Klasik kişisel gelişim kitaplarını şimdilik bir kenara bırakın. Tarihin en büyük filozoflarından Bertrand Russell’ın aykırı kitaplarından ‘Mutlu Olma Sanatı’, ufkunuzu geliştirip bakış açınızı değiştirecek yaklaşımlar sergiliyor. Kitabından yaptığım çeşitli alıntılar hayata karşı duruşunuzu sorgulamanıza neden olabilir.
…
1) Mutluluk işte ve ilişkilerde dışa dönük bir tutum izlenerek elde edilir ve kişinin kendi içine dönmesiyle, endişe ve korkulara teslim olmasıyla kaybedilir.
Bertrand Russel mutluluğu içeride değil dışarıda arayın diyor. İçe dönük insanların dışa dönük olanlara göre problem çözme yetenekleri daha zayıf olduğu aşikar. Bu zayıflık kafanızı meşgul eden hayatınızı sürdürebilmenizi engelleyen baş etmenlerdendir. Kendi içine kapanmak yerine problemlerinden sıyrılabilmek için çeşitli aktivitelere katılabilirsiniz ya da sorunlarınıza arkadaşlarınızla çözümler arayabilirsiniz.
…
2) Bertrand Russel insanın başı derde girdiği zaman kendine sorunu çözmek için o an yapabileceği bir şey olup olmadığını sormasını öğütlüyor. Eğer varsa, yapın. Eğer yoksa bir şey bulana dek meseleyi bir kenara bırakın.
Kısacası boşa kürek çekmemek gerekiyor. Çoğumuz bir soruna takılı kaldığımız için günlük hayatımızdaki işleri aksatıyoruz. Bu da iş birikimine sebep olup bizi, her şeyi aynı anda yapmak zorunda bırakıyor. Yapmamız gerekenleri öncelik sırasına koyup aşama aşama ilerlemek en iyi yol gibi duruyor.
…
3) Hiçbir insanın gücü sınırsız olamayacağı için doyumsuz olanlar eninde sonunda aşamayacakları engellerle karşılaşacaklardır.
Doymak bilemeyen nefsimiz yüzünden kendimizi gereksiz zorluyoruz. Kanaatkarlık hayatımızın anahtar kelimelerinden birisi olması gerekirken arka sıralara ittiklerimizden biri oldu.
“Neden daha fazlası olmasın ?” sorusu bazen bizi ileriye taşırken bazen de elimizdekilerin kaybına sebep olmakta. Bu durumda mantık devreye giriyor. Atacağımız adımları iyice tartıp öyle atmalıyız.
“Neden daha fazlası olmasın ?” sorusu bazen bizi ileriye taşırken bazen de elimizdekilerin kaybına sebep olmakta. Bu durumda mantık devreye giriyor. Atacağımız adımları iyice tartıp öyle atmalıyız.
…
4) Dünyaya açılın, bir korsan olun, Borneo’da bir kral, Sovyet Rusya’da bir işçi olun; ilkel fiziki gereksinimlerin hemen hemen bütün enerjinizi yutacağı bir hayata başlayın.
İlkel fiziki gereksinimlere yemek, barınma ve ulaşım gibi örnekler verebiliriz. Kısacası hayatımızı idame ettirebilmek için gerekli olan her şey. Tabi tüm bunları yapabilmek için de belli bir para lazım. Hepimiz bu parayı kazanmak için çalışıyoruz. Çalışmayan, herhangi bir uğraşı bulunmayan insan, enerjisini atacak başka yerler arıyor. Bunu yaparken de telafisi güç olan hatalardan kaçınmakta zorlanıyor. İşte Bertrand Russell bundan bahsediyor: Fazla enerjimizi ilgi alanlarımız olsun, işimiz olsun çeşitli alanlara yaymalıyız.
…
5) Asıl sorun, hayatı bir rekabet, hem de yarışmayı kazananın saygıyı da kazanacağı bir rekabet olarak gören bir felsefenin benimsenmiş olmasından ileri gelmektedir.
Kendisini sürekli birileriyle kıyaslayan kişiler hiçbir zaman mutluluğa erişemez. Hayattaki en büyük rakibimiz kendimiz olmalıyız. Her zaman nasıl daha ileriye gidebiliriz diye düşünmeli ve bunun yolunu aramalıyız. Saygıyı hak eden işini dürüst ve düzgün yapanlardır, her zaman en iyiler değildir.
…
6) Güç ya da endişe verici bir karar alınması gerektiğinde olanca aklınızı o iş üstünde toplayıp kararlarınızı verin, karar verdikten sonra da, yeni bir gerçekle karşılaşmadıkça o kararı yeniden gözden geçirmeye kalkışmayın. Kararsızlık kadar yorucu ve yararsız bir şey yoktur.
Karar sürecinde eldeki verilerin değerlendirilip öyle ya da böyle en mantıklısında karar kılınması gerekir. Hepimiz sıfır zararla işin içinden çıkmaya çabalarız ama bazen hayat kartları kapalı oynar. Bu gibi durumlarda analiz yeteneğimizle en doğruya yönelip bir sonraki aşamaya geçmek en sağlıklısı olacaktır. Eğer sonrasında karşımıza daha iyi bir fırsat çıkarsa meseleyi tekrar masaya yatırabiliriz.
This post is also available in: English
Yorumlar (0) Yorum Yap