Öyle bir kadın ki neredeyse tüm ünlü düşünürleri kendine aşık etti. Henüz 1800’lerin ikinci yarısında bir kadın olarak, kural tanımadı, yasaklara uymadı… Nietzsche’nin kadınlardan nefret etme sebebi olarak gösterildi, Rilke en güzel şiirlerini onun için yazdı.
12 Şubat 1861 yılında st. Petersburg`da doğan Lou Andreas Salome; yasa, kural, gelenek ve göreneklerle hiçbir işi olmayan başına buyruk bir insan olarak büyüdü. Zürih’te teoloji, felsefe ve sanat tarihi okudu. Yıllar içinde “Tanrı’nın var olmamasının imkânsız olduğu kadar, benim de böyle bir dogmaya inanmam imkânsız.” diyerek damgasını vuran cesur bir genç kıza dönüştü.
Malwida, yazar Paul Ree’nin de çok iyi arkadaşıydı. Ree, Malwida’yı Roma’daki evine ziyaret geldiğinde Lou’yla tanıştı ve ondan çok etkilendi. İlişkileri kısa sürede tek taraflı bir aşka dönüştü. Ree ona evlenme teklif etti, ama Lou arkadaş kalmayı tercih etti. Buna rağmen aynı evde kalmaya başladılar. Çünkü Lou, Rusya’ya dönmek istemedi.
1882 yılının Mayıs ayında tanıştığı Nietzsche’nin aklını başından aldı. Nietszche’ye çok büyük acılar çektiren ve çok da
ilham veren bu tek taraflı aşk hikayesi, İrvin Yalom’un “Nietzche Ağladığında” ve Lance Olsen’in “Nietzsche’nin Öpücükleri” adlı romanlarına konu oldu.
Nietzsche tek taraflı bir aşk hikayesi yaşamaya başladı. O dönemde 37 yaşında olan tarihin en karamsar filozofu, insanoğlunun büyük acılara sürükleyen zevklerden uzak durması gerektiğini savunan öğretilerden kurtulmaya çalışıyor, geç de olsa hayatında ilk defa mutluluğu arıyordu. Belki de Nietzsche’nin kadın düşmanı olmasına neden olan en önemli etkenlerden birisi de buydu.
50 yaşında psikanalize ilgi duymaya başlayan Lou, Freud’a, tanışmak istediğine dair mektuplar yazar. Doğallığı ve birikimiyle büyülediği
Freud ile çalışmaya başladığında, özellikle narsisizm konusunda, ustasına bile karşı koyduğu cesur betimlemeleriyle hayranlık uyandırır. İkilinin 25 yıl boyunca süren mesleki konularda mektuplaşmaları, Lou’nun mesleki gelişimine büyük katkı sağlarken; Freud, Lou’nun ölümünden sonra, “Ona duyduğum aşkı ve hayranlığı söylemiş olmayı isterdim” itirafında bulunmuştur.
76 yaşında öldüğünde, ardından Sigmund Freud tarafından şu şekilde anılacaktı:
”Onun yanına yaklaşan herkes, varlığının samimiyetinden ve uyumundan çok güçlü bir biçimde etkilenirdi; kadınlara özgü zaafların hiçbirinin hatta insani zaafların bile çoğunun onda bulunmadığını, yaşamı boyunca bunları aşmış olduğunu fark ederdi.”
Nietzsche ağladığında isimli kitapta Nietzsche ona şöyle der:
“Hangi yıldızlardan düşüp birbirimizi bulduk biz. Bu kadar düz bir cümlenin bu kadar karmaşık olmasına neden olan kadın.”
“Kesinlikle kendi hayatımı yaşayabilirim. Ve ne olursa olsun bunu yapacağım. Böyle davranarak hiçbir ilkeyi temsil etmiyorum; ama çok daha güzel, benim içimde olan bir şeyi, tamamen yaşamın sıcaklığı olan, neşe dolu ve kaçıp gitmeye çalışan bir şeyi temsil ediyorum.”
Lou Andreas Salome
This post is also available in:
English
Yorumlar (0) Yorum Yap