İzlediğiniz bir film bazen hiç beklemediğiniz bir anda biter, ancak etkisini üstünüzden uzun süre atamazsınız.
Dilinize bir şarkı takılır, devamını hatırlayamazsınız, bütün gün şarkıyı kafanızdan atamazsınız.
Sınavdan çıktığınızda önce çözemediğiniz soruları hatırlarsınız.
Tatile çıktığınızda yarım bıraktığınız işler kafanızı sürekli meşgul eder.
İzlediğiniz dizilerde bölümler hep en heyecanlı yerde biter, çünkü senaristler o sahnenin bir sonraki bölüme kadar kafanızda sürekli dolaşacağını bilir.
Yarım kalmış bir aşk ömür boyu hatırlanır.
Yarım bıraktığınız bir ödev rüyalarda sizi rahatsız eder.
Bu duruma Zeigarnik Etkisi deniyor. Tamamlanmamış veya bölünmüş şeylerin tamamlananlara göre daha kolay hatırlandığını anlatan bu psikolojik kavram, ismini Rus psikolog Bluma Zeigarnik’ten alıyor.
Arkadaşlarıyla gittiği bir restoranda garsonun bütün grubun siparişleri bir yere kaydetmeden aklında tutması Bluma Zeigernik’in dikkatini çeker.
Restorana geri dönüp bu kadar siparişi nasıl aklında tuttuğunu sorar ancak garson gelen grubu bile hatırlamıyordur, siparişleri aklına yazıp kişilere teslim ettikten sonra hafızasından sildiğini söyler.
Bunun üzerine Zeigarnik, bu durumla ilgili bazı deneyler yapmaya başlar.
Deneklere ipe boncuk dizmek, roman okumak, bulmaca çözmek gibi basit görevler verir. Bu görevler esnasında bazen araya girer ve görevlere devam edilmesini engeller. Daha sonra deneklere hangi görevi daha çok hatırladıkları sorulur ve deneklerin yarım kalan işlerini daha fazla anımsadıkları ortaya çıkmıştır.
Bundan yıllar sonra da Kenneth McGraw da Zeigarnik Etkisi’ni başka bir yöntemle test etmiştir.
Yaptığı deneyde, katılımcılara zorlu bir yapboz verilmiş ve hiçbiri yapbozu tam olarak bitiremeden araştırmanın sona erdiği söylenmiştir. Buna rağmen katılımcıların büyük bir çoğunluğu, yapbozu tamamlamayı sürdürdükleri öğrenilmiştir.
Zeigarnik Etkisi, Charles Dickens’ın da romanlarında yararlandığı bir durum.
Charles Dickens’ın eserlerinin çoğu, daha sonra tamamlanarak yayımlanmış olsa da, önceden tefrika halinde basılırdı. Burada amaç, okuyucuda merak uyandırmak, okuyucunun esere olan ilgisini canlı tutmak ve aklında kalmasını sağlamaktı.
Bütün bunlardan bir ders çıkarmak gerekirse, yeni bir işe başlamadan önce yarım bırakılan işin tamamlanması için zihnin bir baskı oluşturduğu söylenebilir. Bu yüzden, işleri sürekli ertelemek zihni sürekli meşgul eden birçok düşünce anlamına gelir. Zeigarnik Etkisi’nin getirdiği erteleme hissinden kurtulabilmek için o işe herhangi bir yerden başlamak gerekir. Ne demişler: “Başlamak, bitirmenin yarısıdır.” çünkü başladıktan sonra içinizde tamamlamak için bir dürtü oluşacaktır. İşi tamamladığınızda da etkiden ve o içinizi kemiren yarım kalmışlık hissinden tamamen kurtulmuş olursunuz. Her bir işi tamamladığınızda da beyninizde dopamin hormonu salgılanır ve motive olursunuz. Hala vakit varken yarım kalan işleriniz için hemen harekete geçin ki, daha sonra birer pişmanlığa dönüşmesinler.
This post is also available in: English
Yorumlar (0) Yorum Yap