Türkiye’de Kurduğu Yaşayan Müzelerle Fark Yaratan Kadın: Sema Demir

Sema Demir’in kültürel çalışmalar üzerine yüksek lisans yaparken ilgi duymaya başladığı müzeler, deyim yerindeyse hayatında bir dönüm noktası oldu. Bilkent Üniversitesi’nde eğitim görevlisiyken aklında Türk kültürünü yaşatacak, koruyacak ve gelecek nesillere aktaracak müze projeleri vardı. Yurt dışındaki müzelerden aldığı ilhamla da Türkiye’de de bir “Yaşayan Müze” kurmak istedi…

Zorlu bir süreç geçirdi Sema Demir. Sabırla bekledi ve bu hayali uğruna çokça severek yaptığı işi olan eğitmenliğini bıraktı. Hayallerinin peşinden koştu ısrarla… Yaşayan müze için maddi olarak desteğe ihtiyacı vardı ve bunun için birçok kurum ve kuruluşa müracaat etti. Çoğu da olumlu bir dönüş sağlamadı, umutları tükenmeye başlamıştı ki Ankara Beypazarı Belediyesi bu girişimci kadına yardım elini uzattı.

Böylelikle 2007 yılında ilk yaşayan müzesi Ankara Beypazarı’nda açıldı. Sema Demir’in ilk yaşayan müzesine 19. Yüzyıldan kalma bir konak ev sahipliği yapıyor. İçerisinde, sözlü kültür ürünleri, el sanatları ve temalı sergiler bulunan müzeden içeriği girdiğiniz anda yüz yıl öncesine siz de geri dönüyor ve bugünün şartlarında artık unutulmaya yüz tutmuş geleneksel değerleri yaşama fırsatını yakalıyorsunuz.

2007 yılında kurulan bu müze açıldığı yıl 50 bin ve 2016 yılına gelindiğindeyse 150 bin ziyaretçiye kapılarını açmış bulunmakta. Bu başarı elbette yeni girişimleri de beraberinde getirdi. Sema Demir, 2010 yılında 13. Yüzyıldan kalma bir hamamı restore ederek onu da ikinci yaşayan müzesi olarak 2012 yılında kullanıma açtı. Böylelikle Türkiye’nin ilk “Hamam Müzesi” de hayata geçirilmiş oldu.

Sema Demir’in son projesi ise, “Açık Hava Müzesi”. Bunun için yine Ankara Beypazarı’nda bir araziyi “Anadolu Açık Hava Müzesi” diğer adıyla “Yaşayan Köy” e çevirdi. Kullanıma açtığı tüm müzelerde temel amacı var olan kültürü okuyarak, dinleterek öğretmekten ziyade Türk toplumuna kendi kültürünü yaşatarak öğretmek.