İş Hayatında İçe Dönük Olmak Çok mu Kötü?

Gizem Şahan

Gizem Şahan

Dreamer | Coaching & Consulting | Innovation & Creativity | Dreamcatcher | Entrepreneur

Hayır değil!
“introvert” {/in-tro-vört}. Türkçe karşılığını “içe dönük”
TDK der ki bkz: içe dönük Çevresiyle iletişim kurmada güçlük çeken, içine kapalı, sosyal ilişkileri zayıf olan (kimse). Gerginlik ve çatışma durumlarında, kendi içine kapanarak, olaylardan ve başkalarından kaçan (kimse) anlamına gelir.
Hadi canım! Ben bugün size tersini söyleyeceğim TDK’ya karşı gelerek! Çünkü bence içedönük olmak çok özel ve farklı bir güç. İlk kez Jung tarafından tanımlandıysa da, daha sonraları ve yeni yeni daha derin araştırmalar yapılmaya başlanıyor içe dönükler hakkında.
Şimdi sizinle içe dönük karakter tipinin bir kaç özelliklerini paylaşmak istiyorum:
1. Daha hayatlarının ilk dönemlerinde bilgiye doğal bir susuzluk hisseden içe dönükler, çocukluklarında çoğunlukla “kitap kurdu” olarak nitelendirilirler. Bu ifade çevrelerindeki kişiler tarafından onları aşağılamak için kullanılsa da, bu ifadeyi içselleştirirler ve hatta bununla gurur duyup, geniş ve derin bilgi dağarcıklarının tadını çıkarırlar. İçe dönükler ne biliyorlarsa, bunu paylaşmaktan hoşlanırlar ve kendi seçtikleri konular üzerindeki ustalıkları konusunda kendinden emindirler, ancak bu kişilikler dedikodu gibi “ilgi çekici olmayan” dikkat dağıtıcı meseleler üzerine fikir beyan etmektense kendi alanları dahilinde zekice bir plan tasarlamayı ve hayata geçirmeyi tercih ederler.
2. Arkadaşları ve meslektaşlarının, onların nispeten sosyal kişilikler olduklarını düşünmeleri mantıklıdır, ancak içe dönüklerin tekrar enerji toplamak için yalnız vakit geçirmeleri ve bir anda ortadan kaybolduklarında çok paniğe kapılmamanız faydalı olur. İçe dönükler başkalarının duygularına çok özen gösterirler ve bunun karşılığını beklerler; bazen bunun anlamı onlar ihtiyaç duydukları alanı birkaç günlüğüne vermek olabilir.
3. Çatışma ve eleştiriyle karşı karşıya bulduğunda strese girerler. Hassasiyetleri, onları bu kişisel saldırılardan kaçınmak için ellerinden geleni yapmaya zorlar, ama koşullar kaçınılmaz olduğunda, son derece mantıksız, yararsız yollarla karşı koymaya çalışabilirler. Çatışma yönetimi ve sınırlar konusunda kendilerini geliştirmeleri çok faydalı olacaktır.
4. Doğuştan gelen bir idealizm ve ahlak hisleri vardır, ancak onları diğer idealist kişilik tiplerinden ayrı kılan kararlılıkları ve azimleridir. Boş oturan hayalperestler değil, hedeflerini gerçekleştirmek ve kalıcı bir olumlu etki bırakmak için somut adımlar atabilen kişilerdir.
5. Başkalarına yardım etmeyi hayatlarının amacı olarak görme eğilimindedirler. İçe dönüklerin kurtarma çalışmalarına katıldığı ve hayır kurumu işleri yaptığı görülse de, gerçek tutkuları insanların kurtarılmasına hiç gerek kalmaması için sorunun kalbine inmektir.
6. İçe dönükler çok özgün bir nitelik kombinasyonunu paylaşırlar: Yumuşak dilli olsalar da, çok güçlü görüşlere sahiptirler ve inandıkları bir fikir için yorulmadan savaşırlar. Bu kişilik tipine sahip insanlar kararlı ve iradelidir, ancak bu enerjiyi nadiren kişisel kazanç için kullanırlar. İçe dönükler avantaj sağlamak için değil, denge yaratmak için yaratıcılık, hayal gücü, inanç ve hassasiyetle hareket ederler. Eşitçilik ve karma çoğu içe dönük kişi için çok çekici fikirlerdir ve tiranların kalbini yumuşatmak için hiçbir şeyin sevgiyi ve şefkati kullanmak kadar dünyaya faydalı olmayacağına inanma eğilimindedirler.
Evet yukarıdaki yazdıklarım size uyuyorsa içe dönük olabilirsiniz. Eğer net olarak bilmek istiyorsanız hemen buradan karakter analizinizi yapabilirsiniz: www.16personalities.com
Basitçe söylemek gerekirse, içe dönük olmak, uyaranlara daha duyarlı bir kişi olduğunuz anlamına gelir. Çoğu zaman ellerinden gelenin en iyisini yapabilmeleri için kendi kendilerine kalarak dinlenme ve şarj sürelerine ihtiyaçları olduğu anlamına gelir. Dışa dönüklerin aksine kalabalık bir etkinlikten sonra, toplantılardan sonra enerjileri artmaz, azalır.

İçe dönüklerin yükselişi

İçe dönüklüğün ne olduğunu anlamalıyız. Hatta çok iyi anlamalıyız. Çünkü iş yaratıcılığa ve liderliğe geldiğinde içe dönüklerin en iyi yaptıkları şeye çok ihtiyacımız var. Nüfusun üçte biri ile yarısı arasında insan içe dönük. Siz farkında olsanız da olmasanız da, tanıdığınız iki ya da üç insandan biri içe dönük. Bu yüzden siz dışa dönük olsanız bile, iş arkadaşlarınız, eşiniz, çocuklarınız, yanınızda oturan kişi içe dönük olabilir.
Solak olmanıza rağmen sağ el kullananları için tasarlanan makas kullanmak gibidir bazen içe dönük olmak..Ve bu yüzden içe dönük olmak bazen bize çok zor gelir, çünkü eğitim hayatından tutun sosyal hayat ve iş hayatı genellikle dışa dönük (extrovert) insanlara göre şekillendirilmiştir.
Niçin okulları ve işyerlerini bu şekilde düzenliyoruz? Ve neden içe dönüklere bazen kendi başlarına olmak istedikleri için kendilerini suçlu hissettiriyoruz? Hangi yazılan senaryoyu onaylatmaya çalışıyoruz?
Neden?
İçe dönüklerin Sessiz Gücü kitabının yazarı Susan Cain bunu şöyle açıklıyor:

“Tarım ekonomisinden büyük şirketlere evrimleştik. Birdenbire insanlar kasabalardan şehirlere taşınmaya başladılar. Ve kendilerini, hayatları boyunca tanıdıkları insanlarla çalışmaktan, etraflarını sarmalayan yabancılara kanıtlamak zorunda buldular. Ve anlaşılabilir şekilde, çekicilik ve karizma birdenbire önem kazandı. Tabii ki de kişisel gelişim kitapları da bu yeni ihtiyaçları karşılayacak şekilde değişmeye başladı ve “Arkadaş Kazanmanın ve İnsanları Etkilemenin Yolları” gibi adları oldu. Ve rol modelleri olarak harika satıcılardan bahsetmeye başladılar. Bugün içinde yaşadığımız dünya böyle. Bu bizim kültürel mirasımız.”

Ben çoğu eğitimimde ve sahnedeyken bu konunun altını özellikle çiziyorum. Evet çünkü ben de bir içe dönüğüm. Doğru duydunuz. O kadar eğitim veren, sahne konuşmaları yapan, her gün yeni insanlarla tanışan ve koçluk yapan ben bir İÇE DÖNÜĞÜM!
Hatta Myers-Briggs e göre INFJ karakter tipine sahibim. Çoğu insan beni dışa dönük sanıyor. Onları da şaşırtmayacağım çünkü “omnivert” ya da “ambivert” denilen kavram, durumsal olarak hem içe dönük, hem de dışa dönük olabilen, ortama adapte olabilenler için kullanılıyor. Ve ben de böyleyim. Bu terimlerin yaygınlaştıran psikolog Carl Jung bile saf içe dönük ya da saf dışa dönük diye bir şey yoktur demiş.
Ve Introvert olmaktan da gurur duyuyorum.. Neden mi? Çünkü hem nazik, hem yaratıcı, hem de güçlü olabilmemi sağlıyor bu özelliğim.
Fakat itiraf etmem gerekirse her zaman böyle hissetmiyordum. Küçükken diğerleri gibi olmadığım için ‘Acaba bende bir sorun mu var yoksa?’ şüphesiyle geçti. Tamam oyun arkadaşlarım vardı, insanlar beni çok severdi, ama benim asıl mutlu olduğum zamanlar kitaplarım, ansiklopediler, Red Kit çizgi romanlarımla başbaşa kaldığım anlardı. Ya da doğada kurbağa larvası toplayıp başkalaşımlarını izlemek, sokakta bulduğum hayvanlarla vakit geçirmekten çok ama çok keyif alıyordum. (Evet biraz tuhaf ama zeki bir çocuktum, okumayı yazmayı 3,5 yaşında öğrenince okumadan duramıyorsunuz:)
Fakat eve gelen misafirlerle bana anlamsız gelen o konuşmaları yapmayı hiç sevmezdim. Aynı şekilde bayram ya da çoğu akraba ziyaretlerini de. Herkes 3-4 cümlelik nasılsın, iyi misin, iş nasıl, çoluk çocuk nasıldan öte gitmeyen aynı soruları permütasyonla farklı kişilere sorarak 4 saate yaymasından…(Binom açılımını ve permütasyonu çocuklara böyle öğretmeyi neden hala denemedi kimse:) Ve tabii ki ailem de beni ‘yabani’ buluyordu, ‘insan içine karış bu kadar yabani olma!’ diyorlardı.
‘Ben saçma geyik muhabbetten ve sadece “ee havalar nasıl?’ diye derinleşmeyen muhabbetlerden hoşlanmıyordum. Ben anlamlı ve derin bağlar kurmayı seviyordum. Şevkatli ama güçlü karakterlerden, öyle insanlardan ve sohbetlerden hoşlanıyordum. Kaba, anlayışsız, hoşgörüsüz, duyarsız tiranlardan değil.
Hala da öyle.
Küçük yaşlarımdan itibaren insanlara ve sorunlarına içten bir ilgim vardı, ama kendilerini saklarlarsa onlara yardım edemezdim. Bu sebeple saklayan ve acılarını bastırıp masadaki dev mor fili konuşmak yerine futbol maçlarından ya da gündemdeki magazinel olayları konuşmaktan, dedikodu yapmaktan ziyade kitap okumayı tercih ettim, ve bu ‘yabanilikse’ peki öyle olsun:)
Onları suçlamıyorum, kesinlikle hayır. Arada gülüyorum bile nüktedan cevap veriyorum tabii ki ama olay şu ki aileniz siz büyürken karakter tipinizle, pskolojinizle, farklılıklarınızla sizi kabul etmeyip kendi bildiklerini okursa, 30 lu yaşlardan sonra böyle tepkiler almak onları şaşırtmamalı. Ben onların bazı tepkilerine hala şaşırabiliyorum, onlar da benim. Bu, makine değil insan olduğumuzu gösteriyor ve insansak hala etrafımıza kendimizle ilgili mesajlar vermeye devam ediyoruz.
Bütün bunların hepsinde aldığım mesaj benim sessiz ve içe dönük halim olması gerektiği gibi değildi ve daha dışa dönük olmak için çaba göstermeliydim. Yaratıcılığın ve üretkenliğin garip bir sosyallikten geldiğine inanılıyordu. Onlar gibi olmalıydım.
Büyüyüp onların istediği ve gurur duyduğu kurumsal firmalarda işe girince de yine bu his geldi. Çoğumuz açık ofislerde çalışıyoruz, duvarlar yok ve kendimize ait odamız yok ve sürekli olarak iş arkadaşlarımızın gürültüsüne ve bakışlarına maruz kalıyoruz. Kurumsal hayattayken verimliliğimi büyük ölçüde düşüren şey buydu.
Odaklanamıyordum, daha doğrusu hepsine odaklanıyordum. Telefonla satış yapan karşı masama, 2-3 kişi toplaşıp dedikodu yapan kişilere, yöneticimin diğer kişiyi azarlayışına, teleşalı klavye seslerine…Hepsine!
Odaklanma sorunu olan kişilerin belki de farketmedikleri şey buydu. Onlar sadece önündeki işe odaklanamıyorlar onun dışındaki her şeye odaklanıyorlar oysa ki:)
Bu yüzden mesailere kalıp toplantı odalarına koşuyordum. Gündüz odaklanamadığı için yapamadığı önemli işleri sessiz ve sakinlikte bitirebilmek için ya erken geliyor ya da herkesin gitmesini bekleyerek mesaiye kalıyor. Alın size mesai sebebi…Çoğu kişi de bunu yapıyor, biliyorum. Evet evet sen:)

Dünyayı Hareket Ettirmek İsteyenlerin İlk Kendilerini Hareket Ettirmelerine İzin Verin

İçe dönükler mucitlikleri, yaratıcılıkları, özgün bakış açıları ve güçlü bilgi birikimleriyle gurur duyarlar. Genellikle filozof, düşünür veya hayalperest bir profesör olarak bilinen içe dönükler, tarih boyunca birçok bilimsel keşfin arkasındaki isimler olmuşlardır.
İş hayatında çoğu lider dışa dönük. Günümüzde liderlerin hepsinin bu konuda özellikle içedönük hareketi tanınması, yol açması ve farklı çalışma tarzlarını şimdi her zamankinden daha fazla benimsemesi gerekiyor Hatta işe alım görüşmelerinde, o gizli potansiyelli harika içe dönükler yerine sırf dışa dönük olduğu için karizmalarıyla diğerlerini etkileyen kişiler seçiliyor. Toplantılarda en karizmatik kişinin ya da sesi en yüksek çıkanın fikirleri kabul ediliyor, oysa ki en iyi konuşmacı olmakla en iyi fikirlere sahip olmak arasında hiçbir ilişki yok. Hiçbir.
Şirket içi yükselmelerde, liderlik pozisyonları için içe dönükler sürekli pas geçiliyor. (oysa ki içe dönükler çok daha dikkatlidir, sezgileri kuvvetlidir ve hesaplanmamış büyük riskler almazlar) Adam Grant’ın yaptığı bir araştırmaya göre içe dönük liderler sıklıkla dışa dönük liderlerden daha iyi sonuçlar alıyorlar, çünkü proaktif olarak çalışanları yönetirken, onların kendi fikirleriyle çalışmalarına izin veriyor, oysa dışa dönük liderler heyecana kapılıp olanları bilmeden, kendi düşündükleri biçimde şekillendirebiliyor ve böylece diğerlerinin fikirlerinin gün ışığına çıkmasına engel oluyorlar.
Evet dezavantajınız gibi görünen bu hassasiyetten nasıl yararlanacağınızı ve işyerinde nasıl gelişeceğinizi de paylaşacağım. O da haftayaki yazımın konusu olsun ne dersiniz?
Eğer buraya kadar okuduysanız çok teşekkür ederim, hatta bir içe dönükseniz daha da tebrik ederim. Lütfen kendinizi yalnız ya da anlaşılmamış hissetmeyin. Sizi anlayacak birisi mutlaka var, uyum, keyif ve ilham dolu sohbet edeceğiniz birisi var, kendimden biliyorum. 🙂
Lütfen o güzel sesinizi duyurun ki sizlerin daha çok farkına varsın bu dünya. Çünkü bu dünyanın sizin o güzel, farklı, içten sesinizi duymaya ihtiyacı var.

Dilerseniz beni Instagram’da takip edebilirsiniz! 🙂

Kategoriler: Kariyer

Yorumlar (0) Yorum Yap

/
Exit mobile version