Bilimsel Kanıtlarıyla Birlikte: Beyninizin Neden Her Gün Okumaya İhtiyacı Var?

Okumak beyninizi çalıştırır.
Vücudunuz için egzersiz neyse beyniniz için de okumak odur. Bize alan, zaman, tarihin enginliğinde dolaşma özgürlüğü verir ve fikirlere, kavramlara, duygulara ve bilgi tabanına daha derin bir bakış sunar. Yazar Roberto Bolaño, “Okuma düşünmek gibidir, dua etmek gibi, bir arkadaşınızla konuşmak gibi, fikirlerinizi ifade etmek gibi, diğer insanların fikirlerini dinlemek gibi, müzik dinlemek, manzaraya bakmak gibi, sahilde yürüyüş yapmak gibi. ” diyor. Kitap okurken beyniniz aktif olarak okuduğunuz materyalin türüne bağlı olarak büyüyor, değişiyor ve yeni bağlantılar yaratıyor.

Okumak beyindeki bağlantı sayısını artırır

Okuduğumuz zaman beynimiz değişime girer ve büyüleyici şekilde gelişir.
Bu kelimeleri okurken, beyniniz bir dizi soyut sembolün kodunu çözüyor ve sonuçları karmaşık fikirlerle sentezliyor. İnanılmaz bir süreç.
Okuyan beyin, senfoni orkestrasının gerçek zamanlı işbirlikçi çabalarına benzetilebilir. Beynin çeşitli bölümleri, önümüzdeki yazılı metni çözme yeteneğimizi en üst düzeye çıkarmak için enstrümanlar gibi birlikte çalışır. Maryanne Wolf, Okuyan Beynin Bilimi ve Hikayesi adlı kitabında şöyle açıklıyor:
“İnsanlar sadece birkaç bin yıl önce okumayı icat ettiler ve bu buluşla, beynimizin organizasyon yapısını yeniden düzenledik, bu da düşünebildiğimiz yolları genişletti ve türümüzün entelektüel evrimini değiştirdi… Atalarımızın bu icadı, insan beyninin mevcut yapıları arasında yeni bağlantılar kurma konusundaki olağanüstü bir kabiliyeti ortaya çıkardı.”



Okumak; görsel ve işitsel süreçler, sesbirimsel farkındalık, akıcılık, anlama ve daha fazlası dahil olmak üzere çeşitli beyin fonksiyonlarını içerir. Beynin aynı nörolojik bölgeleri, tıpkı bir şeyi deneyimlemek gibi okuyarak uyarılır. Haskins Laboratuvarlarında devam eden araştırmalara göre, okuma; iletişim araçlarını izlemenin veya dinlemenin aksine, okumak beyne düşünmek, işlemek ve bizden anlatıyı hayal etmek için daha fazla zaman veriyor. Her gün okumak ilerleyen yaşlardaki bilişsel gerilemeyi yavaşlatabilir ve beyinleri daha sağlıklı tutar.


Akışkan akıl yürütmeyi artırır.

Araştırmalar, okumanın sadece akıcı zekaya değil, aynı zamanda okuduğunu anlama ve duygusal zekaya da yardımcı olduğunu gösteriyor. “Akışkan zeka” problemleri çözme, olayları anlama ve anlamlı kalıpları tespit etme yeteneğidir. Okumak, akışkan zekayı artırabilir ve artan akışkan zeka da okuduğunu anlama becerisini geliştirir.



Stanford’daki yürütülen bir araştırma, zevk için okuma ve odaklanılmış okuma arasında nörolojik bir fark olduğunu gösterdi. Kan, okumanın nasıl yapıldığına bağlı olarak farklı sinir bölgelerine akar. Annual Review of Psychology’de 2011 yayınlanan bir araştırmada, beyinde insanlarla etkileşime girerken kullandığımız bağlantılar ile hikayeleri anlamak için kullandığımız bağlantıların örtüştüğü keşfedildi.


Okumak duygusal zekanızı arttırır.

Kurgu, sosyal bir deneyimdir.
Okuma süreci önemli bir sosyal işlevi yerine getirir. Kurgu okurken, zihinsel olarak olayı, durumu, karakterleri ve ayrıntıları hayal edersiniz. Bu tamamen odaklanma ve bir dalıp gitme sürecidir.
Psikolog David Comer Kidd ve New York’taki New School for Social Research bünyesindeki psikolog Emanuele Castano, edebi kurgu okumanın diğer insanların duygularını algılama ve anlama yeteneğini geliştirdiğini, karmaşık sosyal ilişkilerde önemli bir beceri olduğunu kanıtladı. Kidd, “Büyük yazarların yaptığı, sizi yazara dönüştürmek. Edebi kurguda, karakterlerin eksikliği zihninizi başkalarının zihinlerini anlamaya çalışmaya zorlar.” diyor.
Emory Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, bir roman okumanın beynin dilsel kısımlarındaki bağlantıları artırdığını keşfetti. Araştırmanın başındaki isim sinir bilimci Gregory Berns, roman okurken beynin bilişsel bir sürece girdiğini söylüyor:
“Fiziksel duyum ve hareket sistemleriyle ilişkili bulduğumuz sinirsel değişiklikler, bir roman okumanın sizi kahramanın bedenine taşıyabileceğini gösteriyor. İyi hikayelerin sizi mecazi anlamda başkasının yerine koyabileceğini zaten biliyorduk. Şimdi biyolojik olarak da bir şeyler olabileceğini görüyoruz.”


Konsantrasyonu geliştirir.

Okumak sadece beyninizin bağlantısını geliştirmekle kalmaz, aynı zamanda dikkat sürelerini, odaklanmayı ve konsantrasyonu da arttırır. Odaklanmakta zorlanıyorsanız, okumak dikkat sürenizi artırabilir. Bir kitap okuduğunuzda, tüm dikkatiniz hikayeye odaklanır veya belirli bir konuyu daha iyi anlarsınız. Dünyanın geri kalanını duymazsınız ve kendinizi, kavradığınız her ince ayrıntıya kaptırabilirsiniz.



Daha iyi yapılara sahip kitaplar bizi sırayla düşünmeye teşvik eder; ne kadar çok okursak, beyinlerimiz neden ve sonuç arasında o kadar fazla bağlantı kurabilir. Çalışmaya başlamadan önce sabah 15-20 dakika okumayı deneyin, mesela işe giderken yolda okuyun. Ofise gittiğinizde ne kadar odaklanmış olduğunuza şaşıracaksınız.


Okuma alışkanlığını edinin.

Bilginin yeni para birimi olduğu bir dünyada okumak, sürekli öğrenmek daha fazlasını elde etmenin en iyi yoludur. Okumak sabır, gayret ve kararlılık gerektirir. Okumak her beceri gibidir, bunu düzenli ve sürekli olarak uygulamalısınız.
Kaynak.
Kategoriler: Gelişim

Yorumlar (0) Yorum Yap

/
Exit mobile version