Bu durum bir nevi batan bir gemiyi terk edememeye benzer. Durup düşündüğümüzde, hangimiz için çokça emek ve çaba sarf ettiğimiz bir şeyi gelecekte umut vaat etmediği halde bırakıp gitmek kolaydır ki? Bu işiniz, uğraşınız veya ilişkiniz olabilir.
Birçok girişimcinin düştüğü “umut teorisi”nin bir diğer adı da “concorde yanılımı”dır. Umut Teorisi, adından da anlattığı üzere kötü giden şeylerin düzeleceğini umut ederek var olan durumu sürdürmeye çabalamaktır. Concorde ismi ise geçmişte adı Concorde olan bir uçağın çok uğraşlarla yaratılmış olmasına karşın beklenen performansı verememiş olmasına rağmen üretici ve yatırımcıların ısrarla bu projeye devam etmek istemesinden gelmiştir. Bu durumu at yarışı oynayan bir bahisçinin kaybediyor olmasına rağmen oynamaya devam edip bir gün kaybettiği tüm parasını geri kazanacak olma umudunu taşıması olarak da örneklendirmek mümkün.
…
Bu yanılgı bir “ceo” hastalığı olarak da nitelendiriliyor. Öyle ki, başarıyı hayat gailesi haline getiren insanlar bir noktadan sonra içinde oldukları kötü durumları kabullenmek yerine düzeleceğini umut ederek sürdürmeye devam ediyorlar. Fakat korkuya gerek yok, çünkü aslında hepimizin zaman zaman içine düştüğü bu durum amansız bir hastalık değil…
Peki, bu yanılgının içine düşmemek için neler yapmak gerekir?
İlk olarak vazgeçmeyi öğrenmekle işe başlayabiliriz. Bize zarar veren maddi ve manevi ne varsa bırakmayı öğrenmeli hayata dair geliştireceğimiz yeni stratejiler ve girişimlerle yola devam etmeliyiz. Boşa kürek çekmek kimseye zaman kaybından başka bir şey getirmeyecektir çünkü.
Sonrasında iyi bir gözlemci olmalı ve olayları iyi analiz etmeliyiz. Unutmamak gerekir ki verilen çaba kadar çabanın sonucunda alınacak olan sonuçlar da önemlidir ve beklentiyi karşılayabildikleri takdirde yararlıdırlar.
Yorumlar (0) Yorum Yap