten Tomatoes: %43
Oyuncular: Carmen Maura, Eva Siva, Alaska
Pedro Almadovar ‘ın yazıp yönettiği ilk uzun metrajlı filminde, 1980’lerin Madrid şehrinde birbirine yabancı üç kadının hayatları kesişir. Film, son derece kısıtlı bütçeyle 16 mm çekilmiştir. 80’lerin parlayan yıldızı Carmen Maura (Pepi), evinde yasadışı olarak esrar yetiştirmektedir. Pepi, bunu öğrenen polis memuru (Felix Rotaeta) tarafından tecavüze uğrar.
İntikam almak için memurun istismara uğrayan karısı Luci (Eva Siva) ile arkadaş olur. Luci’yi sapık arkadaşı Bom’un (Olvido Gara) yardımıyla kocasını terk etmeye ikna etmeye çalışır. Film, 1980’de çekilmiş olmasına rağmen Almadovar’ın üne kavuştuğu 1992 yılına kadar ABD’de piyasaya sürülmemiştir.
22) Labyrinth of Passion – İhtiras Labirenti | (1982) IMDb: 6.2
Rotten Tomatoes: %92
Oyuncular: Cecilia Roth, Imanol Arias, Antonia Banderas
Pedro Almodovar , ikinci uzun metrajlı filmiyle kendisini ünlü yapan şatafatlı estetik anlayışını, havadar tarzı ve coşkulu enerjisini bu filmde inşa etmeye başladı. İlk çıkışından biraz daha büyük bir bütçeyle üretilen “Labyrinth of Passion”ın çok sayıda pürüzü var ama film o kadar eğlenceli ki kusurlarını zar zor fark ediyorsunuz.
Film, keskin koku alma duyusuna sahip terörist Sadec’ e (Antonio Banderas) aşık olan nemfomanik punk rock’çı Sexilia’nın (Cecilia Roth) hikayesini ele alıyor. Labyrinth of Passion yayınlandığında İspanyol eleştirmenler tarafından olumsuz eleştirilere maruz kalsa da izleyicilerden tam not aldı. Eleştirilerin odağındaki sahneler komik bir şekilde ele alındığından Almadovar’ın hayran kitlesini oluşturan izleyiciler filme kült statüsü kazandırdı.
21) Dark Habits – Kötü Alışkanlıklar (1983) | IMDb: 6.6
Rotten Tomatoes: %69
Oyuncular: Carmen Maura, Chus Lampreave, Christina Sanchez Pascual
Pedro Almodovar ‘ın, üçüncü filminde kutsal konularla tartışmaya girmesi uzun sürmedi. Film Katolik kilisesinde kötü alışkanlıkları olan rahibeleri konu alan komedi melodramıdır. Sevgilisi aşırı dozda eroinden öldükten sonra polislerden kaçan bir gece kulübü şarkıcısı (Christina Sanchez Pascual) bu kiliseye sığınarak rahibelerden yardım ister. Kilisedeki tarikat Yolanda gibi “düşmüş kadınlar” için bir sığınak görevi görmektir. Manastıra vardığında tüm rahibeler Yolanda’yı sıcak bir şekilde karşılar.
Baş Rahibe, Yolanda’ya takıntılı hale gelir ve ikisi, uyuşturucu bağımlılığının neden olduğu romantik bir mutluluk yaşar. Ancak daha sonra Yolanda yolunu değiştirmeye karar verir. Seks ve uyuşturucu için şehvet duymak, Baş Rahibe’yi yardım etmesi gereken kadınlardan daha kötü hale getirir. Bu arada, manastır dağılıyor ve kapanmakla tehdit ediliyor. Baş Rahibe, uyuşturucu kaçakçılığının manastırın bağımsızlığını korumasına yardımcı olacağını düşünüyor.
20) What Have I Done to Deserve This? – Bunu Hak Etmek İçin Ne Yaptım? (1984) | IMDb: 7.2
Rotten Tomatoes: %78
Oyuncular: Carmen Maura, Angel de Andres Lopez, Veronica Forque
Pedro Almodovar ‘ın İtalyan Yeni-Gerçekçiliğine saygısını gösterdiği filmde, Carmen Maura nakit sıkıntısı çeken bir ev kadını olan Gloria’yı oynuyor. Kaotik bir hayatı olan İspanyol temizlikçi Gloria, huysuz kocası Antonio (Angel de Andres-Lopez) ile bir apartman dairesinde yaşar. Sorunlu iki oğulları ve Gloria’nın acımasız kayınvalidesi de onlarla birliktedir. Evli ama aşka aç ve cinsel açıdan hüsrana uğramış Gloria, Kendo’da oynayan kaslı erkekleri görünce heyecanlanır.
Hayatında bir şeyleri değiştirme arzusu onu farklı şeyler yapmaya iter. “Ben Ne Yaptım”, Almodovar’ın en az stilize edilmiş filmidir. İşçi sınıfı yaşamının kentsel sorunlarından etkilenen belirli bir tarihsel ortamda bu film ortaya çıkar: Yoğun nüfus, aşırı kalabalık apartmanlar, işsizlik (özellikle kadınlar için), yaygın okuma yazma bilmeme, çocuk suçluluğu, suç ve uyuşturucu kaçakçılığı vs.
19) Matador (1986) | IMDb: 7.0
Rotten Tomatoes: %92
Oyuncular: Assumpta Serna, Antonio Banderas, Nacho Martinez
Güzel kahraman Maria Cardenal (Assumpta Serna), eski matador Diego’ya (Nacho Martinez) onu ringde kanlı (kasıktan vurulmuş) gördükten sonra etkilenen bir avukattır. Sakat matador, kariyerinin trajik bir şekilde sona ermesinden yıllar sonra işine özlem duymaya devam eder. Bir boğa güreşi akademisinde öğrencilere ders vermektedir.
Diego’nun öğrencilerinden Angel (Antonio Banderas), “gerçek” bir erkek olduğunu ve queer olmadığını kanıtlamaya çalışır. Diego’nun kız arkadaşı Eva’ya (Eva Cobo) tecavüz etmeye kalkışır. Tecavüz edemese de teslim olur ve işlemediği bir dizi cinayeti yanlış bir şekilde kabul eder. Hapishaneye gönderilen Angel’ı savunma amacıyla gelen avukat Maria’dır. Diego ve savunma avukatı Maria arasında çok güçlü bir çekim başlar.
18) Law of Desire – Tutku Kanunu (1987) | IMDb: 7.1
Rotten Tomatoes: %100
Oyuncular: Eusebio Poncela, Carmen Maura, Antonio Banderas
Law of Desire, dünya çapında çok hızlı satılan ilk Pedro Almodovar filmi oldu. Pablo, yaz için güneye giden mavi yakalı sevgilisi Juan (Miguel Molina) ile ayrılır. Hayatından memnun olmayan ve cinselliği konusunda kafası karışık olan Juan’ın geleceğini düşünmek için biraz zamana ihtiyacı vardır. Narsist Pablo, Juan’ın kendisine aşk mektupları göndermesinde ısrar eder. Ancak bu arada Pablo yakışıklı gay yeni bir sevgili Antonio (Antonio Banderas) ile birlikte olur.
Pablo için Antonio ile seks sadece şehvetli bir seks, tek gecelik bir ilişki anlamına gelir, ancak Antonio niyetini yanlış anlar. Uzun süreli bir ilişki yaşamak istiyor ve görmezden gelindiğinde veya saygısızlık edildiğinde tehlikeli bir şekilde kıskanır. Gerçekten de, Juan’ın varlığını fark eden kıskanç Antonio, Juan’a tecavüz etmeye çalışır ve uçurumdan aşağı atarak öldürür.
17) Women on the Verge of a Nervous Breakdown – Sinir Krizinin Eşiğindeki Kadınlar (1988) | IMDb: 7.6
Rotten Tomatoes: %90
Oyuncular: Carmen Maura, Antonio Bandera, Julieta Serrano
Uluslararası gişe rekoru kıran film, Pedro Almodovar ‘a Oscar, Altın Küre ve BAFTA’nın Yabancı Dilde En İyi Film adaylıklarıyla Goya’da En İyi Film ve En İyi Senaryo ödüllerini kazandırdı. Filmin İspanyol tarihinin bugüne kadarki en büyük gişe hasılatı olduğunu söylendi. O zamandan beri Pedro Almodovar, popülaritesinde yaşlı akranlarını (Carlos Saura, Victor Erice) ve çağdaşlarını (Bigas Luna, Fernando Trueba) geride bırakarak dünyanın en ünlü İspanyol yönetmeni oldu.
Bir dizi komik tesadüflere dayanan anlatı, tek bir olay tarafından tetikleniyor. Orta yaşlı, evli bir adam olan Ivan (Fernando Guillen), uzun zamandır sevgilisi Pepa’yı (Carmen Maura) aniden terk eder ve onun çocuğuna hamile olduğundan habersizdir. Çaresiz Pepa, önce isterik telefon mesajlarıyla bulunması zor sevgilisini çılgınca bulmaya çalışıyor. Pepa’nın arayışı, her türlü ulaşım aracıyla, taksilerle, arabalar ve hatta motosikletlerle dolu bir yol filmi olarak ortaya çıkıyor. Pepa, kovalamaca sırasında Ivan’ın hayatındaki birçok kadınla tanışır. Aralarında Ivan’ın oğlu Carlos (Antonio Banderas) ve çılgın karısı Lucia (Julieta Serrano) da vardır.
16) Tie Me Up! Tie Me Down – Bağla Beni (1990) | IMDb: 7.0
Rotten Tomatoes: %67
Oyuncular: Victoria Abril, Antonio Banderas, Lolas Leon
Akıl hastanesinden yeni çıkan Ricky (Antonio Banderas), hayatının aşkı olan eski porno yıldızı Marina (Victoria Abril) ile yeniden bir araya gelmek için yola koyulur. Sorun şu ki, Marina hem onu hem de keş ve porno yıldızı olarak geçirdiği yıllarda yaşadıkları kaçamakları hatırlamıyordur. Marina’nın onu sevmesini sağlamaya kararlı olan Ricky, dairesine girer ve onu bağlar. Marina’yla evlenmek isteyen dengesiz bir akıl hastası olan Ricky, sevgilisinin sevgisini geri vermesinin yalnızca an meselesi olduğundan emindir.
Marina sonunda adama aşık oluyor ve Stockholm sendromunun bazen kişinin lehine çalışabileceğini kanıtlıyor. Pedro Almodovar ‘ın kadınların egemen olduğu bir dünyayı keşfetmesine devam eden Tie Me Up, erkeklerin yalnızca geçici olarak var oldukları bir ortam olan bir kadın kliğini betimliyor. Filmi beğenin ya da beğenmeyin ancak bu sadomazoşist aşk hikayesini uzun bir süre unutamayacaksınız.
15) High Heels – Yüksek Topuklar (1991) | IMDb: 7.1
Rotten Tomatoes: %53
Oyuncular: Victoria Abril, Marisa Paredes, Miguel Bose
Victoria Abril çocukluğundan beri görmediği şarkıcı annesi Becky’nin (Marisa Paredes) gelişini endişeyle bekleyen bir kadın olan Rebecca adında bir TV sunucu rolünde karşımıza çıkıyor. Becky, on beş yıllık bir ayrılıktan sonra kızıyla olan ilişkisini yeniden canlandırmaya heveslidir. Tedavisi olmayan kalp rahatsızlığı teşhisi konan Becky’nin zamanı sınırlı olabilir. Rebecca, annesinin eski sevgililerinden biri olan Manuel (Feodor Atkine) ile evlidir.
Anne ve kız kaybettiği zamanı telafi etmeye başlarken, Manuel aniden evinde ölü bulunur. Becky, damadıyla bir ilişkisi olduğunu ortaya çıkaran itirafını yaptıktan sonra Madrid’e döner. Rebecca tutukludur ancak suçlayıcı kanıtlara rağmen sorgu yargıcı masumiyetini kanıtlamaya kararlıdır. Hakim, Becky’nin kızını görmesini ayarlar. Rebecca, Manuel’i öldürdüğünü reddeder ancak annesine Becky’nin ikinci kocasını öldürdüğünü itiraf eder.
14) Kika (1993) | IMDb: 6.5
Rotten Tomatoes: %60
Oyuncular: Veronica Forque, Peter Coyote, Victoria Abrilvict
Ünlü bir Amerikalı yazar olan Nicholas (Peter Coyote), yakın zamanda ölen oğlu Ramon’un (Alex Casanovas) cesedine makyaj yapması için Kika (Verónica Forqué) adında bir güzellik uzmanı getirir. Bir üvey baba ve oğlu arasındaki sorunlu ilişkiye odaklanan filmde Kika, işine başlar ama bir şeylerin yanlış olduğunu hisseder. Ramon’un teni ölü bir adam için fazla sıcaktır. Nicholas’ı uyardığında, bunu saçmalık olarak reddeder. Ama Ramon aniden gözlerini açtığında Kika’nın haklı olduğu anlaşılır.
Pedro Almodovar ‘ın Kika’ daki tecavüze mizahi yaklaşımı, onun sürekli cinsel saldırı takıntısını anlayamayan eleştirmenler tarafından eleştirildi. Kika, yönetmenin kadın düşmanlığı ve istismar suçlamalarıyla karşı karşıya kalan üçüncü uzun metrajlı filmiydi. Bu eleştiri dizisinin Almodovar üzerinde herhangi bir etkisi olup olmadığını söylemek zor, çünkü gelecekteki birçok filminde tecavüz konusu öne çıkacaktı.
13) The Flower of My Secret – Sırrımın Çiçeği (1995) | IMDb: 7.0
Rotten Tomatoes: %83
Oyuncular: Marisa Paredes, Juan Echanove, Imanol Arias
The Flower of My Secret, Pedro Almodovar için bir tür geçiş filmi oldu. Çünkü yönetmen, onu ünlü yapan temalardan uzaklaşmaya ve daha dramatik bir hikaye anlatımına geçmeyi denedi. Marisa Paredes, kişisel hayatı darmadağın olan bir takma adla değersiz romantik romanlar yazan bir yazarı (Leo Macias) canlandırıyor. Evliliği çökerken ve ailesi didişirken, bir gazetede editör olarak çalışarak teselli bulur. Ancak orta yaş krizi yaşamaktadır. Bu arada, gazetenin utangaç yönetici editörü Angel (Juan Echanove) ona aşık olur.
Film, bazı eleştirmenler tarafından Pedro Almodovar’ın ilk gerçek “olgun” işi olduğunu düşündüğü bir film. Çünkü görsel aşırılıktan veya tuhaf mizahtan yoksun. Kadın kahraman, örneğin bir önceki filminde kadın kahramandan, Kika’dan, daha olgun. Aynı zamanda içinde hiç seks olmayan tek Almodovar resmi!
12) Live Flesh – Çıplak Ten (1997) | IMDb: 7.4
Rotten Tomatoes: %81
Oyuncular: Javier Bardem, Francesca Neri, Penelope Cruz
Hikaye, 20 yaşındaki Victor’un (Liberto Rabal) pizza servis elemanı olarak çalıştığı günümüzde geçiyor. Victor, Elena (Francesca Neri) ile muhtemel randevusu için heyecanlıdır, ancak Elena onu geri çevirir. Pedro Almodovar ‘ın azimli ve azgın erkeklerinin çoğu gibi, Victor da Elena’nın dairesine girer. Çıkan tartışmada Elena ateş eder ama kimse yaralanmaz. Panik içinde Victor, Elena’yı rehin alır. Birkaç polis memuru ve yaşlı polis memuru Sancho, silahı almaya çalışır.
Başka bir atış yapılır, bu seferki kurşun genç polis David’i (Javier Bardem) yaralar. Victor David’in felç olmasına neden olduğu için hapse girer. Altı yıl sonra hapisten çıkan Victor, şimdi evli olan David ve Elena’dan intikam almak ister. Victor, evsiz çocuklar için bir sığınakta gönüllü olarak çalışıyor ve bu barınak “tesadüfen” Elena tarafından yönetiliyor.
11) All About My Mother – Annem Hakkında Her Şey (1999) | IMDb: 7.9
Rotten Tomatoes: %98
Oyuncular: Cecilia Ruth, Eloy Azorin, Marisa Paredes
Cannes Film Festivali’nde gösterilen ilk Pedro Almodovar filmi. Bu başarılı film için Cannes En İyi Yönetmen Ödülü’nü kazandı, ancak birçok eleştirmen Altın Palmiye’yi kazanması gerektiğini düşündü. “Annem Hakkında Her Şey”, Almodovar’ın Yabancı Dilde En İyi Film Oscar’ına aday gösterilen ikinci ve ilk kazanan filmi oldu. Almodovar her zaman kadın karakterleriyle ünlü olmuştur ve bu film onun en zengin kadın kahramanlar kadrosuna sahiptir: Ruth, Paredes, Penelope Cruz.
Yüzeyde bir kadının melodramı olan film, tüm duyguları kapsar: kayıp, keder, uzlaşma, dostluk ve kurtuluş. Ölümcül hastalık (AIDS), kocalar ve sevgililer tarafından terk edilme, yaşlılık ve bunama, plansız hamilelik ve ölüm gibi her türlü hastalıkla güçlü bir cesaretle yüzleşen bir kadın çemberini tasvir ediyor. İyi dengelenmiş olan film, komedi ve dram, duygu ve insanlık unsurlarını eşit ölçülerde bir araya getiriyor. Hepsi olağanüstü bir bütünlük ve duygusal gücün çok katmanlı bir anlatısında yer alıyor.
10) Talk to Her (2002) | IMDb: 7.9
Rotten Tomatoes: %91
Oyuncular: Javier Camara, Dario Grandinetti, Rosario Flores
Almodovar’ın hümanizmini en üst düzeyde gösteren bu on dördüncü filmi, alışılmadık ama garip bir şekilde benzer koşullar altında bir araya gelen iki heteroseksüel erkek arasındaki dostluğun samimi bir keşfini anlatıyor. Bu iki adam, biri gazeteci (Dario Grandinetti) ve biri hemşire (Javier Camara), komadaki kadınların nöbetini tutarken bir bağ kurarlar. Komadaki iki kadından biri boğa güreşçisi Lidya (Flores), diğeri bir balerin Alicia (Watling) ‘dır.
Büyüleyici, duygusal olarak karmaşık ve bir tecavüzcünün sempatik tasvirinde de oldukça rahatsız edici bir film. Uluslararası camiada beğenilen bu drama, Pedro Almadovar’a En İyi Özgün Senaryo dalında Akademi Ödülü, ayrıca En İyi Yabancı Film dalında Altın Küre ve BAFTA Ödülleri’ni getirdi.
9) Bad Education – Kötü Eğitim (2004) | IMDb: 7.4
Rotten Tomatoes: %88
Oyuncular: Fele Martinez, Gael Garcia Bernal, Daniel Gimenez Cacho
Hitchcock’un Vertigo’su gibi, baş döndürücü ve coşkulu bir kara melodram. Merkezinde bir transseksüel karakter bulunan canlı, göz kamaştırıcı bir gizem içeriyor film. Bununla birlikte, aynı zamanda, Katolik Kilisesi’ndeki cinsel istismar vakalarının ve bunun kalıcı etkilerini anlatıyor. Bad Education’ın izlenmesi zor ve iç karartıcı bir film olduğu söylenemez. Tam tersi film, baş aktör Gael García Bernal tarafından olağanüstü bir şekilde sunulan eğlenceli diyaloglarla, neşeli anlarla doludur.
Eski bir arkadaş, film yapımcısı Enrique Goded’e (Fele Martínez) ergenliklerini anlatan yarı otobiyografik bir senaryo getirdiğinde, Enrique Katolik yatılı okulunda geçirdiği gençliğini hatırlayarak o günlere dönmek zorunda kalır. Geçmişi ve bugünü birleştiren senaryo, ilkokul aşkıyla yeniden bağlantı kuran travesti bir oyuncuyu (Gael García Bernal) odağa alıyor. Bu tesadüfi karşılaşmanın teşvik ettiği geçmişle yüzleşme durumu, karakterin çocukluğunda yaşadığı cinsel mağduriyeti ve cinsel yönelimini kapatma travmasını gün yüzüne çıkarıyor.
8) Volver – Dönüş (2006) | IMDb: 7.6
Rotten Tomatoes: %91
Oyuncular: Penelope Cruz, Carmen Maura, Chus Lampreave
Penelope Cruz, küçük kızını (Yohanna Cobo) korumak için büyük çaba sarf eden işçi sınıfı bir anne olan Raimunda’yı oynuyor. Raimunda, Madrid’de kocası Paco ve kızı Paula ile birlikte yaşıyor. Yıllar boyunca, kuaför olarak geçimini sağlayan ve evinde yasadışı bir güzellik salonu işleten kız kardeşi Sole (Lola Dueñas) onların yakınlarında yaşıyor. Kocasıyla birlikte bir yangında öldüklerine inandıkları anneleri (Carmen Maura) aniden bir hayalet olarak ortaya çıkar. Önce Sole, ardından torunu ve son olarak Raimunda ile etkileşime girmeye başlar.
Bir tür filmi olarak “Volver” ne gerçeküstü ne de komedidir, ancak her ikisinden de öğeler barındırır. Canlıların ve ölülerin herhangi bir gerilim veya uyumsuzluk olmadan nasıl bir arada var olduğunu ve bunun hem komik hem de duygusal durumlara yol açtığını gösterir. Almodovar, ölülerin yaşayanları etkilemeye devam ettiğini anlatır. Yaşayanların ölüleri onurlandırma ayinlerini ele almalarındaki ciddiyeti ve ölülerin toprağa gömülse de hayatta kalanların varlığından asla kaybolmadıklarını hem gerçek hem de sembolik şekillerde asla gerçekten ölmediklerini gösterir.
7) Broken Embraces – Kırık Kucaklaşmalar (2009) | IMDb: 7.2
Rotten Tomatoes: %82
Oyuncular: Penelope Cruz, Lluis Homar, Blanca Portillo
Almodovar’ın bugüne kadarki en pahalı filmi Broken Embraces, on yıllardır ilgisini çeken eski temaları yeniden ele alıyor. Film, üç tür olan amour fou, suç-noir ve kara komediyi birleştiriyor. Broken Embraces, her yeni alt olayda şaşırtıcı bir sırrı ortaya çıkarması ile bir Rus bebeği matruşkayı anımsatıyor. Film, Yabancı Dilde En İyi Film dalında BAFTA ve Altın Küre adaylıklarını kazandı.
Ernesto Martel’in (José Luis Gómez) ölümü, bir adamı geçmişiyle yüzleşmeye zorlayan bir olaylar zincirini başlatır. Harry Caine (Lluis Homar) kör olmadan önce, Ernesto ile sık sık çalışan bir film yönetmeni Mateo Blanco (Lluís Homar) idi. On yıl önce, Ernesto ve Mateo’nun dostluğu, Ernesto’nun metresi ve Mateo’nun gizli sevdiği Lena (Penélope Cruz) için bir savaşa dönüştü. Pek çok karakter ve alt olayla dolu, film içinde film olarak kurgulanan Broken Embraces, yönetmenin sinema hakkında bildiği hemen hemen her şeyi tek bir metinde topladığı bir yapıt.
6) The Skin I Live in – İçinde Yaşadığım Deri (2011) | IMDb: 7.6
Rotten Tomatoes: %81
Oyuncular: Antonio Banderas, Elena Anaya, Marisa Paredes
Yetenekli bir plastik cerrah olan Dr. Robert Ledgard (Antonio Banderas), sevgili karısı bir trafik kazasında korkunç şekilde yandığından beri, yanık kurbanlarının hayatlarını kurtarabilecek yeni bir cilt geliştirmeye çalışır. 12 yıl sonra Ledgard, vücudu koruyan ama yine de dokunmaya duyarlı bir cilt yaratır. Sadık hizmetçisi Marilla’nın (Marisa Paredes) yardımıyla Ledgard, yaratımını kendi villasında, iradesi dışında tutsak edilen Vera (Elena Anaya) üzerinde test eder.
The Skin I Live in, yönetmenin ilk gerçek trajedisi, mizahtan veya yumuşak dokunuşlardan yoksun bir korku draması. Film, sinemanın acımasızlık etiketini ilk kez haklı çıkararak, Frakenstein benzeri masalı en korkunç uçlarına götürüyor. 2011 Cannes Film Festivali’nde dünya prömiyeri yapan film Toronto Film Fest’te de gösterildi. Film, BAFTA’yı kazandı ve Oscar tarafından gözden kaçırılsa da, Yabancı Dilde En İyi Film dalında Altın Küre’de aday oldu.
5) I’m So Excited! – Aklımı Oynatacağım (2013) | IMDb: 5.6
Rotten Tomatoes: %49
Oyuncular: Antonio de la Torre, Hugo Silva, Javier Camara
Penelope Cruz ve Antonio Banderas’ın havalimanı işçisi olarak rol aldığı kısa bir sahnenin ardından, aksiyon 10.000 fit yukarıya, nevrotiklerle dolu bir uçağa doğru ilerliyor. Korku ve arzunun havada uçuştuğu bu komedi filminde, İspanya’dan Meksika’ya giden uçak teknik bir arıza nedeniyle rotadan çıkmak zorunda kalır. Tecrübeli, deneyimli profesyoneller olan pilotlar, Kontrol Merkezi’ndeki meslektaşlarıyla birlikte bir çözüm bulmak için uğraşıyorlar.
Uçak La Mancha’nın (hem filmin yazar-yönetmeninin hem de Don Kişot’un bölgesi) çevresinde dönerken, mürettebat ekibi yolcuları sakin tutmaya çalışır. Fazla gerilmiş üniformalara sıkıştırılmış üç havalı uçuş görevlisi: Joserra (Javier Camara), yalan söyleyemeyen gergin; sıska Ulloa (Raul Arevalo) ve yolcuların ruhları için dua ettiği portatif bir sunak taşıyan aşırı kilolu Fajas (Carlos Areces). Uçağı dolduran absürt yolcular arasında kurnaz bir kiralık katil, yozlaşmış bir iş adamı (Guillermo Toledo), eski bir fahişe (Cecilia Roth) ve uyuyan bir yolcuya tecavüz eden bakire bir medyum (Lola Dueña) bulunur.
4) Julieta (2016) | IMDb: 7.1
Rotten Tomatoes: %83
Oyuncular: Emma Suarez, Adriana Ugarte, Daniel Grao
Nobel Ödüllü Alice Munro’nun Kanada’da geçen üç kısa öyküsünden uyarlanan bu filmde, Adriana Ugarte (Julieta Joven) genç kadın rolünde. Emma Suarez (Julieta) ise ayrı yaşadığı kızıyla yeniden bağlantı kurmak için büyük çaba sarf eden orta yaşlı bir kadın olan baş karakter olarak rol alıyor. Oldukça kasvetli bir aşk hikayesi olan Julieta, çok aşık olan, evlilik dışı bir çocuk doğuran ve ardından sahip olduğu iki erkeğin kaybını içeren bir dizi hayal kırıklığı ve trajedi yaşayan bir kadını tasvir ediyor.
Geri dönüşlerle, Julieta’nın yaşamına kötü hale getiren büyük acıyı anlıyoruz. Bir anne ile yabancılaşmış kızı arasındaki geçmiş ve şimdinin iç içe geçmiş anıları arasındaki ilişki, heyecan verici bir yolculuğa çıkarıyor izleyiciyi. 2016 Cannes Film Festivali’nde ilk kez gösterildiğinde Julieta, daha çok Almodovar’ın adının aynı haftanın başlarında Panama Belgelerinde listelenmesiyle ilgili konuşulmuştu. Film, Oscar’da göz ardı edilmesine rağmen BAFTA’da Yabancı Dilde En İyi Film dalında aday oldu.
3) Pain and Glory – Acı ve Zafer (2019) | IMDb: 7.5
Rotten Tomatoes: %96
Oyuncular: Antonio Banderas, Penelope Cruz, Asier Etxeandia
Almodóvar’ın filmlerinin çoğu, kendi yaşamının ve kariyerinin ayrıntılarını içeriyor ancak bu film, çoğundan daha otobiyografiktir. Banderas, kariyerinin en iyi performansında, (performansı Cannes’daki en iyi erkek oyuncu da dahil olmak üzere bir dizi ödül kazandı), sağlık sorunları ve yaratım problemi yaşayan yaşlı bir film yönetmeni Salvador Mallo’yu oynuyor.
Yönetmenin eski bir arkadaşla karşılaşması, (Salvador’un eski bir aşkla yeniden bir araya geldiği, o kadar samimi hissettiren bir sahne var ki, neredeyse odada olmamanız gerektiğini hissediyorsunuz) geçmiş hayatının bir kısmını tekrar hatırlamasını tetikliyor. Çocukluk, erotik uyanış, 80’lerin Madrid’i, uyuşturucu, ilk aşklar, ikinci aşklar ve daha birçok konu geriye dönüşlerde gün yüzüne çıkıyor.
2) The Human Voice – İnsan Sesi (2020) | IMDb: 6.9
Rotten Tomatoes: %97
Oyuncular: Tilda Swinton, Augustin Almodovar
Almadovar’ın 30 dakikalık kısa filmi, 1930’da sahnelenen bir Jean Cocteau oyununun uyarlamasıdır. Yönetmenin ilk İngilizce macerası için belki de dünyada Tilda Swinton’dan daha uygun bir oyuncu yoktur. Swinton, Cocteau’nun isimsiz kahramanı rolünü üstleniyor; sevgilisi üç gündür yoktur. Kadın sevgilisi tarafından veda bile etmeden terk edilmiştir. Eşyalarını iki bavula doldurmuş halde oturuyordur. Adam köpeğini de bırakmıştır. Hayvan huzursuzdur, efendisinin nereye gittiğini anlayamamaktadır. Kadın çaresizce adamın ona veda etmesini beklemektedir.
1) Parallel Mothers (2021) | IMDb: 6.7
Rotten Tomatoes: %100
Oyuncular: Penelope Cruz, Aitana Sanchez-Gijon, Israel Elejalde
İki kadın, Janis (Cruz) ve Ana (Milena Smit), doğum yapacakları bir hastane odasında karşılaşırlar. İkisi de bekar ve tesadüfen hamile kalmış. Janis, orta yaşlı, pişman değil ve çok mutlu. Bir ergen olan Ana, korkmuş, pişman olmuş ve travma geçirmiştir. Janis, hastane koridorlarında uyurgezerler gibi hareket ederken onu cesaretlendirmeye çalışır. Aralarındaki sohbet, tesadüfen gelişen, karmaşıklaşan ve hayatlarını belirleyici bir şekilde değiştiren çok yakın bir bağ oluşturacaktır.
This post is also available in: English
Yorumlar (0) Yorum Yap