Matrix seri filmleri: Matrix, Matrix Reloaded, Matrix Revolutions ve Matrix Resurrections filmlerinden oluşmak üzere 4 seridir. İlk seri 1999’da Matrix adıyla yayınlandı ve devamında 2003’te Matrix Reloaded aynı yılın 5 Kasım günüde Matrix Revolutions yayınlandı. Matrix konusu itibarıyla oldukça merak uyandıran ve devamı beklenen bir seriydi. Yıllarca hep merakla beklenen hemen her yıl dedikodusu yapılan Matrix’in dördüncü serisi 2021 Aralık ayında 18 yıl aradan sonra nihayet izleyicisiyle buluştu.
Film, Matrix Resurrections adıyla vizyona girdi. Hayranlarını da ikiye böldü aslında sonuncu film. Ama herkes tarafından oyuncuları ve bu anlatıyı tekrar görmek, geçmişe gitmek heyecanlandırdı. Bizler de dünyada bu kadar yankı uyandırmış, üzerine binlerce yazı yazılmış, felsefesi yapılmış Matrix konusu nedir ve film aslında ne anlatıyor? Sizler için yazacağız. Matrix konusu içeriğimize hep birlikte yakından bakalım.
Matrix Konusu
Başlangıç – İkinci Rönesans
Matrix konusu denildiğinde İkinci Rönesans büyük önem taşır. Matrix’in hikâyesini anlatmak için Milenyum Çağ’ına gitmek gerekiyor. İnsanoğlu kendine benzeyen makineler yarattı. Yapay zekaya bir nevi can verdi. Böylece insanoğlunun yükü hafiflemişti.
İnsanlar artık sadece tüketiyordu, ağır işler angaryalar yoktu, bir tüketim çağı başlamıştı. Ağır iş gücü gerektiren tüm işleri makineler idare etmeye başlamıştı. Ve her şey insanoğlu için güzel ilerliyordu. Hatta robotları, yaptıkları bu ağır işleri daha iyi yapmaları ve kendilerini geliştirmeleri için gelişme açık bir yapay zekâ olarak tasarladı insanoğlu.
Yapay zeka insan ırkının sonu olabilir:
Robotlar insanoğlunun verdiği tüm emir ve görevleri yerine getiriyordu. Kendini geliştirmeye uygun olarak tasarlanan bu yapay zekâ zamanla insan ırkının sonu olabilecekti. Öğrenebilen, ani durumlar karşısında karar alma mekanizmalarını kullanan, düşünebilen bu robotların bu durumları kontrol altına alınamayınca sorunlar başlamaya başladı.
İnsan ırkı, robotlara karşı sürekli kötü davranıyordu ve köle gibi davranıyorlardı robotlara. Bir robotun sonunda sahibine saldırarak onu öldürmesiyle her şey değişecekti. Bu robot insan gibi hareket edebilen yapay zekaya sahip olduğundan mahkemede yargılandı. Dava sonunda hem insanlarda yaşanan paniği azaltmak için hem de yaşanan durum bir kar topu etkisi yaratmadan cinayet işleyen robotun modelini imha etme süreci başlar. Yüz binlerce robot yok edildi.
Robotlar teknolojik ve güç olarak insanoğlunun önüne geçiyor:
Geri kalan ve dışlanan robotlar ise birleşti. İnsanlardan uzak bir bölgede bir araya gelerek kendilerinin ‘‘01’’ dedikleri bir şehir inşa ettiler. Bu bölgede kendilerini geliştirmeye, öğrenmeye ve yeni ürünler üretmeye devam ettiler. Kendi yapay zekalarında daha üstün bir yapay zekâ icat ettiler. Robotlar teknolojik ve güç olarak insanoğlunun önüne geçmeye başladı.
Dengeler değişince dünya liderler toplantısı düzenlendi. 01’in temsilcileri iki robot insan kıyafetleri giyerek toplantıya katılınca toplantıdakiler daha çok sinirlendi. Beraber yaşamak ve barış istediler fakat isteklerinin hepsi reddedildi. Robotlara karşı savaş kararı alındı.
Savaş – İnsanlar ve Robotlar
Makinelerle girilen bu savaşta insanoğlu çok geride kalıyor ve her saldırılarında daha fazla kayıp veriyorlardı. Bunu gören liderler son derece tehlikeli ve çılgınlık ötesi bir operasyon kararı aldı. Bu operasyonun adı Darkstorm. Darkstorm adını verdikleri bu planda insanlar, robotların ana enerji kaynağı olan güneş enerjisini yok edeceklerdi.
Gökyüzünü bu operasyonla karartacaklardı. Yani dünya atmosferi karartılacaktı özel sis bombası gibi kimyasallarla. Yani gezegenin hiçbir yeri güneş görmeyecek, enerji bulamayacak makinelere saldırı başlatılacaktı.
Fakat makineler buna da çözüm bulmuş, alternatif enerji kaynakları yaratmış ve savaşı yine kazanarak artık iyi, kötü ayrımı yapmadan tüm insanoğluna karşı atağa geçer. Ele geçirdikleri insan esirler üzerinde yıllarca süren bir dizi araştırma yapmaya başladılar. İnsanların beyin yapılarını, vücut sistemlerini araştırdılar.
Yeni Dünya Düzeni
Enerji kaynaklarını kaybeden robotlar, insan bedeninde biyoelektrik enerjisi olduğunu uzun araştırmalar sonucu keşfettiler. İnsan vücudundaki ısıyı füzyonla birleştirip elektrik enerjisine dönüştürüyorlardı. İhtiyaç duydukları enerji ihtiyacını böylece karşılamaya başladılar. Robotlar, insan tarlalarını oluşturmaya başladılar.
İnsanlar ve robotlar arasında bir antlaşma imzalandı. İnsanlar, robotlara teslim olacak bu tarlalarda ya da enerji santrali adı verilen yerlerde bedenlerinin pil olarak kullanılmasına izin verecekti. Robotlarda bu enerji karşılığında, insanları Matrix adı verilen bir simülasyona bağlayacaklardı. Bedenlerden enerji sağlanırken insanoğlu da bir hayal dünyasında yaşamaya devam edecekti. Matrix konusu böylece daha da karanlık bir noktaya doğru ilerliyor.
Matrix
Matrix programın tasarımcısı da olan Mimar ilk sürümde insanlar için mükemmel, kusursuz, cennet gibi bir dünya kurmuştur Matrix’te. Simülasyona bağlanan insanların tüm duyguları sanal olarak deneyimlemeleri sağlanıyordu. İnsanlar için mükemmel ötesi bir simülasyondu. Sanal dünya da harika bir hayat yaşamaya başladılar. Mutlu ve her zaman keyifliydiler.
Kötülük, huzursuzluk yoktu. Fakat bazı insanlar böyle kusursuz bir cennette yaşamayı gerçek olamayacak kadar mükemmel olduğunu fark ederek yavaş yavaş 1. Matrix simülasyonundan uyanmaya başladılar. Programı kabul etmeyen insanların uyanmaya başlaması ve bedenlerinin ölmesi büyük sorun haline geldi. İnsan tarlalarının yarısını kaybetmeye başladılar.
Mimar Yeni Bir Matrix Versiyonu Oluşturur
Fakat bu versiyon ilk versiyonun tam tersiydi. Acılar, kötülükler olan bir simülasyondu. İlkinin tersi olan bu simülasyonda insanlar ölmekteydi. Fakat bu versiyonda da başarılı olmayınca Mimar sisteme Kâhin adını verdiği sezgisel bir program ekler. İnsan psikolojisini, insanın doğasını seçimlerini araştırmak için Kâhin’i programa dahil eder.
İnsanların kendi kararlarını aldıklarını ve kendi seçimlerini yaptıklarını sanıyor ve buna uyum gösteriyorlardı. Kâhin sistemin bir parçası olsa da insanlıktan yana duran bir karakterdi. Kâhin programa Seçilmiş Kişi senaryosunu ekler ve bu senaryoya göre Matrix’te üstün güçleri olan farklı anomalilere sahip olacak kişi, insanları Matrix’ten kurtaracaktı.
Zion Şehri
Zion, seçilmiş kişi olarak düşünülen kişilerin Matrix’ten kurtarılarak kurdukları şehrin adıdır. Zion bir yeraltı şehridir ve insanlık orada robotlardan uzak bir hayat yaşamaya çalışır. Uçan gemileriyle yeryüzüne gelip korsan sinyaller ile Matrix’e geçebiliyorlar.
Bu kaçak geçişleri önlemek için sisteme Ajan adı verilen bazı programlar yüklenmiştir. Zion’dan Matrix’e geçebilenler hem seçilmiş kişiyi arıyorlar hem de bu ajanlardan kaçmaya çalışıyorlardı. Zion şehri toplamda beş kez kuruldu. Ve her seferinde robotlar tarafından yıkıldı.
Mimar ve Kâhin sistemi güncellediler her seferinde sıfırlanan bir sistem kurdular. Sisteme her seferinde 16 kadın 7 erkeğin seçilerek uyanması eklenerek, her döngüde bu 23 insan Zion şehrini kuruyordu. İnsanlara bu sanal hayatta seçme şansı verilmiş ve robotlar böylece onları kontrol altına aldıklarını düşündüler. 23 insan sistemin farkına varıyor, uyanıyor, kaçıyorlar ve Zion’u kuruyorlar sonra robotlar bu şehri yıkıyorlar ve bu döngü sürekli tekrarlanıyor. Sıfırlayıcı döngü (reset-loop). Yani kâhin tarafından sisteme eklenmiş beş Seçilmiş Kişi başarısız olmuştur.
Kâhin ve Morpheus
Bu beş başarısızlığın sebebi seçilmiş kişi ile mimar karşılaştığında seçilmiş kişinin yaptığı tercih oluyordu. Kâhin Morpheus ile temasa geçerek Seçilmiş Kişi’yi bulmasını ister ve Morpheus bulduğu kişileri Matrix’ten çıkartarak Kâhin’e getirir. Neo’yuda Kâhin’e getirir. İlk filmde burada başlar aslında.
Thomas Anderson – Neo ‘‘The One’’
Thomas Anderson, program yazılımcısı. Neo takma adını kullanan bir hacker. O da herkes gibi pil havuzuna bağlı Matrix sanal hayatında olan biri. Morpheus, ajanlara rağmen Neo’yu Matrix’ten çıkarmayı başardı ve gerçekleri gösterdi Neo’ya. Morpheus, Neo’yu Kâhin’e götürür.
Kâhin, Neo’ya içinde Seçilmiş Kişi olmasını sağlayacak bir yazılım yüklü olan kurabiye verdi ve Neo farkında bile olmadan kurabiyeyi yedi. Kâhin, Neo’ya Seçilmiş Kişi olmadığını söyler fakat Trinity’e ise Seçilmiş Kişi ’ye âşık olacağını söyleyerek kusursuz bir plan kurar.
Neo’nun Seçilmiş Kişi olması aslında Trinity’nin ona âşık olmasına bağlıydı. Neo, Seçilmiş Kişi olduğunu ve Matrix sistemini kullanmayı öğrenir. Morpheus, Neo’yu en ince ayrıntısına kadar her türlü donanımla eğitir. Neo’yu durdurmak ise Ajan Smith adlı ajanın işidir. Neo, Ajan Smith’i yok etmek isterken Neo’nun kodlarıyla karışan Ajan Smith yazılımı kendini başka programlara kopyalayabilen bir virüs haline gelmiştir.
Zion’a Saldırı
Zion’a, robot sentinellerin saldırı yapacağı haberi gelince gemi kaptanları bir toplantı düzenler. Sentinellere karşı savunma hazırlığına girişirler. Ajan Smith kendini kopyalayarak gemilerden biriyle Zion’a sızar. Kopyalayarak içine girdiği insanları istediği gibi yönetebiliyor. Neo, Kâhin ile görüşüyor sisteme girerek. Kâhin, Neo’ya şeker veriyor ve bu şekerle robotları kontrol edebileceği bir yazılım gizliyor. Gerçek dünyada da robotlarla artık mücadele edebiliyordur Neo. Bu yazılımın çalışması için Anahtarcı kurtarılmalıdır.
Merovingian ve Persephone
Merovingian, 1. Seçilmiş Kişi’nin oğludur. Gerçek hayattaki bedeni yok edilmiş, Matrix sistemi içinde sanal varlığıyla var olan biridir. Anahtarcı’yı vermez fakat sevgilisi Persephone kendince sebeplerle Anahtarcı’nın yerini söyler. Merovingian ve adamaları, Neo’yu takibe başlar.
Anahtarcı
Anahtarcı’nın görevi Seçilmiş Kişi’nin robotların merkezi olan binanın elektriğini kesmektir. Fakat Anahtarcı vurulur ve ölür. Ölmeden önce robotların merkezine açılan anahtarı Neo’ya verir.
Trinity
Neo binada savaşırken, Sentineller gemideki insanları öldürür. Trinity, Neo ve Morpheus’u kurtarmak için Matrix sistemine girerek binanın yedek sistemleri devreye sokması sonucu kaynağa girilir. Fakat ajanlar tarafından yakalanır. Bu yaşananlar sonuca ulaşmak için gerçekleşmesi gereken olaylardır. Neo’nun rüyalarında Trinity’nin vurulduğunu gördüğü sahneler gerçekleşmek zorundadır.
Neo ile Mimar’ın Karşılaşması
Neo, merkezin kaynağına girer. Matrix programının tasarımcısı olan Mimar ile karşılaşır. Neo’ya tüm sistem ve gerçekleri anlatır. Mimar, Neo’ya yapması gerekenin kendisinden önceki Seçilmiş Kişiler gibi davranıp şifreyi kaynağa aktarması gerektiğini söyler. Zion’un yok edilmesini söyler.
Seçeceği 16 kadın 7 erkek ile Zion’u yeniden oluşturulması gerektiğini kabul etmesini söyler. Ve Mimar, Neo’nun rüyalarında gördüğü gibi Trinity’nin kötü bir sona ilerlediğini gösterir. Neo, sağdaki kapıdan içeri girerse Zion yok edildikten sonra tekrar seçilen 23 kişi ile yeniden yapılandırılacaktır.
Soldaki kapıdan geçer ise vurulan Trinity’ye yardım edecektir fakat Zion dahil her şey yok olacaktır. Önceki 5 seçilmiş sağdaki kapıyı seçmiştir. Mimar, üstün matematiksel yazılımına güvenerek Neo’nunda sağdaki kapıyı seçeceğini düşünür. Fakat Neo soldaki kapıyı seçerek vurulup düşen Trinity’yi kurtarır. Kurşunu çıkartır ve Trinity’yi hayata döndürür. Kahin’in planının tüm parçaları gerçekleşiyordu.
Kaynağa ulaşınca savaşın biteceğini düşünüyorlardı ama öyle olmamıştı. Neo, Zion’a gitmeye çalışır çünkü şehir saldırıya uğrayacaktır. Yolda Kahin’in verdiği şeker sayesinde (içinde yeni kodlar vardır) peşine düşen sentinelleri düşünce gücüyle durdurur.
Ancak Neo bayılır ve Matrix ve makineler dünyası arasında sıkışıp kalır. Morpheus, Trinity ve Seprophine Merovingian’ın yanına giderler, Neo’yu kurtarmasını isterler. Merovingian’ın talebi Kâhin’in gözlerine karşılık Neo’yu vereceğini söyler. Sonunda Neo’yu alırlar.
Kâhin ve Neo
Neo son bir kez Kâhin ile görüşmek ister ve yanına gider. Kâhin bu işin sona ermesi için robotlar şehrine gitmesi gerektiğini söyler. Ve Neo’ya senin gittiğin yere kadar seninle geleceğim ve başlangıcı olan her şeyin bir de sonu vardır der. Kâhin, Ajan Smith’in onun için geleceğini biliyordur. Ajan Smith onun için gelir ve onu kopyalamak ister. Kâhin’de buna izin verir. Tüm bunlar Kâhin’in planıdır.
Logos ile yolculuk:
Neo ve Trinity beraber Niobe’nin gemisi Logos ile robotlar şehrine ilerlerler. Gemisini zamanı gelince Neo’na vermesini Kâhin söylemiştir Niobe’ye. Smith gemiye sızmıştır mürettebatta bulunan bazı kişilerin bedenini kontrol altına almıştır kendini kopyalayarak. Neo ile Ajan Smith arasında geçen kavgada Neon gözlerini kaybeder. Fakat Neo gözleri olmadan da Smith’i görür ve onu yener. Neo ve Trinity robotlar şehrine ulaşırlar fakat Trinity hayatını kaybeder.
Neo ile Ajan Smith’in Son Karşılaşmaları
Makineler şehrine de yakında yayılacak olan Ajan Smith’i durdurmak için Neo robotlara teklifte bulunur. Ve kabul edilir. Neo son kez Matrix’e bağlanır. Matrix’in bütününü Ajan Smith ele geçirmiştir. Gücünün zirvesine ulaşmıştır. Neo’nun yaptığı her şeyi Ajan Smith’te yapabilmektedir artık.
Kâhin’i de kopyaladığı için Smith kazanacağına güvenir. Büyük bir savaş başlar fakat ikisi de birbirlerini yok edemezler. Ajan Smith, Neo’ya: ‘‘Başlangıcı olan her şeyin bir de sonu vardır Neo.’’ der. Bu sözler Kâhin’e aitti. Kâhin her şeyi planlamıştı.
Ve Son…
Neo, Smith’i yok edebilmek için kendini kopyalamasına izin verir. Fakat Smith, Neo’nun Matrix’e makineler şehrinden bağlandığını düşünmedi. Neo’nun kodları Smith’in kodlarına dönüşünce kaynak Smith’in bulaştığı tüm programlardan Smith’i temizledi. Neo insanların kurtuluşu için kendini feda etmiştir. Matrix konusu nedir ne değildir? Elimizden geldiğince değinmeye çalıştık. Peki Matrix konusu bir yana, filmde gerçekten ne anlatılmak isteniyor?
Kısaca Matrix’te Anlatılmak İstenenler
Sorgulamak
Matrix’te konu birçok izleyenin de aklına ilk gelen Yunan filozof Platon’un Mağara Alegorisi’dir. Mağarada zincirlenen, karanlıkta yaşan insanlar ve sadece karşılarındakini gören insanlar. Her şeyin gölgesini görürler ve bu gördüklerini gerçeklikleri olarak algılarlar. Bir gün biri zincirlerinden kurtularak mağarayı terk eder.
Gördüklerinin gerçek olmadığını anlar ve mağaradakilere anlatmak için geri döner. Ama mağaranın içindekiler kurtulan bu insanın dediklerine inanmaz farklı bir gerçeklik olduğunu kabullenmezler. Yani Platon’a göre iki dünya vardır, nesneler ve idealar. Zinciri kıran kişi sorgulayan kişiyi de simgeler.
Örneğin medya aracılığıyla, kitle iletişim araçlarıyla bizlere sunulan, öğretilen şeylerin her zaman doğru olması mı gerekli yoksa sorgulayarak bir sonuca kendimiz ulaşabilir miyiz? Yani bunları sorguladıktan gerçeği gördükten sonra geride yani mağarada bıraktığınız kişiler içinde geri döneceksiniz.
Matrix programını mağara olarak düşünürsek Neo gerçekleri görmeye başlıyor ve diğer insanları da buradan kurtarmak istiyor. Nihayetinde kendini feda ediyor. Cypher karakteri ise kırmızı hapı alıp gerçeği görünce mağaraya (Matrix’e) dönmek istedi. Yani sorgulamayacağı, hazır olarak önüne gelecek yiyecekleri, hazları tercih etti. Gerçeği, simülasyona tercih eder mesela.
İrade ve Seçimler
Matrix’te irade, seçimler ve özgürlük ile ilgili birçok sahne ve diyaloğa denk gelirsiniz. Acaba bizlerde bir simülasyonun içinde verilmiş görevleri yerine getiren karakterler miyiz?
Filmde bu konu da kendini hatırlatıyor eğer bizler bir senaryonun içindeysek özgür iradeden bahsedebilir miyiz? Örneğin Neo’nun Kâhin ile konuşmalarında bir sahnede:
K: Şeker?
N: Kararımın ne olacağını biliyor musun?
K: Bilmesem Kâhin olmazdım değil mi?
N: Zaten biliyorsan nasıl seçeceğim?
K: Çünkü buraya seçim yapmak için gelmedin. Sen seçimini çoktan yaptın. Buraya neden bu seçimi yaptığını anlamaya geldin.
Filmi izleyene şunu da düşündürüyor, bazı olayların sonucu belli olsa da yine de özgür seçim yapamayacağımız anlamına gelmiyor. Seçilmiş Kişi olsa da Neo, seçimleri bilinse de Kâhin tarafından, filmde birçok yerde ise özgür seçimler yapmıştır. Matrix evreni bir ikilikler evreni de diyebiliriz amacı da sorgulamak olunca filmin insanı birçok düşünceye itiyor.
Zıtlıklar
Her şeyin zıttı ile var olduğundan yola çıkarsak yaz-kış, aydınlık-karanlık, siyah-beyaz vs. filmde de bu Doğu felsefesine yani Yin Yang’a ulaşabiliriz. Neo ve Ajan Smith, Mimar ile Kâhin, makineler (robotlar) ve insanlar, Matrix ile gerçek dünya tümü birbirinin zıttı olsa da sistemi, programı tamamlayan bir bütünün parçalarıdır.
Kısaca film ile ilgili ne kadar şey okursanız okuyun, araştırın hatta defalarca baştan izleseniz bile yine bazı şeyler havada kalıyor ya da yeni yeni şeyler görüyorsunuz. Filmin amacı da belki budur sorgulatmak, çelişkiler yaratmak olabilir.
This post is also available in: English Français Español Deutsch
Yorumlar (0) Yorum Yap