Doğduğumuzda cinsiyetimiz sadece kadın veya erkek olarak yazılıp geçiliyor. Peki sadece bunlarla mı sınırlıyız? Bizi kadın veya erkek yapan şey içimizdeki eril ve dişil enerji mi? Hayır! Her dişil enerji sahibi kadın olmadığı gibi her eril enerji sahibi de erkek olarak tanımlanamaz.
Dişil Enerji Nedir?
Her kadının içinde dişil olduğu gibi eril ve elbette her erkeğin içinde eril olduğu kadar dişil enerji de bulunmaktadır. Yani sahip olduğumuz cinsiyetimizi belirleyen şey içimizdeki eril veya dişil enerji değil. İçimizde barınan dişil enerji ve eril enerji illa dengeli olmak zorunda da değildir. Aslına bakarsak dengeli olmayıp birinin daha yoğun olması sebebiyle karakterimiz, hal ve hareketlerimiz hatta yapmaktan keyif aldığımız aktiviteler dahi değişebiliyor.
Ömrümüzün her bir kısmında görüyoruz ki “denge” kavramı hayatımıza yön veriyor. İyi ile kötü arasındaki dengeden tutun, pozitif ile negatif, yin ile yang… Bu zıt unsurlardan şayet biri olmazsa diğerinin de hiçbir anlamı kalmaz. Var olamaz. Dengenin varlığı da bu bahsedilen iki zıt unsura ihtiyaç duyar. İki unsur zıtlaşması olduğu an hareketlilik var olur, gerçek enerji ortaya çıkar. Birbirleri ile bağlantılı ama siyah ile beyaz kadar da zıt enerjilerimiz: eril ve dişil enerji.
Bizim harekete geçmemiz için de uygun bir denge kurmamız gerekiyor. Diğerini yok etmeden kurulan bir denge. Dişiliğin içindeki erkeklik ve erkekliğin içindeki dişiliği korumalıyız. Zira buna muhtacız. Bir derdiniz olduğunda içinizde bunun çözümü olduğunu bilirsiniz. Sorununuzun çözümsüz olmaması, aslında tıpkı içimizdeki enerjiler gibi bir olmalarından kaynaklanır. İç içedirler. Çoğumuzun aşina olduğu yin ve yang içerisinde bu denge gayet güzel gözler önüne serilmiştir. Yin dişil enerji temsilinde kullanılırken yang ise eril enerjiyi temsil eder. Ve şayet bu güzel şekli gözünüzün önüne getirirseniz fark edeceksiniz ki ikisinin içerisinde de birer nokta bulunur.
İçimizdeki enerjilere baktığımızda bunlar hakkında şöyle veya böyle olmalı gibi kesin sonuçlara varamayız, varmamalıyız da. İçimizde bulunan bu enerjileri akışına bırakmalı ve kalıplara sığdırmamalıyız. Olması gereken tek kural da bu: kalıplara sığdırmamak! Hislerimiz, mutluluklarımız, tercihlerimiz bırakalım içimizden geldiği gibi, düşünmeden seçebileceğimiz şeyler olsun. Peki, nasıl olur da aklımıza dahi gelmeden, hiç düşünmeden bazı hislere ve yönelimlere sahip oluruz? Çoğu insan eylemlerimizin, isteklerimizin, seçimlerimizin hangisinin eril hangisinin dişil enerji kaynaklı olduğunu bilmiyor. Hatta bunların sahip olduğumuz enerjiler kaynaklı olduğunu dahi bilmiyor olabilirler.
Her iki enerjimizin de bizlere kattığı, kendilerine has birtakım özelliklere sahip olduğunu söylemeliyiz. Kadınlar genelde şöyle davranıyor demek ki bu davranış dişil enerji, tam tersi davranışlar da eril enerji kaynaklı demek son derece yanlış olur. Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi enerjilerimiz cinsiyetlerimizden bağımsızdır ve bu enerjileri anlamlandırmak için cinsiyetleri kullanmak bizi hatalı sonuçlara götürecektir.
Eril enerji bizlere üst bedenimizi yani sahip olduğumuz zihinsel gücü, içimizde var olan savaşçı ruhu ve kendimizi açıklamak için kullandığımız konuşma eylemini temsil eder. Hareketi ve olayları gerçekleştirmeyi, başlatmayı sağlar. Dişil enerji ise gösterilen bir etkiye tepki verir. Savaşmaktansa savunmaktan yana olan, kendini feda etmeye açık, sakin ve inanmaya yakın yanlarımızın kaynağıdır. Eril enerjinin tersine sıcak ve hızlı bir şekilde harekete geçmeyip daha soğuk kalarak hareket etmek için motive edinmeye ihtiyaç duyan bir enerjidir dişil enerji. Sağ beynimizde daha yoğun olan bu enerji türü ilham kaynağımızdır diyebiliriz. Bizlere sağladığı kuvvetli hislerin yanında özgürlüğümüze tutkun olmamızı da sağlar. Tüm bu katkılarının yanında yaratmaya olan düşkünlüğümüzü sağlaması sayesinde de en derin yanımızdır denilebilir.
Baskın Enerji
Gelelim baskın enerjimizin bize katacaklarına. Dişil enerjisi eril enerjisine göre daha yoğun olan insanları bazı gözlemler sayesinde ayırt edebiliriz. Baskın dişil enerjili bireylerin en belirgin özellikleri fedakâr yanlarının mantıklı yanlarının üzerinde olmasıdır. Yoğun bir güce ihtiyaç duymadıkları gibi son derece uyumlu ve sevmeye önem gösteren bireylerdir. Verici yönleri öylesine yoğundur ki kendilerine olan güvenleri yüksek değildir ve bu sebeple de bir suç aranacaksa onu kesinlikle kendilerinde ararlar. Tüm bu özelliklerden de anlaşılabileceği gibi reddetme konusunda hiç iyi değillerdir. Bir plan yapsalar bile bunu bozmaları hiç de uzun sürmez.
Dişil enerjinin sağladığı tüm bu güzellikleri baskılamanın sonucunda denge öyle bir şaşar ki duygusal ve ruhsal yoğunluk sağlamasıyla bildiğimiz bu enerji tüm sağladığı özellikleri tepe taklak eder. İnsanın ruhunda yaşadığı bu büyük depremler hayat akışını olumsuz yönde etkiler.
Enerjilerinizi baskılamaya çalışmanız kendinizden kaçmaya çalışmanız anlamına gelir. Oysa yaptığınız her harekette eril ve dişil enerjinin bir takım gibi birlikte çalıştıklarının bilincinde olmalısınız. Bir resim yapmak istediniz diyelim. İçinizde doğan bu isteğin, bu ilhamın kaynağı kuşkusuz dişil enerji iken size tuval almanızı, renkleri karıştırmanızı sağlayan tüm hareketlerinizin kaynağı da eril enerjidir. Şimdi durun ve düşünün. Aslında attığınız her adımda, aldığınız her kararda içinizdeki bu zıt enerjiler nasıl da bir takım gibi çalışıyor değil mi? Nasıl da birbirinden ayrılmazlar bir bütünler. Biri birinden asla üstün değil, onlar birbirlerine muhtaç.
Tek başlarına anlam ifade etmeyen ancak ve ancak iç içe girdiklerinde güçlerini ve özelliklerini size yansıtabilen unsurlar. İşte bu gerçekleri fak etmeniz, onları anlayarak tüm bu birlikteliği benimsemeniz sayesinde daha dengeli daha verimli bir hayata adım atabileceksiniz. İkisinden birini daha da kuvvetlendirmekten, daha sivriltmekten kaçınarak dengeyi kurmaya çalışmalısınız. Ancak bu şekilde hayatınızın dengeli olduğunu hissedebilirsiniz.
Dişil Enerjinii Nasıl Yükseltebilirsiniz?
Öncelikle bu yaşadığınız farkındalık sayesinde kendinizle gurur duymalısınız. Öyle bir dönemde yaşamaya çalışıyoruz ki kendimize vakit ayıramıyor, aslında ne hissettiğimizi bile düşünmeye vakit bulamıyoruz. Tüm bu koşuşturma ve yoğunluk içerisinde kendinizi, dolayısı ile hayatınızı dengeye getirip huzuru bulmak için büyük bir adım atıyorsunuz. Gelelim bu farkındalık sonrası yapmanız gerekenlere. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki bu tek seferlik olmamalı. Kendinizi sorguladığınız, iç dünyanızın derinliklerini keşfe çıktığınız bu anların sayısını arttırmalısınız.
Her şeyden önce dişil enerji düşüklüğünüze sebep olan gerekçeleri bulmak işinizi kolaylaştıracaktır.
Lütfen bu adımı geçiştirmeyin. Temele inmeden çözüm bulunamaz. İçinizde bulunan dişil enerjiyi baskılamanıza neden olan korkularınız olabilir.
Meditasyon sayesinde kendinizi bulabilir, kabul edebilir, aşabilirsiniz.
İnanın bu adımı atmanız bile size çok iyi gelecek. Yapacağınız meditasyonun genel amacı dişil enerjiye sahip olmanın verdiği mutluluğu bulup onu arttırmak olmalı. Bugüne kadar baskılanan bu enerji sebebiyle iç dünyanız kararmış, ruhunuz yorulmuş olabilir. İç dünyanızdaki bu kararmalar dişil enerjinizi gölgeler ve onu baskılar. İçinizdeki dişiliği sevmeyi öğretmekle başlayıp kademe kademe dışarı çıkarak bedeninizi sevmeyi kendinize öğretmelisiniz. Tam da bu sadeye içindeki o durdurulamaz güç sayesinde ışıldayacaksınız. Hadi gelin bu meditasyonun kademelerini öğrenelim.
1) Tıpkı diğer meditasyonlar gibi kendinizi rahat hissedeceğiniz bir pozisyon bulun.
İsterseniz başta sırtınızı bir yere yaslayabilirsiniz. Bağdaş kurabilir veya başka şekilde ayaklarınızı bedeninize yakın tutabilirsiniz. Kollarınızı ister bedeninizin yanlarından sarkıtın ister dizlerinizin üzerine koyun isterseniz de rahminizin üzerinde birleştirin. Burada şunu eklemeliyim ki bu meditasyonu yapmak için rahminizin olmasına gerek yok. Size karnınızın alt kısımlarında güç verdiğini hissettiğiniz bir alan olması yeterli. Hatta bu gücü vücudunuzun başka kısımlarında hissediyorsanız ellerinizi orada tutun. Benim tavsiyem dişil enerjinizin yoğunluğunu hissettiğiniz yeri bulmaya çalışmanız ve ellerinizi orada tutmanız. Çünkü gücü tam da o bölgeden alacaksınız. Burada en önemli husus rahat hissetmeniz. Dikliğinizi koruyup derin bir nefes alın.
2) Kendinizi olumsuz tüm düşüncelerden soyutlamak için sıkmayın.
Düşünmemeye çalışmayın. İyi veya kötü, rahatlatıcı veya gerici tüm düşünceler, sesler veya görüntüler aklınızdan bir su gibi akıp gitsin. Onların üzerinde durmayın, akmalarına izin verin. Hemen elinizin altında bulunan o dişil enerji yuvasında ne denli kuvvetli bir güç olduğunu hissetmeye çalışın. Eğer somutlaştırmak isterseniz gözünüzü kapatın ve enerjinin neye benzediğini hayal etmeye çalışın. Sessizliğindeki kudreti düşünün. Bilincinizi o noktaya gönderin. Aldığınız nefesi oradan verdiğinizi, tam da o bölgenin düşünme merkeziniz olduğunu hayal edin.
3) Şimdi konuşma zamanı!
Onunla konuşun. Ne kadar değerli olduğunu, ona sahip olduğunuz için ne kadar da şanslı olduğunuzu söyleyin. Bunu sesli yapabileceğiniz gibi iç dünyanızda hissederek de yapabilirsiniz. Bu tamamen size kalmış. Yukarıda da belirtildiği gibi bu eylemlerin hiçbirini bir kuralmış gibi uygulamayın. İçinizden geldiği gibi yapın. Kendi doğrunuzu yaratın.
4) Bedeniniz bir insanı doğurmaya elverişli olabileceği gibi olmayabilir de.
Bu dişil enerjinizi etkileyecek bir unsur değil. Bunu kendinize hatırlatın. İçinizde bulunan dişil enerjinin ne denli yaratıcı olduğunu hissetmeye çalışın. Var etme gücünü tüm damarlarınızda hissedin. Bunun ne denli büyük bir güç olduğunun farkına varın. Üretmenin sizde uyandırdığı yaratıcı ruhunuzu keşfedin. Varlığı için ona teşekkür edin. Şayet insan doğurmaya elverişli bir bedeniniz varsa bunun gücünü bedeninize, iç benliğinize hatırlatın ve teşekkür edin. Tüm bu adımlardan sonra yavaşça gözünüzü açın. Bu aşamada ağlamış, gülümsemiş veya şaşırmış hissetmiş olabilirsiniz. Bunlar çok doğal ve rahatlatıcı eylemlerdir. Lütfen çekinmeden duygularınızı dışa vurun. Bu bir rahatlama seansı bunu kendinize hatırlatın. Adımları tamamladığınızda kendinizi daha rahatlamış hatta iyileşmiş hissedeceksiniz. Kendinize dönmenin verdiği bu huzurun tadını çıkartın.
Dişil enerjimizi desteklemeli onu motive etmeliyiz.
Açık bir alanda derin nefes almak, doğada yavaş ama emin adımlarla yürümek size büyük katkı sağlayacaktır. İçinizde ateşlenmesi gereken bir enerji olduğunu fark ettiğinizde kendiniz için yapabileceğiniz en iyi şey kendinizi doğaya atmak olacaktır.
Dişil enerjinizi açığa çıkarmanızda yardımcı olacak bir diğer aktivite ise dans etmek!
Evet dans. Bir ritim tutturmaya çalışmaksızın, anlamlı hareketler bulmak için çabalamaksızın dans etmek. Sevdiğiniz bir şarkıyı açıp kendinizi o şarkıya bırakmalısınız. Bırakın her bir söz kollarınız, ayaklarınız olsun. Kontrolü tamamen içinizdeki dişil enerji ellerine bırakın.
Yaratıcı yanınızı uyandırmak için yapabileceğiniz bir diğer aktivite ise resim yapmak.
‘Bu konuda iyi değilim ki’, ‘Renkli kalemlerim yok’, ‘Tuval almam mı gerekli şimdi?’ gibi tüm soruları aklınızdan hemen atın. İhtiyacınız olan sadece bir kâğıt ve bir kalem. Elbette içinizden rengarenk veya kocaman resimler çizmek gerekiyorsa da kendinizi baskılamayın. Burada kural yok. Sakince içinizden ne geliyorsa çizebilir, sadece kâğıdı karalayabilirsiniz. Benim yapmaktan en çok keyif aldığım şey ise arkaya bir şarkı açıp kalemi notaların eline bırakmak. Şarkı ne hissettiriyorsa, kalem o şarkıda ne duyuyorsa kâğıda döküveriyorum. Eğer ilk başta resim yapma düşüncesi sizi gerdiyse lütfen bu yöntemi de deneyin.
Umarım dişil enerjinin huzurunu kendinizden mahrum etmediğiniz mutlu günler geçirirsiniz.
This post is also available in: English
Yorumlar (0) Yorum Yap