Koca Bir Efsane: “Hayalinizdeki İş” Gerçekten Hayalinizdeki İş mi?

Daha çok küçük yaşlarda üzerimize bir meslek yapıştırılıyor. “Benim çocuğum avukat olacak.” “Doktor olup bana bakacak.” “Bizim çocuğumuz geleceğin mühendisi.” Ardından özendiğimiz meslekler oluşmaya başlar kafamızda. “Astronot olacağım.” Neredeyse her ay farklı bir meslek seçeriz ve gerçekten ne okumak istediğimizi fark ettiğimizde ise havalara uçarız. “Evet bu benim işim olacak.” Peki, gerçekten hayalimizdeki mesleği seçebildik mi? Yazar Alison Green bu konu üzerine çok güzel bir yazı yazmış. Gelin ondan dinleyelim:
İş tavsiyeleri ile ilgili yazdığım için, “hayallerindeki işi” bulduklarını düşünen birçok insandan haber alıyorum. Hayalindeki bu işte nasıl işe alınacağımı öğrenmek isteyenlar de var. İşe alınmamanın üstesinden nasıl gelineceği konusunda rehberlik arayanlar da var. İşe alındıkları için heyecanlananlar da var. Birçoğu bana yazıyor.
Öncelikle şunu unutmayın: bir işin rüya gibi bir iş olup olmadığını dışarıdan söyleyemeyiz. Evet bu gerçekten harika bir iş olabilir fakat sizin için bir kabusa da dönüşebilir. İşin türü veya şirketin prestiji gibi insanları “hayalindeki iş” olarak düşündüren şeyler; korkunç bir patron, sinir bozucu bir şirket kültürü, ezici iş yükü gibi faktörler tarafından hızla gölgede bırakılabilir.

İçine dahil olduğunuzda işlerin dışarıdan göründüğü gibi olmadığına şahit olabilirsiniz.

“Anaokulunda öğretmenlik yapıyordum ve büyük bir yerel biyoteknoloji şirketinin şirket içi kreşinin harika bir yer olduğunu duymuştum. Orada yıllarca çalışmayı hayal ettim. Ve sonra öyle oldu ki tercih ettiğim yaş grubundaki bir öğretmen için bir iş ilanı gördüm, başvurdum ve işi aldım.



“Sınıfımızda düzeltilemez bir ısırık sorunu ortaya çıktı! Çocuklardan birisi diğerine ciddi zarar verecek şekilde ısırdı. Bazı şeyler benim için dayanılmaz bir hale geldi. Üstelik amirim, eğer ebeveynler bu konu hakkında soru sorarlarsa yalan söylememi rica etti. Bunun üzerine ebeveynlerin gözünü üzerimde daha çok hissetmeye başladım. Bir gün amirim ebeveynlere ısırma sorununun “halledildiğini” söylemem için ısrar etti. Bir not bıraktım, dışarı çıktım ve rozetimi otoparka bıraktım. Bu “rüya işi” özgeçmişime dahi koymadım.”


Rüya iş yanılgısı sadece hayal kırıklığına uğratmakla kalmaz. Bazı iş arayanlar, hayallerindeki işi bulduklarına o kadar inanırlar ki, kendilerini duraklatacak tehlike işaretlerini görmezden gelirler.

“Şu anki işim sektörümde mutlak bir “rüya işi” olarak görülüyor, ayrıca çok niş olan çalışma alanımla doğrudan ilgili. Şirket, havalı ve ilerici imajıyla gurur duymakta. İlk iş görüşmemde ofisin ve çalışma ortamının ciddi bir karmaşa içinde olduğuna tanık oldum. Benimle birlikte tüm adaylar ile toplu mülakat yapılmıştı. Çok kalabalıktı. Bu durum, buradaki kaosun ilk belirtisi oldu. Ayrıca mülakatta bu ofisteki işlerin, burada çalışanların uzmanlığına ve becerilerine değil, ortak akıl ile idare edildiğin şahit oldum. Ancak bunu görmezden geldim çünkü gerçekten bu benim hayalimdeki işti. O an göründüğü kadar kötü olamayacağını düşündüm. İşe alındım. Bu karmaşa ve bir dizi kararsızlık bir kitapçığın 60’tan fazla taslağını yapmak zorunda kalmamla sonuçlandı. O gün istifa ettim.”




“Hayalindeki iş” efsanesi de insanların kötü durumlarda olması gerekenden çok daha uzun süre kalmasına neden olabilir. Sonuçta bu onların rüyası olmalı ve bunu uzaklaşmakla bağdaştırmak zor.

“İki yıldan uzun bir süre önce bir görsel sanatlar kuruluşu tarafından işe alındım. Bu benim “hayalimdeki iş” dediğim işlerden biriydi. Gerçekten harika bir fırsattı, ancak çok büyük bir işti. Bu iş beni bir süredir duygusal olarak olumsuz etkiliyor, tükenmeye başlıyorum. Teoride çalışmayı seviyorum, ancak bir kişinin uzun vadeye ayak uydurması çok zor. Ayrıca gerçekten düşük maaş alıyorum, hiç zam almadım ve geçimimi sağlamak için ikinci bir işte çalışıyorum.



“Bu ikinci işim personel aramaktı. Daha fazla para kazanıyordum. Bir süre sonra bana tam zamanlı iş teklifinde bulundular. Bu iyi bir teklifti! Artık tasarruf etmeye bile başlayabilirdim. Görsel sanatlardaki işimden istifa etmem gerekiyordu. Bunu yaparsam sanat alanında çok az kişinin sahip olduğu ücretli bir işi, bana verebileceği gelecek fırsatlarını ve işim üzerinde kontrol sahibi olma gibi pozitif şeyleri kaybedecektim. Ama diğer taraftan birçok yönden hayatımı geri alacakmışım gibi hissediyorum. Daha iyi bir maddi durum sayesinde bir tatile gidebilir, yüksek lisans için para biriktirebilir ve aslında yeniden sanat yapmaya başlayabilirdim. Bu gerçekten zor bir karar. Hayatımı tükettiği için “rüya işinden” ayrılmayı düşünüyorum.”


Rüya gibi işler var. Bir işin rüya gibi olduğunu; bir süre içinde bulunmadan, iş arkadaşlarınızı görmeden, yöneticinizi tanımadan, şirket kültürünü tanıma şansı yakalamadan fark edemezsiniz!

“Şu anda hayalimdeki işte çalışıyorum. Mülakattayken ilginç işlerin olduğu iyi bir yer gibi görünüyordu ve çalışacağım yönetici makul görünüyordu. Hayalindeki işimde olduğumu fark ettiğimde 6-12 ay arasında buradaydım. Burada mutluyum. Burada minnettarım. İçinde bulunduğum ekip harika insanlarla dolu ve ofisteyken (çoğu zaman) çok mutlu oluyorum. Başlamadan önce bunu bilmeme imkan yoktu.”




Sağlıklı bir şüpheciliği koruyan ve idealleştirmeyi bunun dışında bırakan bu mantıksal bakış açıları kafanızı bulutların dışında tutacaktır. Hayalinizdeki iş yerine hayatınızı yaşayabileceğiniz işler bulmaya gayret edin. Sevdiğiniz bir iş bulabilmeniz için bol şans.

This post is also available in: English

Kategoriler: Kariyer

Yorumlar (0) Yorum Yap

/