Acele kararlardan kaçınarak ve etkili bir şekilde düşünerek doğru sonuçlara ulaşmanın ipuçları…
Dünyanın dört bir yanındaki liderler, günümüz liderliğinin gerektirdiği eşi benzeri görülmemiş yoğunluğunun onları daha reaktif (tepkisel) ve daha az proaktif hale getirdiğini düşünüyor.
Bu yoğunluğun getirdiği gerici liderlik yaklaşımına bir çözüm söz konusudur, ki o da farkındalıktır.
Eski bir teknik olan farkındalık ile binlerce lider yetiştirilirken tekrar ve tekrar şunun farkına vardık; dikkatli bir yaklaşımın (farkındalığın), insanların bir olay ve bu olaya karşı ortaya koydukları tepkilerinin arasında bir saniyelik bir zihinsel alan yaratmalarına yardımcı olabileceğini gördük.
Bir an için kulağa pek hoş gelmeyebilir bu, ancak başarısızlığa götüren aceleci bir karar vermek ile performansın artmasını sağlayan, düşünerek bir sonuca varmak arasında elbette fark vardır, ki öfkeyle hareket etmek ile gerekli sabrı göstermek arasındaki farktır bu. işte bu; zihniniz, duygularınız, dünyanız üzerinde düşünmeniz gereken bir saniyelik bir zamandır.
Yapılan bazı araştırmalar, farkındalık eğitiminin; beynimizle, kendimizle, başkalarıyla ve çalışmalarımızla kurduğumuz ilişkiyi nasıl değiştirdiğini göstermiştir. Pratikte uygulandığında, farkındalık, temelde zihnin işletim sistemini değiştirir. Tekrarlanan farkındalık uygulamalarıyla, beyin aktivitesi; limbik sistem de dahil olmak üzere beynin eski, gerici bölümlerinden, beynin en yeni, rasyonel kısmına, yani prefrontal korteksine yönlendirilir.
Bu sayede, farkındalık uygulamaları, pratikte beynin refleksif reaksiyonlarından sorumlu bölümlerindeki aktiviteyi azaltırken, beynin yönetici fonksiyonu sahip ve becerilerden sorumlu olan bölgelerinin beyinsel aktivitelerini arttırır.
Beynin bu bölümü ve desteklediği yönetici fonksiyon becerileri, düşüncelerimiz, sözlerimiz ve eylemlerimiz için kontrol merkezidir esasında. Mantıksal düşünce ve dürtü kontrolünün de merkezidir burası.
Basitçe söylemek gerekirse, yönetici fonksiyonuna daha fazla güvenmek, bizi zihnimizin koltuğuna daha sıkıca oturtur ki bu da ömrümüzü uzatır.
Bu bir saniye, istenen sonuçlara ulaşma veya ulaşamama arasındaki farktır. Bu bir saniye, daha az reaktif ve o anla uyum içinde olmak için gereken her şeydir. Bu bir saniyenin altında, karar verme ve yönlendirme şekli, katılımı ve liderliği geliştirme fırsatı yatar. Bu, hızlı ve yüksek stresli işlerde liderler için çok büyük bir avantaj sağlar.
Daha dikkatli olmanıza (farkındalığa) yardımcı olacak beş pratik ipucu:
1- Her gün 10 dakikalık farkındalık eğitimi gerçekleştirin: Çoğu insan sabah vakitlerini farkındalık eğitimi için en uygun zaman olarak düşünür, ancak günün herhangi bir saatinde de gerçekleştirebilirsiniz. Bu 10 dakikalık bir eğitimi programıdır; internetten, kısa bir rehberlik eğitim kılavuzu yada ücretsiz bir farkındalık uygulaması indirmek için bir link bulabilirsiniz. Dört hafta boyunca deneyin.
2- Sabah ilk iş olarak e-postaları okumaktan kaçının: Genellikle zihinlerimiz sabahları daha iyi odaklanabilir, yaratıcı ve geniştir. Bu zaman dilimi, odaklı, stratejik çalışmalar ve önemli konuşmalar yapmanın zamanıdır. E-postalarınızı bu önemli zaman diliminde okursanız, zihniniz kırılır ve reaktif (tepkisel) liderliğe doğru ilerlemeye başlarsınız. E-posta okumayı günün ilk işi olarak yapmak; zihninizi en yüksek potansiyelde kullanma fırsatını kaçırmanıza sebep olur. Gelen kutunuzu kontrol etmeden önce çalışmaya başlayın ve en az 30 dakika, hatta bir saat beklemeyi deneyin.
3- Tüm bildirimlerinizi kapatın: Telefonunuzda, tabletinizde ve dizüstü bilgisayarınızda bulunan bildirim alarmları, reaktif liderliğe önemli katkılarda bulunur maalesef. Zihinsel olarak sizi meşgul eder ve baskı altına sokarlar, böylece gerici ve aceleci tepkilerinizi tetiklerler. Değer kattıklarından çok daha fazla hasara neden olurlar. Şunu deneyin: Bir hafta boyunca, tüm cihazlarınızdaki e-posta bildirimlerinizi kapatın. E-postalarınızı her saat başı yalnızca bir kez kontrol edin (veya işiniz açısından ihtiyaç duyduğunuz kadarıyla), ancak gelen kutunuza düşen mesajları zorunlu olmadıkça kontrol etmeyin.
4- Çoklu görevleri durdurun: Multitasking özelliği (çoklu görev), zihninizi dolu, meşgul ve baskı altında tutar. Sizi reaktif yapar. Tek bir göreve odaklanmaya çalışın ve zihninizin başka bir göreve sürüklendiğini fark ettiğinizde, yani bunun beyninizin çoklu görev yapmak istediğinin bir işareti olduğunu kabul edin. Bu olduğunda, eldeki göreve odaklanmayı sürdürürken düşüncelerinize giren tüm gereksiz görevlere zihinsel olarak beyninizi kapatın.
5- Takviminize ekleyin: Önceki dört ipucunu ne kadar iyi uyguladığınızı değerlendirmek için ya da hafızanızı yenilemek için bu makaleyi tekrar hatırlamak üzere bir hatırlatma notu oluşturun ve bunu takviminize ekleyin. Bu uygulamaları aynı şekilde yapabilecek yaşıtınız bir kişiyi seçebilirsiniz. Bu, size yardımcı ve motive edici olarak birbirinizi değerlendirme şansı sağlayacaktır.
Bu ipuçlarını denemenizi öneriyoruz. Zira bu farkındalık uygulamaları, sihirli bir hap gibi olmasa da, gerici (aceleci) kararlara uymak yerine yanıtlarınızı daha aktif olarak seçmenize ve hesaplanmış seçimler yapmanıza yardımcı olacaktır.
…
Yorumlar (0) Yorum Yap