İlk Bilgisayar’ın İcadı: 2. Dünya Savaşının Kaderi Değişiyor

2. Dünya Savaşı insanlık tarihinin gördüğü en korkunç savaşlardan birisidir. 1939 ile 1945 yılları arasında süren bu savaşta çoğunluğu sivil kayıp olmak üzere yaklaşık 65 milyon insanın hayatını kaybettiği sanılmaktadır. 
Savaşın yeni başladığı dönemlerde Avrupa’da süper güç haline gelen Alman Nazi güçlerinin, 1940’ların başında Avrupa’daki ilerleyişi son hız sürüyordu. Avrupa’nın batısında Fransa olduğu gibi işgal edilmiş, İspanya sınırlarına dayanılmış; Doğu’da ise bugünkü Finlandiya ve Ukrayna işgal edilmiş ve günümüz Rusya sınırlarına dayanmış bir Alman Nazi süper gücü bulunuyordu.

1. Dünya Savaşı’ndan mağlup olarak ayrılan ve savaşın
bitiminden kısa bir süre sonra Alman Nazi güçlerinin bu kadar hızlı bir şekilde tüm
Avrupayı tekrar işgal edebilmesinde birçok etken vardır. Fakat bu etkenlerin en önemlilerinden biri kullandıkları şifreleme
makinesi “Enigma” idi. Almanların şifreli haberleşme makinesi Enigma, her gün
yeni bir kod sistemi belirleyen ve Alman ordusu için çok önemli haberleri kriptolu olarak savaş alanındaki tüm subaylara, denizaltılara, savaş gemilerine gönderen bir makine idi. 

Bu durum, Nazi Almanya’sına karşı savaşan Müttefik Devletler için çok büyük bir
sıkıntı teşkil ediyordu, evet Müttefik devletler Enigma kodlarını çözebiliyordu
ancak bu şifrelerin elle çözümü en az 1 aylık bir zamanlarını alıyordu. Yani onlar
şifreyi çözene kadar, Enigma makinesinden çözülmesi gereken yaklaşık 30 tane
yeni şifre üretiliyor, şifreler çözülene kadar şifreli haberler
Alman komutanlara ulaşıyor ve operasyonlar Müttefik Devletler’in saldırılar hakkında istihbarat
sağlaması engellenerek başlıyordu.

Artık Almanlar’ın Fransa’yı işgal ettikten sonra bir sonraki
adımı belliydi, o da ada  ülkesi
İngiltere! Bu durum İngilizler için oldukça can sıkan bir durumdu. Savaşın
kendi adalarına taşınması isteyecekleri en son şey olurdu. İngiliz İstihbarat Servisi
bu Enigma kodlarının daha kısa sürede çözülmesi gerektiği konusunda hemfikirdi.
Bu kodları elle çözebilmek oldukça zaman aldığından, bu kodları çok daha hızlı
bir şekilde hesaplayıp çözebilecek bir makine geliştrilmesi artık bir
zorunluluk olmuştu. Böylelikle her gün yeni bir kodlama üreten Enigma
makinesinin kriptolarından 1 ay sonra değil, çok daha kısa sürede haberleri
olacaktı. İşte ilk bilgisayarın icadı burada başlıyor.

İlk bilgi sayar sözcüğü buradan geliyor. Orjinalinde bir hesaplama makinesi olan bilgisayar,
Enigma kodlarını sayan, hesaplayan bir makineydi. Tarihin gördüğü en büyük
dahilerden biri, İngiliz matematikçi ve kriptolog Alan Turing, bu makinenin bulunmasına öncülük eden isim oldu.
İlk bulunan bilgisayarın boyutları ortalama bir oda boyutunda, yaklaşık 30 ton
ağırlığındaydı. Bu bilgisayar, elle hesaplanması aylar süren enigma kodlarını
dakikalar içinde çözebiliyordu. 

Bu makinenin icadıyla birlikte, Müttefik Devletler Alman Nazi kuvvetlerinin bütün istihbarat bilgilerini anlık olarak
takip edebilmeye başladılar. Ayrıca Alman casusların tüm raporlarını ele
geçiren İngiliz İstihbarat Servisi, İngiltere’deki tüm Alman casuslarının raporlarını kendileri yönetmeye başladılar. Berlin’e yapılan sahte raporlamalar,
sahte istihbarat bilgileri, Alman uçaklarının savaş boyunca Londra’ya yaptıkları zannettikleri bombalamaları aslında Londra’ya değil yanlış koordinatlarda boş arazilere yapılmasında, ve bir diğer önemli olay savaşın kaderini değiştiren Normandiya çıkarmasının yapılmasında bu sahte raporlamaların çok önemli bir rolü oldu. 

Ancak bu inanılmaz makinenin mucidi Alan Turing, görmesi
gereken saygıyı hiçbir zaman göremedi. O dönemde savaş sürdüğü için İngilizler’in, Almanların enigma
kodlarını hesapladıkları makinenin icadı açıklanmadı. İlk bilgisayarın icadı uzun
bir süre sır olarak kaldı. O zamanlar Turing’in adını Dünya hiç duymadı bile. 

Turing’in sonu da hiçte
hak etmediği bir şekilde oldu. Tarihin en önemli icatlarından birini yapan
Turing, eşcinseldi. Savaşın bitiminden kısa bir süre sonra evi soyulan Turing,
polise verdiği ifadede evinin erkek arkadaşı tarafından soyulduğunu söylemek
zorunda kaldı. O zaman için bu durum kabul edilemezdi ve Turing hemen
tutuklanıp hormon tedavisi görmeye başladı. Bir süre sonra toplumdan
dışlanmışlığın, gördüğü hormon tedavilerinin yan etkilerinin sonucunda bunalıma
giren Turing, bir elmanın içine enjekte ettiği zehir ile 7 Haziran 1954’te
intihar etti.

Bugünün teknolojisinde yaptığı çalışmalarla önemli bir yeri olan Amerikan Apple firmasının da adı ve logosu, döneminde bilgisayarı bulduğu bile açıklanmayan, görmesi gereken saygıyı hiçbir zaman göremeyen bilim adamı Alan Turing’i hatırlatmak adına bir ısırık alıp intihar ettiği elmadan geliyor.  
Kategoriler: Başarı, Tarih, Teknoloji

Yorumlar (0) Yorum Yap

/
Exit mobile version