Girişimci ve Stratejist Dr. Serhat Tatlı’nın rehber niteliğindeki bir yazısıdır. Kendisinden de izin aldık ve siz okurlarımızla paylaşıyoruz.
İş hayatında en genel tanımıyla 2 tip insan vardır:
Başarılı olanlar
Başarısız olanlar
Sizi duyar gibiyim. Başarı ve başarısızlık kriterlerimin neler olduğu veya son derece öznel olan bu kavramların tanımını nasıl yaptığımı irdeliyorsunuz haklı olarak. Ancak başarı ve başarısızlık tanımlarımı ve kriterlerimi bir başka yazıda kaleme alacağım. Bu yazının temel amacı gözlemlediğim, okuduğum, ve tecrübe ettiğim kadarıyla iş hayatında ‘başarılı’ bulduğum insanların ortak paydalarını sıralamak. Bu sıralayacağım konuların tamamı aynı zamanda ‘başarısız’ olduklarına inandığım profillerin eksik ya da yanlış uyguladıkları konular ki zannediyorum bu bir sürpriz olamaz.
1) Aynaya Bakabilme Yeteneği
En kritik yeteneklerden birisi. Şöyle bir çevrenize, geçmişinize ve hatta kendinize bakın. Kendisini haksız ve yetersiz bulan birini görmek veya hatırlamakta güçlük çekeceksiniz. İster eşiniz dostunuz, ister profesyonel hizmet aldığınız kişilerden gelsin; size verilen geri bildirimler, asla sizin ‘gerçekten ne kadar’ olduğunuzu görebildiğiniz kadar doğru olamayacak. Çünkü kimsenin sizi, sizin kadar yakından tanıma şansı yok. Bu yeteneğini, içinde bulunduğu durumdan ve zamandan bağımsız her daim kullanabilen kişiler kesinlikle fark yaratan kişiler.
2) Hayat Boyu Öğrenme
Her ne zaman aklınıza aslında ne kadar az şey bildiğiniz gelse veya içinize halen yetersiz olduğunuz kaygısı düşse bilin ki öğrenmeye, yenilenmeye ihtiyaç duyuyor ve dolayısıyla devam ediyorsunuz demektir. Michelangelo 87 yaşında ‘Öğrenmeye devam ediyorum..’ diyebilmiştir. Unutmayın, her daim sizden daha fazla bilen birilerine rastlama ihtimaliniz var ve bu ihtimal en az sizin kadar bilen ve öğrenmeye devam eden birine rastlama ihtimalinizden daha yüksek.
3) Değişime Uyum Yeteneği
Değişimin varlığı günümüzde artık sabit. Önemli olan bizim değişimi ve değişim ihtiyacını kabul veya reddetmemiz değil, önemli olan değişime ayak uydurup gerekli uyum hamlelerini yapmak veya yapmamanın sonuçlarına katlanmaktır. Bunu ‘her devrin adamı’ olarak yorumlayıp öyle lanse etmeye çalışanlar olacaktır yakınlarınızda. Bilin ki statüko tutkusu, bu yaklaşıma sahip olanları konfor alanlarında er ya da geç yok edecektir. Darwin’in çalışmalarından yapılan en önemli çıkarımlardan bir tanesi en uzun hayatta kalacak canlı türlerinin en zeki ya da en güçlü olanlar değil, değişime en çok uyum sağlayabilen türler olacağıdır.
4) Farklı Olmak İçin Çabalamayın
Çabanız ‘fark yaratmak’ için olsun. Farklı olmak, marjinal olmak, radikal olmak, çıkıntı ve hatta sırıtıyor olmak kolayca birbirlerine karıştırılabilecek durumlar. Unutmayın ki, yaptıklarınız, düşündükleriniz, başardıklarınız, yarattığınız ve kattığınız değerler ne kadar farklıysa, siz de o kadar farklısınız. Farklı olabilmek adına derinliği olmayan kısa vadeli ve şekilsel tavırlardan kesinlikle kaçınmalısınız.
5) İnisiyatif Kullanmaktan Çekinmeyin
Diğer bir deyişle, karar almaktan korkmayın. Burada dikkat etmeniz gereken tek şey ilk 4 maddede tutarlı bir standardınızın olmasıdır. Bunların varlığıyla ilgili kendinizden eminseniz korkmayın, hamle yapın. Başkalarının aldığı kararların uygulayıcısı olmaktansa, siz masaya yeni bir şeyler koyun. Her hangi bir sürece elinizin değdiğini fark ve değer yaratarak belli edin ki alınan kararlarda parmak izleriniz olsun.
6) Değerlerinizi Ön Planda Tutun
İş hayatında teknik yeterliğe sahip profilleri bulmak çok zor ve uzun bir süreç değil. Ancak değerlerin yeniden çok önemli bir noktaya geldiği de yadsınamaz bir gerçek. Gerek bireysel gerekse kurumsal bazda adalet, eşitlik, dürüstlük, güven, saygınlık gibi değerleri iş hayatınızın ayrılmaz birer parçası haline getirmelisiniz. Adınızı, yani markanızı bu unsurlarla pozitif anlamda birlikte anılır hale getirebiliyor olmalısınız.
7) Duygularınızı Kontrol Edin
Hiç şüphesiz en önemli başlıklardan bir tanesi duygu kontrolü. İş hayatınızın her hangi bir anında öfkenizi, sevincinizi, imrenme duygunuzu, gururunuzu ve egonuzu hedef alan tavırlara karşı geliştirdiğiniz refleks reaksiyonlarınızı kontrol altında tutmalısınız. Duygular ancak akılcı yaklaşımla optimize edilebilirse, duygusal zekanıza katkı sağlayabilir ve dolayısıyla size fayda sağlayabilir duruma gelirler.
8) Sabah rutinleriniz olsun
Güne nasıl başladığınız çok önemli. Başarılı insanların birbirinden farklı güne başladıklarını biliyoruz. Ancak hemen hepsinin kendi içinde tutarlı ve belirgin sabah rutinleri var. Sabah sporu, düzenli kahvaltı ve kahve, müzik, emaillere bakmadan günün en zor başlığına odaklanmak, gazete veya kitap, vs.. Günün ilk dakikaları zihnen ve vücut olarak kendinizi uzun ve yoğun bir güne hazırlayabilmeniz için en önemli zaman dilimi.
9) Egzersiz yapın
Pek çoğumuz için egzersiz yapmak, diyet programımızın bir parçasıdır. Ancak zihinsel performansımızı artırması, hafızayı desteklemesi ve mutluluk hissimizi artırmasının yanı sıra pek çok artısı daha var spor yapmanın. Orta tempoda bir yürüyüşün henüz 20. dakikasında beynimizin etkisiyle salgılanan BDNF proteini sinir sistemi ve hafızayı beslerken, endorfin hormonu da mutluluk hissimizi tetikliyor. Aşağıdaki resimde görebileceğiniz gibi sadece 20 dakikalık bir yürüyüş bile beynimizin aktivite performansını tetikliyor ve dahası bu olumlu durum pozitif bağımlılık yapıyor.
10) Hobiler geliştirin ve yönetin
Burada son değindiğim madde olsa da hiç şüphesiz en önemlilerinden bir tanesi hobilerimiz. “Boş zamanlarımızı değerlendirmek…” diye başlayan çok yanlış bir tanımı var hobilerin. Hobileriniz için boş zaman beklemeyin. Zaman yaratın, hobilerinize iyi davranın, göreceksiniz onlar da size iyi davranacak ve yoğun iş temponuzda size çok önemli yaşam keyfi ve çalışma gücü verecek.
Açıkçası iş hayatı, aynı hayatın genelinde olduğu gibi pek çok bilinmeyen faktörü içinde barındırıyor. ‘Doğru’, elbet tek değil ama denenmiş yöntemleri ve tecrübeyi de göz ardı etmemek lazım.
Yorumlar (0) Yorum Yap