Hangi Ülkeler Yenilenebilir Enerjiye Doğru Giden Yola Liderlik Ediyor?
Enerji geleceğinin yenilenebilir olduğunu tartışmaya gerek yok sanırım. En yeni veriler, dünyanın enerji tüketiminin neredeyse % 20’sinin zaten yenilenebilir enerjilerden geldiğini gösteriyor. Ancak, bunun gelecekteki teknolojik gelişmeler, talepler ve mevcut kaynaklar üzerindeki endişelerin, önümüzdeki on yıllar boyunca önemli ölçüde artması bekleniyor.
Peki Bu değişime hangi ülkeler liderlik ediyor?
Bloomberg’e göre, rüzgar ve güneş enerjisinin yeni enerji yatırımlarının çoğunu oluşturacağı tahmin ediliyor. 2040’a kadar, yeni enerji üretimine yapılan 10.2 trilyon$ yatırımın % 72’si, rüzgar ve güneş enerjisi tesislerinde olacağı tahmin ediliyor. Almanya gibi bazı yerlerde, güneş enerjisi kömür kadar ucuz. Çin, Hindistan, İngiltere ve diğer ülkelerin de 2021’e kadar bu kervana katılmaları bekleniyor.
Peki hangi ülkeler yenilenebilir enerji dönüşümünü yönlendiriyor? Büyük oyuncular sürpriz olmamalı.. Sırf sermaye açısından, Çin, ABD, Almanya, Japonya ve İngiltere gibi ekonomiler yenilenebilir enerji kaynaklarını geliştirmeye en çok para harcayan ülkeler. En önde gelen Çin, 2016’da 87,8 milyar dolar harcadı ve 2020 yılına kadar 361 milyar dolar daha harcama taahhüdünde bulundu.
Bu rakamlar, gelecekte, temiz enerji kaynaklarına gösterilen ilginin, azalmayacağını göstermektedir. Devletler ve özel işletmeler, yalnızca bu gelişmelere göz kulak olmamakla yetinmeyip, ayrıca geleceklerinin çoğunlukla yenilenebilir enerjiler tarafından desteklenmesini bekleyecekleri gibi aynı zamanda onların bir parçası olmak istiyorlar.
Bu değişikliğin itici güçlerinden bazıları nelerdir? Neden pek çok şirket ve devlet yenilenebilir enerjilere giderek daha fazla güvenmeye çalışıyor? Birinci neden açık: yenilenebilir (hala 4,5 milyar yıllık güneş var – ve bu sonsuza dek sürüyor), geleneksel yakıtlara kıyasla çok daha ucuza mal olması ve çok daha çevre dostu olması
Mevcut kaynakların kısıtlılıkları ve gelecekte kıtlığı yüzünden endişe duyduğumuz dünya nüfusu, şimdiye kadar tek evimiz olan “soluk mavi nokta” – Dünya’mızın geleceğini güvence altına almaya yönelik aktif bir görev duygusu geliştiriyor. Bu, tüketicilerin değişen tercihleri ve arabalar, bilgisayarlar veya gıda gibi daha çevreci ürünlere olan talebin artmasıyla da görülebiliyor; bu da şirketlerin giderek daha fazla yararlanmak istediği bir şey elbette.
Yorumlar (0) Yorum Yap