Hikayemizin kahramanı Brezilyalı futbolcu Carlos Kaiser. Kendisi en az eforla en rahat yaşamı hedefleyen ve bu uğurda asla sorumluluk almak istemeyen enteresan biri. Gelin hikayesine yakından bakalım.
1963 Brezilya doğumlu olan Carlos Henrique Kaiser 24 yıllık futbol kariyeri boyunca hiçbir resmi maçta bir kez bile topa dokunmadı.
1980’lerde ve 1990’larda ülkesinin en büyük kulüpleri olan Flamengo, Fluminense, Botafogo ve Vasco da Gama gibi takımlarda oynadı. Ülke dışında da ABD, Fransa ve Meksika’da çeşitli takımlarda forma giydi.
Peki neden böyle oldu? Carlos’un amacı neydi?
Carlos da her Brezilyalı çocuk gibi sokaklarda futbol oynayarak büyüdü. Henüz 10 yaşındaydı ve bir scout tarafından keşfedildi. Anlaşma sağlandı ve küçük Carlos o yaştan itibaren Botafogo kulübünün altyapısında oynamaya başladı. Carlos’un ailesi onun futbolcu olmasını istiyordu. Çünkü Carlos’un futbolcu olması aile için bir kurtuluştu. Carlos futbolcu olursa zengin olacaklarını düşünüyorlardı.
Carlos bir futbolcu olarak anılmayı ve bu şöhret dolu hayatı adeta arzuluyordu. Fakat bunu yaparken de sorumluluk almak istemiyordu.
Carlos kısa süreli bir kurtuluş yolu bulmuştu. Bir antrenmanda kendisini birden yere atıverdi ve bağırarak bacağını tutmaya başladı. Sakat rolü yaparak bir süre top oynamaktan kurtuldu.
Daha sonra Carlos’un bu sakatlığı kariyerinin geri kalanında da yakasını bırakmadı. Carlos Kaiser, sakat olarak geçirdiği sezonlarda da boş boş yatmıyordu elbette. Yönetiminden malzemecisine, oyunculardan taraftara herkesle arasını inanılmaz iyi tutuyordu. Onu transfer eden bütün kulüpler, Brezilyalı oyuncunun sakatlığını atlatacağı günü iple çekti fakat o gün hiç gelmedi. 🙂 Arasını iyi tuttuğu tüm insanları hayal kırıklığına uğrattı.
Çekirge bir sıçrıyor, iki sıçrıyor. Öyle bir an geliyor ki bu kez sakatlıkla paçayı kurtaramıyor Carlos.
Carlos Kaiser, Bangu isimli kulüpte oynadığı dönemde bir maçta yedek kulübesinde oturuyor. Maçın 82. dakikası ve takımı 2-0 geride. Hocası da bir gün önceden onu oynatmayacağına dair söz vermiş fakat emir büyük yerden geliyor. Kulübün başkanı ve sahibi Castor de Andrade, hocadan Carlos’u oyuna almasını istiyor. Kaiser ya 8 dakika da olsa oynayacak ya da başka bir plan yapacak. Bizimki ne yapıyor, ne ediyor yine bir yolunu buluyor:
“Isınırken arkadaki tribünde bulunan birkaç taraftarın bana bağırdığını fark etim. O an aklıma bir fikir geldi. Hemen tribüne çıktım ve taraftarla kavga etmeye başladım. Hakem de bana kırmızı kart gösterdi.”
Başkan çıldırmış bir halde maç sonrası soyunma odasına geliyor. Fakat Carlos birden başkana onu 13 yaşında kaybettiği babası gibi gördüğünü, tribündekilerin ona küfürler yağdırdığını fark ettiğini ve buna dayanamayıp kendini kaybettiğini söylüyor. Başkan ise aniden sakinleşip Carlos’a sarılıyor. Ve hemen ertesi gün Carlos Kaiser’in sözleşmesi yenileniyor.
“O, dolandırıcılık sanatının en önemli temsilcilerinden biriydi.”
Bangu kulübünün pazarlama sorumlusu Pedro Nardelli Carlos ile ilgili şunları söylüyor;
“O, dolandırıcılık sanatının en önemli temsilcilerinden biriydi. Kulüp bir keresinde ona yeni bir sözleşme teklif etti ama kabul etmedi. Başka ülkelere gidip başka kulüpleri dolandırmak istiyordu.”
Avrupa’da top oynamak isteyen Carlos Fransa 2. Ligi’nde mücadele eden Gazelec takımına transfer oluyor.
Carlos, Fransa’da da yıldızlar gibi karşılanıyor. Kulübü, kendisine imza töreni bile düzeniyor. Carlos, kendisine verilen bütün futbol toplarını tribündeki seyircilere yollamış, böylece basına poz vermek için her futbolcunun yaptığı top sektirme gibi hareketleri yapmaktan yırtmıştı.
Törende kulüp başkanının eşine bir demet çiçek vererek takdir almış, bu hareketi sayesinde de kulüpte sekiz yıl daha kalmıştı.
Yalandan telefon konuşmaları yaparak başka külüplerden teklifler aldığı izlenimini yaratmaya çalışıyor.
Carlos, 1990’ların ilk yıllarında Botafogo’da forma giyerken kendine bir oyuncak telefon ediniyor. Bu telefon ile soyunma odasında başka kulüplerin yöneticileriyle konuşur gibi yapıyor ve transfer teklifleri aldığı izlenimi yaratıyor. Fakat günlerden bir gün antrenörlerden Ronaldo Torres, telefonun oyuncak olduğunu fark ediyor ve Carlos Kaiser “Kulüp başkanlarıyla konuşur gibi yapıyordum” diyor gülerek. Meğer amacı başkaymış Carlos’un, kendisi bu olayla ilgili şunu söylüyor:
“Herkesi sinirlendirmek ve kovulmak istiyordum ancak bunu bir türlü başaramadım.”
Yalan nasıl ortaya çıkmıyordu? Sahtekar olan bu futbolcuyu sürekli farklı takımlar neden transfer etmek istiyordu?
Cevap basit: internet ve medya yetersizliği!
İnternet olmadığı için ve medya organları da çok sayılı olduğu için kulüpler Carlos hakkında detaylı bilgiye ulaşamıyorlar. Carlos da burada da büyük oyunlar oynuyor.
Mesela antrenman tesislerinde kameralar belirdiğinde Carlos bir anda meydana çıkıyor ve muhabirlere poz veriyormuş. Birçok arkadaşı varmış ve işin şov kısmını başarıyla yapıyormuş. Kendisi iletişim konusunda oldukça başarılıymış.
Şu anda kadın vücut geliştiricilerine eğitim veriyor.
Şu an çalıştığı yerde çok sevilen biri. Futbol profesyonelleri ise onun iyi bir futbolcu olamadığını fakat isteseydi çok iyi bir oyuncu menajeri olabileceğini söylüyorlar.
This post is also available in:
English Français Español Deutsch
Yorumlar (0) Yorum Yap