Tüketim Çılgınlığına Karşı Yavaş Yaşa!

Gerçek ihtiyaçlar ile sahte ihtiyaçlar arasındaki ayrımın ortadan kalktığı tüketim toplumunda birey, tüketim mallarını satın almanın ve bunları sergilemenin toplumsal bir ayrıcalık ve prestij getirdiğine inanır. İnsan bu süreçte bir yandan kendini toplumsal olarak diğerlerinden ayırt ettiğine inanırken, bir yandan da tüketim toplumuyla bütünleşir. Dolayısıyla tüketmek birey için bir zorunluluğa dönüşür. İnsani ilişkiler yerini maddelerle ilişkiye bırakır. Artık geçerli ahlak, tüketim etkinliğinin ta kendisidir.

Jean Baudrillard

Yazımıza bu açıklama ile başladık çünkü bugün biraz sizlere tüketim alışkanlıklarımızın geldiği noktadan ve bu konuda “Dur!” demek için atılmış bir adımdan bahsetmek istiyoruz. Öncelikle “tüketim” alışkanlıklarımıza ve günümüzde nasıl bir noktada yer aldığımıza biraz değinelim.

Tüketimin Dünü

Bugün tüketim toplumu haline gelmemizde en büyük payın “küreselleşme” olgusuda olduğunu düşünüyoruz. Nitekim küreselleşme, dünyanın küçülmesine işaret eden bir olgu. Küreselleşen dünya pazarında işletmeler, ortaya çıkan rekabet koşullarına ayak uydurmaya çalışmakta ve yeni pazarlama stratejileri geliştirmektedirler. Bu durum ise Hanry Ford‘un öncülük ettiği “seri üretim sistemi”ne dayanmaktadır.

Seri üretim artmış, arz- talep dengesi hızla değişmiş bu da üreticileri ve hükümetleri farklı politikalara yöneltmiş ve üretilenlerin hızlı tüketilmesini sağlamak amacıyla farklı yollar denemeye itmiştir. Bu farklı yollar arasında en önemli yer “kitle iletişim araçları”na aittir. Evrimleşen teknoloji ile özellikle İnternet’in hayatımızda önemli bir şekilde yer alması, tüketim toplumu olarak bizleri yönlendirmeyi ve maniple etmeyi kolay bir hale getirmiştir. Öyle ki ihtiyaçlar artık medya tarafından belirlenmekte ve koşuşturmaca ağı içinde bulunan biz tüketici neye ihtiyacımız olduğunu düşünemeyerek yalnızca “evet – hayır” diyerek cevap verebilmekteyiz. Bugün biz tüketiciler günlük mutlulukları kovalayan, anında tatmin ve dahi “an”da olup geçmiş ve geleceği aynı anda tecrübe etmek isteyen, içerikten ziyade şekle ihtiyaç duyan, hazcı ve daima tüketime hazır bir kitle profili çiziyoruz. Sert bir öz eleştiri olsa da birçoğunuzun şuan “Doğru söylüyorsunuz” dediğini duyar gibiyiz. Bu da en büyük özelliklerimizden biri, değil mi?

Tüketimin Bugünü

Bugün çoğumuz “denemeden almam” derken diğer bir çoğumuz da İnternet üzerinden alışveriş yaparak denemeden, koklamadan, dokunmadan giysiler, parfümler ve dahi sebze meyveler satın almaktayız. Bunların dışında manevi tüketimimizi de İnternet üzerinden gerçekleştirdiğimiz gerçeği de sert bir şekilde yüzümüze vurmaktadır. Açmamız gerekirse arkadaş bulmak, sohbet etmek, etkinliklere katılmak ve hatta evlenmek de artık İnternet üzerinden halihazırda gerçekleştirilmektedir. Kısacası medya üzerinde her birimiz ayrı bir medya kanalı haline gelmiş bulunmaktayız.

Bant üretimine geçilip Sanayi Devrimi gerçekleştirildi diye sevinilirken tüketme ve satın alma çılgınlığının sonunun gelmediği bu dönemde sizce de biraz abartmadık mı? Elimizdeki telefon tabir-i caizse canavar gibi çalışıyorken ve işimizi görüyorken yeni çıkan modeli almak için kaçımız büyük bir hevesle beklemedi? Televizyonun zararlı olduğunu düşünürken “İnternet’i de var bak, 3D de izleniyor” gibi söylemlerle hep daha iyisini istemedik mi?

Biraz da gündelik kullanımlarımıza dönelim… İki, üç belki de dört çift ayakkabımız varken İnternet sitelerinde gördüğümüz bir ayakkabıya “ilk görüşte aşk” yakıştırması altında hemen sarılmadık mı? Peki, dolapta onca yer kaplamasına rağmen aldığımız birkaç (!) mont? Etiketini bile çıkarmayıp unuttuğumuz t-shirtler? Bıyık altından gülerek “Abartıyorsunuz” deseniz de bir yerlerden tanıdık geldiğine eminiz. Fakat sanıyoruz ki birileri buna “Dur!” demeli. Yoksa dedi mi?

Yavaş Yaşa!

Yavaş Yaşamı Destekleme Derneği bu adımı attı diyebiliriz. Dernek Tribal Worldwide İstanbul ile birlikte “Yavaş Yaşa” kampanyasına imza attı. Bu kampanyada yer alan görseller ile bir yandan sosyal hayatımızı diğer yandan tüketim alışkanlıklarımızı sorguluyoruz. Klasik söylemlerden uzak, gerçekleri mizahi bir şekilde yüzümüze vuran bu görsellere hep birlikte bir göz atalım.



Tonlarca para verip heves alındıktan sonra, misafir çocukları için oyuncak haline gelebilecek harika bir aksesuar değil mi?

“Şimdi al, seneye öde” kampanyaları oysa ne kadar cazip gelir bizlere değil mi? Şimdi ödeyemiyorsak seneye talih kuşunun başımıza konacağından eminmişiz gibi.
“Bihter yüzüğü geldi!” der gibi. Kaç tane var aynı tarz ayakkabımız? Dürüst olalım.
Hem o son model telefonu niye almıştık ki zaten?
“Onu yapmam lazım, bunu da yapmam lazım, aa onu yapmazsam olmaz” derken geçen gençlik, gençliğimiz…
Hava bedava, su bedava…
Söylenecek tek şey kalıyor: Hayatı, zamanı, dünyayı tüketme!

Kategoriler: Motivasyon, Yaşam

Yorumlar (0) Yorum Yap

/