İnsan, sınıflandırma bilimindeki adıyla “Homo sapiens (farkında olan insan)”, anatomik olarak 200.000 yıl önce Afrika’da ortaya çıksa da modern davranışlarına kavuşması epey uzun(150.000 yıl kadar) sürdü. Bu modern davranışlarla(düşünebilme ve konuşabilme) birlikte günümüz insanı, Homo sapiens’in alt türlerinden birisi olan “Homo sapiens sapiens (farkındalığın farkında olan insan)” olarak anılmaya başlandı. Homo sapiens sapiens halini aldıktan sonra insanın gelişimi oldukça hızlı olurken doğayla ve çevresiyle olan ilişkisi olumsuz anlamda değişmeye başladı.
Bildiğiniz gibi ilkel ilk insanlar avcılık yaparak hayatta kalıyorlardı. Her geçen yıl daha iyi bir avcıya dönüşen bu insanlar, sahip oldukları yetenekleri sayesinde kullanışlı araç-gereçler yaparak avcılık konusunda epey ustalaştılar. Bu ustalaşmayla birlikte güçlü, sağlıklı ve üreme potansiyeli olan hayvanlar insanlar tarafından kolayca avlanabildi ve büyük av hayvanlarının soyları tükenmeye başladı.
Avın azalması ve yavaş yavaş nüfusun artmasıyla tarımsal faaliyetlere geçiş kaçınılmaz hale geldi. Bu durum, nüfusun kısa sürede patlamasına sebep olurken insanın doğal kaynaklara saldırmasını hızlandırdı. Ağaçların kesilmesi, yanlış tarım uygulamaları, otlakların bir bir yok edilmesi sonucunda dünyadaki yeşil alanlar hızla azalmaya başladı. Kısaca, Homo sapiens sapiens sayısı hızla artarken eskiden ormanlarla kaplı birçok alan yok oldu. Çok değil 1700’lü yıllara kadar Anadolu karaçam ormanlarıyla kaplı bir bölgeydi.
Ardından gelen Sanayi Devrimi, ne yazık ki insanın doğaya verdiği zararları azaltmak bir yana arttırmaya devam etti. 1830 yılında, insan nüfusu 1 milyarken sadece 170 yıl sonra 2000 yılında 6 milyarı geçmişti. Bu da tüketimin hızla artması, doğal kaynakların hızla sömürülmesi anlamına geliyordu.
Doğaya sürekli artacak şekilde verdiğimiz tahribat, günümüzde devasa boyutlara ulaşmış durumda. Öyle ki insan faaliyetleriyle oldukça hızlanan küresel ısınma, birçok bilim insanı tarafından dünyanın önündeki en büyük sorunlardan biri olarak gösteriliyor.
Yukarıda bahsettiğim gibi çok açık görülüyor ki doğaya ve çevreye en çok zarar veren tür biziz. Bunun sonsuza kadar bu şekilde devam edemeyeceğini hepimiz biliyoruz. Daha da geç olmadan kendimizi ve değerlerimizi sağlam bir şekilde sorgulayıp türümüzü yeniden tanımlamalıyız. Yani, artık sadece kendi çıkarlarını düşünen Homo sapiens sapiens’i aşarak Homo bene’ye (iyi, yararlı insan) dönüşmeliyiz.
Bu içerikler de ilginizi çekebilir:
This post is also available in: English
Yorumlar (0) Yorum Yap