Bisiklet, çoğumuzun küçüklük anılarının bir parçasıdır. Bazılarımız ise halen onu ulaşım aracı olarak kullanırız. Teknolojinin gelişmesi ile araçlar da çağ atlıyor olsa da bisiklet popülaritesini hiç kaybetmiyor. Kullanımı keyifli, doğa dostu ve sağlıklı bu aracın tarihini hiç merak etmiş miydiniz? İşte bisiklet hakkında merak ettiğiniz her şey!
Bisikleti kim, ne zaman icat etti?
Tarihte bisikletin ne zaman icat edildiği konusunda bir görüş ayrılığı vardır. Fakat yine de günümüzdeki bisiklet tasarımına en yakın ilk örnek 1790’lı yıllara uzanır. Fransız Comte de Sivrac, “celeripede” ismini verdiği iki tekerli araç tasarlamıştır.
İlk bisiklet neye benziyordu? Nasıl çalışıyordu?
Comte de Sivrac tarafından tasarlanan bisiklet
Bu aracın sert ahşap bir çerçevesi vardı ve pedalı bulunmuyordu. Ayakların yan taraflardan ittirilmesiyle hareket edebiliyordu. Ayrıca bu tasarımın gidonu ya da selesi bulunmuyordu. Vücudun sağa ya da sola eğilmesiyle bu araca yön verilebiliyordu.
Günümüzdeki şekline nasıl geldi?
1817 yılında ise Alman Baron Karl Von, Sivrac’ın tasarımına gidon ve sele yerleştirdi. “Draisinne” adını verdiği bu bisiklet tasarımı yaklaşık 22 kilogramdı.
Bu tasarım da ahşap çerçeveli ve pedalsızdı. Bu nedenle tıpkı bir önceki tasarım gibi bunu kullanmak da oldukça yorucu oluyordu. Celeripede’ye ek olarak demir tekerlekleri, jantları ve de freni vardı.
Daha sonra 1839 yılında İskoç Kirkpatrick MacMillan tarafından bu tasarımlara ek olarak bisikletin göbeğine demir çubuklar eşliğinde pedallar ekledi. Bildiğimiz pedallara benzemiyordu ama oldukça andıran bir tasarımı vardır. Ayrıca bu şekilde daha hızlı yol alınabiliyordu.
Kirkpatrick MacMillan tarafından tasarlanan bisiklet
Bisikletin artık direkt olarak ittirme kuvveti ile çalışması yerini pedallara bırakınca denge problemleri ortaya çıktı. Uzunca bir süre bu denge problemini çözmek için uğraşmışlardı. Fakat o dönemde tekerleklerin sürtünme problemi ve bisikletin ağırlığı gibi birçok sorun sebebiyle yaygınlaşamadı.
Fransız Pierre Michaux ve oğlu tarafından geliştirilen “velocipede”, pedalların ön tekerleğe sabitlenmiş halini tasarladı. Hatta bu tasarım Türkçeye “velespit” olarak geçti. Fakat bu tasarımda da halen ağırlık, denge, yol tutuşu gibi problemler vardı.
Pierre Michaux’un oğlu Earnest Michaux “velocipede”
1868 yılında bir başka Fransız olan Traffault, tekerlekleri kauçuktan bir lastik ile kapladı. Böylece yollardaki çukur ve tümseklerin sebep olduğu sarsıntının kullanıcıya verdiği rahatsızlığı azalttı.
1870’li yıllarda James Starley isimli bir İngiliz, daha hızlı hareket edeceği düşüncesiyle bir tasarım daha yaptı. Bu bisikletin ön tekerleği arkadakine göre bir hayli büyüktü. “Penny farthing” adını verdiği bu tasarımda pedalları ön tekerleğe monte etmişti. Fakat görselde de görüldüğü üzere buna binmek oldukça zordu ve yaralanma riski de inanılmaz yükselmişti. Bu ve benzeri birkaç sebeple bu tasarım da çok fazla rağbet görmedi.
James Starley tarafından tasarlanan bisiklet
1880’li yılların sonuna gelindiğinde John Kempp Starley ismindeki İngiltereli mucit, günümüzde kullanılan bisiklet tasarımını yaptı. Eşit büyüklükteki tekerleri, zinciri, selesi ve gidonuyla tasarıma son noktayı koymuştu. Bu sayede bisiklet daha güvenli, daha hızlı ve manevra kabiliyeti yüksek hale geldi.
John Kempp Starley tarafından tasarlanan ve modern bisikletlerin öncüsü sayılan bisiklet
Günümüzde bisikletler ne amaçlarla kullanılıyor?
Bisiklet, geçirdiği evrim sayesinde oldukça konforlu ve sağlıklı bir araç haline gelmiştir. Bakımının kolay olması, herhangi bir yakıt yakmaması, insanların hareket etmesini sağlaması ile de çoğu kişinin gözdesi haline geldi. Kimileri bunu bir spor aracı olarak kullanırken, bazıları kendi yaşamlarına entegre ederek ulaşım aracı olarak kullanıyor.
Hatta öyle ki modernleşen dünyada bisiklet, yakıt kullanan diğer binek araçlara oranla daha çok tavsiye ediliyor. Bunun için belediyeler şehir planlamalarına bisiklet yollarını da dahil ediyor.
Bisikleti tedbirlere ve kurallara uyarak kullandığınızda siz de kendinizi daha özgür ve zinde hissedeceksiniz!
İskoçya doğumlu yazar olan Arthur Conan Doyle’nin sözü ile bu yazımızı sonlandıralım:
“Heyecanın azaldığı, günün karanlık göründüğü, çalışmanın monoton hale geldiği, umut etmenin çaresiz kaldığı anlarda, bisiklete bin ve yola çık. Başka hiçbir şey düşünme!”
BONUS: Bisikletin tarihini özetleyen bir video:
This post is also available in: English
Yorumlar (0) Yorum Yap