Günlük ofis sohbetlerinden veya tecrübelerimizden çıkardığımız ders, işkolik diye tabir ettiğimiz, kendini sadece işine ve pozisyonuna adamış kişilere karşı dikkatli olmak hatta çekinmektir. Hatta çoğunlukla orta yaş üstü ve bekar yöneticilerden kaçınılması da aynı nedenledir. Bu inanışın bilimsel temellerinden biri bu tür kişilerde materyalizm, hırs ve etikten uzaklaşmanın yaygın olarak görülmesidir.
Literatürde “WLB”(work-life balance), yani “iş-hayat dengesi” olarak ele alınan kavram üzerine temel bulgular şunlar:
- Kadınların %80’i ve babaların %88’i aileleriyle daha fazla vakit geçirebilmeyi diliyorlar.
- Çalışanların %49’u işyerinde moralin çok düşük olduğunui %55’i sık sık strese girdiklerini belirtiyor. %20 oranında stres sonucu alkol kullanımına yönelim olurken, %40 civarı çalışan gelecek 12 ay içinde aktif iş arayışında olacağını söylüyor.
- Ev ve iş, yani iş hayatı ve özel hayatın çarpışmasında 3 önemli faktör var. Bunlar: zamanın kısıtlı olması ve uzun mesailerin özel hayattan çalması; işyerindeki belirsizlik ve rol karmaşalarının ev kaynaklı stres ve problemlerle birleşerek kısıtlılık hissi yaratması ve özel hayatta gereken özellikler olan sıcaklık, şeffaflık ve empatinin işyerinde gereken özellikler olan gizlilik ve tarafsızlık ile uyumsuzluğu sonucu doğan davranış karmaşası.
Son yıllarda bu problemin gittikçe daha fazla göze çarpması ve işyeri kaynaklı stres vakalarının artmasının modern sebepleri ise:
- Y kuşağının işyerinden farklı ve postmodern beklentilerinin olması
- Çalışan anne sayısının hızla artması
- Artan boşanma ve ayrı yaşama vakaları sonucu aşırı yük
- Yeni iş yapıları ve kurumsallaşma sonucu zaman mekan ve rol tanımı sınırı tanımayan esnetilmiş iş yapış şekli
Şirketlerin bu konuda önlem alması şart.
[divider]Konuk Yazar[/divider]
Yorumlar (0) Yorum Yap