Hepimizin hayatında şu an uğraştığı bir takım sorunlar, çözmek istediği bazı düğümler var şüphesiz. Yalnızca bir dakika yaşadığınız bir problemi düşünün ve bulduğunuz çözümün ne kadar bir süre aynı problemin yaşanmasını engelleyebileceğini düşünün.
Short-termism (kısa dönemcilik) nedir?
Ari Wallach’ın (Bir strateji ve inovasyon danışmanlığı şirketi olan Synthesis Corp.’un kurucusu ve CEO’su) bir TEDx konuşmasında bahsettiği short-termism, yani kısa dönemcilik, problemler karşısında alınan ve kısa dönemde problemleri çözen kararları alma durumu olarak tanımlanıyor. Örnek vermek gerekirse, bir yönetici pahalı güvenli ekipmanları yerine ucuz olanları almaya yönelebilir çünkü kısa dönemde işini göreceğini düşünür.
“Bizim kısa dönemci düşünce biçimimizde, her şey şu an oluyor gibi görünür.” – Ari Wallach
Eğer sorunlarımıza kalıcı bulmak istiyorsak, kısa dönemciliğe odaklanmış fikir haritamızda gidilebilecek daha uzun yollar bulmaya çalışmalıyız. Hatta gerekiyorsa, kendimiz yeni bir yol oluşturmaktan korkmamalıyız.
Çalıştığınız şirketlerde beyaz tahtaların üzerinde, renkli renkli post-it’lerde,üzerinden iki hafta sonra geçtikten sonra bile kimsenin hatırlamadığı uzun dönem planları görmüşsünüzdür.Bu şekilde bir havuzu beslememek için aslında uzun dönem plan yaparken, aklınızda bulundurmanız gereken 3 tüyo var.
…
1) Kuşaklar Arası Düşünce (Transgenerational Thinking)
Wallach’ın bu konuda verdiği örnek, küçük çocuklu bir aile akşam hep birlikte yemek yerken, çocuğun mızmızlanması sonucu eline bir film ya da oyun açıp, telefon verip, yemek sonuna kadar kafa dinlemeyi isteyen ebeveynler aslında kısa dönemde amaçlarına ulaşırlar fakat, çocukları kendi çocuklarına, onlar da kendi çocuklarına bu şekilde davranmayı öğrenmiş olmaları kaçınılmaz olacak. Kuşaklar arası düşünmek bu yüzden, alacağımız kararları bize sorgulatmalı. Güncel gerçeklerden ya da anlık hazlardan sıyrılıp geleceği hayal ettiğimizde, karşılaşacağımız tablo size neyin doğru neyin yanlış olduğunu gösterecek.
…
2) Gelecekler Düşüncesi (Futures Thinking)
Nasıl aydınlanma çağından Avrupa’da insanlar gelecekleri hakkında düşünürken kilisenin emirlerini ve dinsel bir takım sorumlulukları işin içine katıyorsa -ki çünkü bunlar hayatlarının ayrılmaz birer parçasıydı çoğunlukla- sanayi devriminden bu yana globalde baskınlığı elinde tutan kavram şüphesiz teknoloji oldu. Bu nedenle, geleceğimiz hakkında düşünürken, teknolojik gelişmeleri de baz alabiliriz. Fakat aslında burada karşılaşacağımız sorun, gerçekten teknoloji bu şekilde mi bir gelecek oluşturacak bize, yoksa, başka “geleceklerden” de bahsetmek mümkün mü? Bu size şu an biraz uçuk bir fikir gibi geliyor ama 20 sene önceki teknoloji ile bugünün teknoloji arasında uçurum olduğunu tekrar bir gözden geçirmekte yarar var.
…
3) Nihai Amaç Düşüncesi (Telos Thinking)
Yunanca’da nihai amaç anlamına gelen telos kelimesinden gelen bu düşünce yöntemi aslında bizlere bildiğimiz bir şeyi veriyor ve bizlere “Sonunda ne olacak?” sorusunu sorduruyor. Ancak bu soru bizi, 1-2 yıl sonrasına değil, 30, 40 hatta 50 yıl sonrasına götürürse anlam kazanmış olacak.
“Gelecek aslında bizim için bir isimden öte, yüklem olmalı. Çünkü şüphesiz bir aksiyon gerektiriyor.”
Sonuç olarak, uzun dönem plan yapmak çoğumuz için zor gelebilir çünkü beraberinde belirsizlik ve gelecek kaygısını da getiriyor olabilir. Fakat önemli olan, uzun dönemli yaptığımız plan sonucunda nihai amacımıza varabilmek. Bu kimileri için huzurlu bir hayat, kimileri için kariyerinde yükselmek, kimileri içinse “Bir tatil kasabasına yerleşeceğim.” gibi çok spesifik biri amaç olabilir. Yapmaktan kaçındığımız bu plan aslında hayatımızı bir raya oturtmamızı sağlayacak. Bizi oradan oraya savrulmaktan, olmamamız gereken yerde olmaktan, olmadığımız yapboz parçaları gibi davranarak yapbozu tamamlamaya çalışmaktan alıkoyacak. Size ne kadar belirsiz de gelse, geleceğinizin bir taslağını çizmek, geleceğe dair olan korkunuzu azaltacak.
Geleceğinizin sizin ellerinizde şekilleneceğini unutmayın.
Yorumlar (0) Yorum Yap