İngilizce “deep thinker” olarak bilinen ve dilimize “derin düşünen birey” olarak çevirebileceğimiz kavram, gördüğümüz, deneyimlediğimiz şeylerin özüne dalabilme ve daha bilinçli düşünebilme yeteneği olarak tanımlanıyor. Yine de yaşadığımız modern toplumun materyalist değerleri ile sürekli sorgulama ve derin bir düşünür olmanın verdiği farkındalık oldukça zorlayıcı olabilir.
Tüketici toplumumuz derin düşünmeyi öldürmekle kalmıyor, cehaleti yetiştiriyor ve aslında bunun sebebi çok açık: Kendisini ve yaşadığı dünyayı sorgulamayan insanlar, manipülasyon ve zihin kontrolü için en uygun hedeflerdir.
Modern dünyada derin düşünür olmanın popüler olmama sebeplerinden biri de budur. Şeylerin derinliğine bakma yeteneğine sahip olan bireyler genellikle yalnız, mutsuz ve başarısız olurlar. Yani aslında derin bir düşünür olmak birçok mücadele ve dezavantajı da beraberinde getirir. Derin düşünür olan bireylerin karşılaştığı sorunlara bir göz atalım:
1) Sürekli kendini gözlemlemek ve sebepsiz üzüntü dönemleri
Eğer derin bir düşünürseniz, zaman zaman ortada bariz bir sebep olmadan yaşayabileceğiniz üzüntü duygusuna aşinasınızdır. Bir çeşit varoluşsal depresyon. Bu dönemlerde, yaşamınızı analiz ederek kendinizi sorgulamaya başlarsınız ve düşüncelerinizin akışı bir karara bağlanmadıkça hiçbir şey sizi bu durumdan çıkaramaz.
Ölümden sonra hayat var mı? Ben kimim? Neden buradayım, amacım nedir? Bu gibi sorular zihninizi kurcalar ve işin kötü yanı bu sorulara cevap bulamazsınız. Dolayısıyla ömrünüzü, gerçeği kovalayarak ancak ona hiç ulaşamayarak geçirirsiniz.
2) Diğerlerinden farklı olduğunu hissetme
İnsanların ahlaki, entelektüel ve manevi değerlerinin sürekli düştüğü; açgözlülük, ilkel arzular ve maddi çıkarların hüküm sürdüğü bir dünyada, derin düşünürlerin buraya ait olmadıklarını hissetmeleri şaşırtıcı bir durum değildir. Derin bir düşünürün diğer insanlarla ilişki kurmakta zorlanmasının temel sebeplerinden biri anlamlı iletişim eksikliğidir.
Bugün tüm cehalet ve yüzeyselliğe rağmen gerçekten önemli şeyler hakkında konuşacak birini bulmak kolay değildir. Bu nedenle derin düşünürler, yalnızlığı zorla arkadaşlıklara tercih ettikleri için yalnız kalırlar. Bazen diğer insanları ve onların eylemlerini anlayamazlar, bu sebeple uyumsuz olduklarını ve bu gezegene ait olmadıklarını düşünürler.
3) Zihninden kurtulup gerçek hayata dönme konusunda sıkıntı yaşama
Bir kitap okurken veya düşüncelere daldığımızda alternatif bir gerçekliğe yolculuk eder gibi oluruz. Gerçek bir mücadele, “gerçek” dünyaya geri dönmemiz gerektiğinde başlar ve bu dönüşe her zaman bir karışıklık ve hayal kırıklığı eşlik eder. Derin düşünürler, bu hissi normal insanlardan daha fazla yaşar. Sürekli düşündükleri için bu ruh halinden çıkmaları onlar için çok zor olur.
4) Her şeyi sürekli ve detaylıca düşünmek
Derin düşünmek neredeyse her zaman düşünmeye eşittir. Derin bir düşünür, eylemlerini ve davranışlarını genelleştirmeye meyillidir. Var olmayan hatalarını, başarısızlıklarını ve kusurlarını bulurlar ve bunlar için kendilerini suçlarlar. Gerçek şu ki, derin bir düşünür olmak, birey için çok zorlayıcı olur. Çünkü bu, onların olumsuzluklara odaklanmalarına ve önemsiz şeyler hakkında çok fazla endişelenmelerine sebep olur.
Düşünmek, derin düşünürlerin kendilerine inanmalarını ve başarılı olmalarını engelleyebilecek bir şeydir. Sürekli olumsuzluklara odaklandıkları için güçlerini ve yeteneklerini gözden kaçırmaya meyillidirler.
5) Başkaları tarafından yanlış anlaşılmak ve yanlış yorumlanmak
Derin düşünürleri, çoğu zaman düşüncelerine dalmış ve başkalarına kolayca açılamayan içe dönükler olarak tanımlayabiliriz.
Bu nedenle, sizi iyi tanımayanlar kendinizle dolu olduğunuzu ve küçük konuşmalar ve grup etkinliklerinden kaçınarak, züppe gibi davrandığınız konusunda yanlış bir fikir edinebilirler.
Bazıları da sadece oturan ve kafasını tüm gün boyunca bulutlarda tutan garip bir hayal kırıklığına uğramış bir hayalperest olduğunuzu düşünebilirler.
6) Popüler kültür ve aktivitelere ilgi göstermemek
Derin düşünürler, diğerlerinden farklı olma hissine benzer bir şekilde insanların çoğunluğu için ortak olan ve herkesin sevdiği şeylerden hoşlanmayan bireylerdir.
Popüler dizileri takip etmek, alışveriş yapmak, kıyafetlerden bahsetmek gibi aktiviteler onların ilgisini çekmez. Hatta gerçekten önemli olmayan bu aktivitelere bu kadar çok zaman harcamanın nasıl mümkün olduğunu merak ederler. Yani genel olarak, varlığın sıradan ve maddi tarafına hiç ilgi göstermezler.
7) Anlaşılma eksikliği
Derin düşünürler, sürekli düşünme halinde olduğu için yakınları tarafından yüz ifadelerine bakılarak “İyi misin?”, “Her şey yolunda mı?” gibi sorulara maruz bırakılırlar. Sorun şu ki, bu ruh halini açıklamak onlar için kolay değildir. Sonu üzücü veya düşündürücü olan bir belgesel gibi basit bir şey de olabilir- kelimenin tam anlamıyla bir şey onları derin düşüncelere sürükleyebilir.
8) Kararsız olmak ve eyleme geçememek
Derin düşünürler yüksek derecede farkındalığa sahiptirler. Ancak bu niteliğin sakıncaları vardır. Derin düşünmeye yatkın olanlar, yaşamlarını ve dünyayı değiştirmek için gerçek eylemlerde bulunma konusunda zorluk yaşarlar.
Teorik zihinleri olan bu hayalperestler, kendi zihinlerinde yaşamayı ve düşüncelerini orada filizlendirmeyi tercih ederler. Bu nedenle, fikirleri gerçeğe dönüştürmek ve planları hayata geçirmek onlar için zor olabilir. Bu kararsızlık ve hareketsizlik derin düşünürlerin başarısına mal olur.
9) Ayaküstü konuşma gibi sosyal becerilerin zayıf olması
Derin düşünme çoğu zaman sosyal yetersizlikle gelir. Sosyal beceriler, geliştirilebilecek olsalar da genellikle doğuştan gelen yeteneklerdir. Bununla birlikte, sosyal iletişim temel olarak yaşamın pratik, günlük yönüne dayanır. Derin düşünürler, teorik zihinlere sahip oldukları için iletişimde sıkıntı yaşarlar, diğer insanlarla kolayca bağlantı kuramaz, kopma hissine kapılırlar. Aynı zamanda, derin düşünme diğer insanlara ilişkin algıları da etkiler.
Derin düşünür olmak, sadece dünyanın sorunlarını çözmekle ilgili değildir. Birçok derin düşünür, insan ruhundan ve gizemlerinden etkilenir. İnsan doğasını derinlemesine analiz etme yeteneği, insanlarla günlük etkileşimlerini etkiler. Analitik bir zihni olan derin düşünür, birinin davranışındaki yalanları, kimliği belirsizliği ve tutarsızlıkları kolayca anlayabilir.
Sonuç olarak bu yetenek, kaçınılmaz bir hayal kırıklığına yol açar. İnsanlarla ne kadar çok ilgilenir ve gerçek doğasını görürseler, o kadar yalnız hissederler.
10) Topluma dair derin hayal kırıklıkları yaşamak
Dünyada olup bitenleri takip ettiğimizde geleceğimizin ne kadar karanlık olduğunu hepimiz görürüz. Çünkü insanlık, sürekli olarak gerçek değerlerden ve gerçekten önemli olan şeylerden uzaklaşıyor.
Derin düşünürler, bugün tanık olduğumuz tüm bu adaletsizlik, açgözlülük ve şiddetten endişe duyuyor ve hayal kırıklığına uğruyorlar. Ve en kötüsü, bir insanın tüm dünyayı değiştirmek için çok az şey yapabileceğidir. Bu nedenle tüm derin düşünürlerin yaptığı şey, düzeltemeyecekleri şeyler için endişelenmektir.
11) Gündelik sorunları çözmenin zorluğu
Gerçek şu ki, derin düşünme nadiren pratik düşünceye eşittir. Onlar için alışveriş yapmak bile zorlayıcı olacaktır. Gündelik problemler, derin düşünürlerin ilgisini çekmez ve genelde bu tür sorunlarla uğraşmaktan kaçınırlar.
Yorumlar (0) Yorum Yap