Bu sefer oldukça farklı bir anne-kız karşımızda. Aslında çoğumuzun hayalidir Avrupa’dan Asya’ya Dünya’yı gezmek, yeni yerler keşfetmek… Bunun için bir sürü fırsat da var. Özellikle öğrenciyseniz Erasmus yapmak ilk tercihlerden biri. Sonrasında Work and Travel ve Interrail gibi seçenekler de aklımızın hep bir köşesinde.
Emekli olan Sema Ertürk oldukça gezgin ruha sahip bir anne. Kendisi geçtiğimiz 2016 yılında tek başına otostopla Güney Amerika’yı gezdi.
Aynı ruh, Ankara Üniversitesi’nde Gazetecilik son sınıf öğrencisi olan kızı Müge Usta’da da var. O da bu yıl, tek başına otostopla Türkiye’yi gezdiğini söylüyor.
Anne-kızın başından beri hayaliydi birlikte gezmek. Uygun zamanı yakaladıklarında da rotalarını Avrupa’ya çevirdiler. Sırtlarında çantaları, 17 Eylül’de yola çıktılar.
Hedeflerinde bir aylık bir süreçte, Kuzey Avrupa hariç tüm Avrupa’yı gezmek vardı. Yolculukları 16 Ekim itibariyle son buldu. Ve onlar yaklaşık 20 ülkeyi birlikte gezdiler.
Otostop ve gece otobüsleri ile yolculuk yapan ikilinin seyahat ederken en çok sevdikleri şey ise hava değerlerini her gün farklı şekilde hissediyor olmalarıymış.
Mesela İspanya’da hava çok sıcakken ertesi gün farklı bir ülkede soğuğu hissetmenin harika bir duygu olduğunu söylüyorlar.
Ayrıca otostop çekmenin sanıldığının aksine zor olmadığını, farklı insanlarla tanışmanın mutluluk verici olduğunu anlatıyorlar.
“Gezmenin, otostop çekmenin, kamp yapmanın kesinlikle insana çok şey kattığını ve insanı geliştirdiğini düşünüyorum. Bence yeni insanlarla tanışmak, yeni yerler görmek, farklı kültürlerle etkileşime girmek dünyanın en güzel şeyi. Bunu her seferinde daha da fazla hissediyorum.”
Gezinin onlar için ufak bir sıkıntısı olduğunu söylüyorlar. Sırtlarında yaklaşık 15 kg olan çantalarla gezmek zorundalar.
Bu tabi ki çok yorucu bir durum fakat yeni yerler görme arzusunun tüm yorgunluklarının önüne geçtiğini ekliyor gezgin anne-kız.
İçinde yeni yerler keşfetme isteği olan herkese gezgin anne-kızın ilham ve cesaret verici tavsiyeleri var:
“Gezmenin, yeni yerler görmenin hiçbir şartı yok. Ne çok paraya ne de akıcı bir dile. Çünkü birçok insan gidenlerin ya çok parası olduğunu ya da iyi bir İngilizceye sahip oluğunu düşünüyor. Aslında hiç öyle bir şey yok. Sadece, insanda cesaret, enerji ve yeni yerler görme isteği olması gerekiyor. Kesinlikle zor bir şey değil. Aksine bağımlılık yapan bir şey olduğunu düşünüyoruz.”
Yorumlar (0) Yorum Yap