Hayatımızın her anında konuşuyoruz. Arkadaşımızla, patronumuzla, hocamızla, ailemizle… Her gün farklı bağlamlarda, farklı içeriklerde konuşuyoruz sürekli. Tüm bu konuşmalarımızda değişmeyen tek şey var: kendimiz. Konuşmadan konuşmaya farklı üsluplar ve tavırlar takınıyoruz tabii ama bir iskelet bulunuyor ve bu temel yapı üzerinde şekilleniyor konuşmalarımız. Bundan önce, konuşma yaparken dikkatinin dağılmaması için bazı önerilerde bulunmuştum. Şimdi de, konuşurken daha ciddiye alınacağını ve sözünün dinlenmeye başlayacağını düşündüğüm bazı öneriler vereceğim. Maddeleri okurken, iyi konuşmacı olduğunu düşündüğün, konuştuğunda seni etkileyen birisini düşün ve yazdıklarımın onda olup olmadığını düşün.
…
1) Gülümsemene sınır koy.
Karşımızdakinin çok ciddi olmasını istemeyiz. Mahkeme duvarıyla konuşmak bir süre sonra can sıkar. Aynı şekilde, sürekli sırıtmasını da istemeyiz. Söylediklerime gereken ciddiyeti vermediğini düşündürür bu durum bana. Oyuncak bebek gibi sürekli sırıtan birisi, konuşmadan çok yüzüne odaklanmama sebep oluyor. “Nasıl böyle duruyor dakikalardır, yanakları hiç mi ağrımadı?” sorusu kafamın içinde dönmeye başlıyor ve konudan tamamen kopuyorum. Siz siz olun, karşınızdakine bu soruyu sordurmayın.
…
2) Sürekli göz kırpma.
İki gözünü kırpma hızından bahsetmiyorum. Tek gözünle “Anladın di mi?” anlamında yaptığın kırpma hareketinden bahsediyorum. Bu hareketi konuşmanda sık kullanman karşı tarafa yanlış mesaj verebilir. Tüm konuşmanın can alıcı bir iki noktasında doğru zamanlama ve abartılı olmayan bir hareketle yapman konuşmanın etkisini arttıracaktır ama her konuşmanda kullanmanı tavsiye etmem. Ortam, konu gibi değişkenler ve en önemlisi karşındakiyle veya karşındakilerle olan samimiyetine bağlı olarak kullanıp kullanmamak sana kalmış.
…
3) Enerjini kontrol altına al.
Her konuşmacı, belirli bir enerjiye sahip olmalı. Karşısındakini konuşmanın içinde tutması için bu şart. Enerji iyidir ama bir yere kadar. Çok hareketli olmak, karşımızdakini konuşmadan uzaklaştırabilir. Elimizi, mimiklerimizi, fazla kullanmamız, duyduğumuz heyecanın bir parçası olabilir ama bu hareketler bir süre sonra endişeli olduğun için böyle davrandığını düşündürebilir.
…
4) Ses tonunu iyi belirle.
Konuşurken, kimi zaman içerikten çok sese dikkat ederiz. Bizi rahatsız eden bir ton varsa beynimiz önyargılı yaklaşarak bu kişiyi dinlemememiz gerektiğini söyler. Maalesef yaşadığım bir durum bu. Karşımdakinin söylediklerinin çok önemli olduğunu bilmeme rağmen ses tonunun rahatsız etmesi sebebiyle söylediklerine bir türlü odaklanamıyorum. Bol pratik yaparak kendine en uygun konuşma tonunu belirlemen, sonraki konuşmaların adına çok önemli.
…
İyi konuşma yaptığını düşündüğün kişiyi bir dahaki konuşmanda bu maddeler ışığında yeniden dinle. Senin başka ipuçların varsa onları bizimle paylaşır mısın?
Yorumlar (0) Yorum Yap