Bugünden düne ve yarına merhaba,
Başarıya ulaşmak için sadece bir nokta aklıma geldi ve onu da başlıkta belirttim. Ama yine de bunun başka özlü sözlerle de açıklandığını görebilirsiniz. ‘Gideceği yeri/limanı bilmeyen gemiye hiç bir rüzgar yardım etmez/edemez.’ gibi. Bu destekleri bırakın, bir kompozisyon yazan kişinin başlık atmayı unuttuğu gibi bir noktaya kedinizi sürüklemeyin. Plan yapın, vs. gibi proje adımları olabilir. Hedefler koyun diyebilirler. Bütün bunlar sizi belirli hedeflere kanalize edebilirler. Hepsi de tamam. Gelelim başlıktan bile önce, yapmanız gerekene, sizi bu yolda norm eğrisinin sürekli üzerinde tutacak şeyler nelerdir? Örnekleyelim, yol kenarlarında eskiden gördüğümüz kocaman taşlar neydi, neden kullanılırdı? Paralı otobanlardan önce, yani size hız yaptırıp bir yere hızlıca ulaşmanızı ve dönüşte de aynı yoldan hızlıca gelmenizi, böylece hızla bir iş için iki kez ücret ödemenizi gerektirmezden önce, o taşların amacı neydi? Biliyor musunuz, eskiden yollara tek yön gibi bakılırdı, ulaşım için kullanılan gidilmesi gereken mesafelerdi. Mesafeleri ölçmek de önemliydi mesela, arabanın km sayacını bile sıfırlar takip ederdiniz. Yollardaki tabelalarına bakardınız. Arada molalar verir, yol kenarına çeker, dinlenir, bazen manzarayı seyreder, bazense bir su başında durup meyvenizi yıkar, suyunuzu içerdiniz. O zamanlar ulaşım bir zevkti, gidilmesi ve aynı akşam dönülmesi gereken gereksiz zaman kaybı değildi. İşte bu nokta, tam da üstüne bastığımız bu nokta, gereksiz zaman kaybı tabiri, bugün hissettiğimiz bu algı doğru bir algıdır.
Günümüzde seyahatler arttırılmaya, çabucak tamamlanmaya çalışılıyor. Trafikte geçirilen zamanın artması hedefleniyor. Ekonominin daha fazla yakıttan para kazanma ihtiyacı bunu doğuruyor ancak bu yazımızın konusu değil. Neydi konumuz, yolculuğun kendisiydi. Yol kenarındaki taşlar, yolun keyfi ve ulaşımdaki güzellikti. Bir yere varmaktı amaç, hemen geri dönmeye çalışmak değildi. İşte o zamanlardaki yaklaşımı tekrar göz önünüze getirin. Tamam bunu yollarda deneyimleyemeyeceksiniz belki ama hedeflerinizde deneyimlemeyi deneyin. Hatta yapın. Neden biliyor musunuz? Çünkü koymadığınız bir hedef sizi bir yere ulaştırmaz? Hedef nasıl koyulur derseniz, o başka bir destanın konusu ama bu destanın ana fikrini çıkaracak olursak; hedef, başarılarla ölçülür. Başarı ise görecelidir, ancak hedefe ulaşacak kişi siz olduğunuzdan bunu en iyi siz belirleyebilirsiniz, uçmak ya da berbat hedefler koymaktan siz kendinizi alı koyabilirsiniz. İşte bu yolda ana kılavuzunuz sizin için başarı tanımının ne olduğu olsun, bunu yazıp en başa koyun ve her hedefinizi belirlerken gözünüzü yukarı kaydırıp başarı sizin için neydi ona bakın…
Başkalarının değil, sizin kendiniz için tanımladığınız gerçek başarılara ulaşmanız dileğimle; başarının sizin için ne olduğunu tanımlamayı asla ihmal etmeyin…
Yorumlar (0) Yorum Yap