Bilimin Bile Hala Net Bir Açıklama Getiremediği 10 Yaygın Durum 

Emre Ülkem

Emre Ülkem

Boğaziçi Uni.

Geldiğimiz noktada bilim sayesinde çevremiz ve evren hakkında sayısız önemli bilgiye sahibiz. İnsanları Ay’a göndermek için fizik hakkında yeterince şey öğrendik. DNA’nın genetik bilgilerimizi taşıdığını keşfettik. Bugün bilim insanları kedilerin hem katılar hem de sıvılar gibi davranıp davranmadığının gizemini bile çözmeye yaklaştılar.
Farklı alanlarda çeşitli soru işaretlerinin bilim sayesinde cevabı bulunmuş olsa da hala bazı durumlara yeterli açıklama getirilmiş değil. Bilimin bile hala yanıt bulamadığı 10 durumu sizler için derledim.

1) Neden ağlarız?

Bazen üzgün bir film sahnesi izlerken ağladığımız gibi bazense mutluluktan gözyaşı dökeriz. Fakat bilime göre, yoğun duygulara tepki olarak ağlamak yararlı bir davranış gibi görünmüyor ve bunun biyolojik bir amacı olmayabilir.
Araştırmalara göre psişik gözyaşları olarak adlandırılan ağladığımızda üretilen gözyaşlarının kimyasal bileşimiyle, yabancı cisimleri gözden uzaklaştırmaya yardımcı olan gözyaşlarının bileşimi farklı. Bu durum, bazı bilim insanlarının psişik gözyaşlarının kimyasal salgılarının insanları duygusal olarak iyileştirdiğini düşünmesine sebep oldu. Ancak kimyasal farklılıkların önemli psikolojik etkilere sahip olduğunu gösteren kanıtlar ne yazık ki yeterli seviyede değil.
Bazı evrimsel psikologlar ise bulanık görme, teslimiyet ve çaresizlik gibi stresli durumların ağlamaya sebep olduğunu öne sürüyor. Ancak diğer araştırmacılar, stresli bir durum çözüldükten sonra bile sık sık ağlayabildiğimizi belirtiyorlar.

2) Neden uyuruz?

Çok az uyku kısa vadede düşünme mekanizmamıza zarar verir, uzun vadede ise ciddi hastalıklara yakalanma riskini arttırır. Bizler için iyileşmeye, hafızaya ve diğer kritik süreçlere yardımcı olduğu için uyku evrimleşmiş olabilir, ancak halen neden uyuduğumuz konusunda öğrenmemiz gereken çok şey var.
Şimdilik, neden uyuyoruz sorusuna kesin bir cevap verilmemiş olsa da uykunun önemli bir evrimsel avantaj sağladığı kuşku götürmez bir gerçek.

3) Nasıl yaşlanıyoruz?

Yaşlanmaya neden olarak serbest radikaller olarak adlandırılan reaktif kimyasallar suçlansa da tek neden bu kimyasallar değil. Örneğin, telomerlerin kısalması da yaşlanmaya neden olan olaylardan bir diğeri.
Yaşlanma konusuna açıklık getirmek için birçok araştırma yapıldı ancak hiçbirinin yaşlanma sürecinin bütününe yeterli bir açıklama getirdiği söylenemez.

4) Neden kahkaha atarız?

Ağlamak gibi kahkaha atmak da evrimsel süreç boyunca sosyal bir işlev olarak gelişmiş olabilir. Kahkaha atmak benzersiz bir insan davranışı da değil. Örneğin sıçanlar, gıdıklandığında kahkaha atabiliyorlar.
Diğer duygusal tepkilerden farklı olarak kahkaha atmak, beynimizin motor bölümleri de dahil her alanını etkiliyor ve şaşırtıcı bir şekilde kahkahalarımızın çoğu komedi ile ilgili değil. Çalışmalar, kahkahaların yüzde %20’sinden daha azının komik bir şey sonucu oluştuğunu gösteriyor.



Gıdıklanmanın kahkahaya sebep olduğunu biliyoruz fakat bu durum da bir başka kaçınılmaz soruya yol açıyor ‘Peki neden gıdıklanıyoruz?’.

5) Neden kaşınırız?

Temel olarak kaşıntı, kaşıma dürtüsünü tetikleyen hoş olmayan bir durum. Kaşıdıkça kaşıntı daha kötü bir hal alabiliyor ama kaşıntının aynı zamanda bir amaca hizmet etme ihtimali var. Mekanik kaşıntı, böceklerin veya parazitlerin sizi ısırdığına dair bir uyarı olabilir.
Bu hipotezin test edilmesi zordur ve histamin ve diğer çizilmeye neden olan maddelerin neden olduğu kimyasal kaşıntıyı kapsamaz. Cildinizden bir sivrisinek atma şansınızı kaçırdıktan uzun süre sonra, geride bıraktığı kaşıntılı yumrudaki histamin sizi çizmeye zorlamaya devam ediyor. Bu tür kaşıntıların bir amacının olup olmadığı ve kaşıntı sisteminin tesadüfi bir aktivasyonu olup olmadığı kesin olarak bilinmemektedir.

6) Neden rüya görürüz?

Neden uyuyoruz sorusu ne kadar karmaşıksa, neden rüya görüyoruz sorusu da o kadar karmaşık bir sorudur. Rüya görme olayı, hızlı göz hareketi(REM) uykusu ile ilişkilidir ki REM uykusu da henüz tam olarak anlaşılamamıştır.
Bazı düşünürler, rüyanın hayatımızdaki sorunlara çözüm bulmamıza veya onları prova etmemize yardımcı olduğunu iddia ediyorlar, ancak buna dair sağlam bir kanıt olduğu söylenemez.
Bazı insanlar rüyalarını çok önemseyebiliyorlar, ancak rüya görmenin hiçbir anlamı olmayabilir. Rüya görmenin garip ve son derece öznel deneyiminin nörolojik temelini incelemek oldukça zor. Bu nedenle rüya görmenin kökenini henüz tam olarak anlayabilmiş değiliz.

7) Genel anestezi nasıl çalışır?

Bilim insanları novocain gibi lokal anesteziklerin, sinir hücreleri üzerindeki spesifik proteinlerin işlevini değiştirerek merkezi sinir sistemine ulaşmadan ağrı sinyallerini bloke ettiğini biliyorlar. Ancak genel anestezinin moleküler temeli daha gizemli. Bu ilaçlar, sinir hücreleri üzerindeki çeşitli proteinlerin işlevlerine müdahale ediyor gibi görünüyor ama bunu nasıl başardıkları tam olarak anlaşılmış değil.
Genel anestezikler çeşitli tiplerde ve hepsi aynı şekilde çalışmıyor, bu nedenle bileşiklerin moleküler düzeyde nasıl çalıştığına dair modeller geliştirilmesi, bilim dünyasında halen araştırılan konular arasında.

8) Neden sadece bazı fırtınalar kasırga üretir?

Bazı durumlarda, havadaki sıcaklık değişiklikleri mezosiklonlar etrafında aşağı doğru aktığında kasırga oluşabilir. Bu fikir teorik ve deneysel desteğe sahip ancak sıcaklık varyasyonları olmadan bile kasırgalar oluşabilmektedir. Bu durumun net sebebi ise halen bilim çevrelerinde araştırılmaya devam ediyor.

9) Neden bazı insanlar solaktır?

İnsanların sadece %10 gibi çok az bir kısmı sol elini daha dominant kullanırken sağ elinin kullananların sayısı bir hayli fazla. Bu orantısızlığın sadece insanlara özgü olması da oldukça şaşırtıcı, çünkü hayvanlar aleminde hiçbir canlıda bu orantısızlık yok.
Solak olmanın genetik bir özellik olduğunu biliniyor, bu da sorumlu genlerin başarılı bir şekilde geçebilmek için bazı avantajlar sunması gerektiği anlamına geliyor. Ancak bu avantajın ne olabileceği hiç açık değil.
Tarih öncesine dair yapılan çalışmalara göre, solak insanların yüzdesinin insanlık tarihinin tamamında neredeyse aynı kaldığını göstermiş.

10) Fedakarlık neden var?

Hayatta kalmanın çok zor olduğu avcı toplayıcı dönemde, ormanın ortasında bulunan yiyeceği paylaşmanın hayatta kalma içgüdüsüne aykırı olduğu açıktır. Peki öyleyse fedakarlık nasıl ve neden günümüze kadar gelebildi? Doğru tahmin ettiniz: Tam olarak bilemiyoruz.

Bilim insanları, geçtiğimiz yüzyılda fedakarlığın sırrının ortaya çıkarmaya çalıştılar. 60’lı yıllarda George Price, fedakarlığın neden var olduğunu anlamaya çalışmak için karmaşık bir matematiksel denklem üretti. Fakat bu araştırmalar Price’ı o kadar tüketti ki, sonunda çıkmaza girdiğini hisseden Price intihar etti.
Kategoriler: Yaşam

Yorumlar (0) Yorum Yap

/