1765’te, Rus İmparatoriçe 2.Katerina bir filozof olan Dennis Diderot’un paraya ihtiyacı olduğunu duyar. İmparatoriçe, Diderot’un tüm kütüphanesini satın alır. Kitapları evinde tutmasını söyler. Bir kütüphaneci bulur ve 25 yıllık maaşını peşin öder.
Diderot kendisine verilen parayla kırmızı bir cüppe almaya karar verir. İpin ucu da burada kopmaya başlar.
Kıyafetlerin görkemine alışmaya başladıkça evindeki eşyaların kıyafetlerine göre güzel olmadığını düşünür ve eşyalarını teker teker değiştirmeye başlar. En sonunda evdeki tüm mobilyaları değiştirmiştir. Bir sürü borcu vardır ama hala satın alma arzusunu dindirememiştir.
Yaşadığı bu olaydan sonra maddeye olan bu düşkünlüğü hakkında bir makale yazmaya karar verir ve bu etkiyi ‘Diderot Etkisi’ olarak tanımlar.
» Diderot Etkisi Nedir?
Diderot etkisi, alışveriş alışkanlığı ile ilgili iki varsıma dayanır:
• Satın aldığınız ürünler karakterinizin bir parçası haline gelir ve diğer satın aldıklarınızı tamamlar.
• Yeni aldığınız ve önceki gruba uymayan ürün için yeni bir grup oluşturmanız gerekir ve siz ona uygun başka ürünler almaya başlarsınız.
» Bu Etki Bana Ne Yapabilir?
Diderot gibi ünlü bir filozofu bile tüketim çılgınlığına sürükleyip iflasın eşiğine getiren bu etki bize ne yapabilir? Tabi ki bu olay uç bir örnek. Kısaca “Diderot Etkisi” ihtiyacımız olmayan şeyleri eşyalarımız arasında kusursuz bir uyum yakalamak için almamıza neden olur.
» Nasıl Karşı Koyabiliriz?
Bilinçli bir tüketici olmak için dikkat etmeniz gereken 3 nokta var:
1) Düşünce Yapınızı Değiştirin
Alışveriş yaparken sahip olduğunuz düşünce yapınızı değiştirmeniz çok önemli. Daha iyisine sahip olacağım, daha üst modelini alacağım diye düşünmek yerine zaten sahip olduğunuz bir şeyi değiştireceğinizi düşünün. Düşünce yapınızda yaptığınız bu küçük değişimin bile eylemlerinizi nasıl etkilediğini göreceksiniz.
2) Neye Para Verdiğinizin Farkına Varın
Ürünle birlikte felsefe satmak yeni bir şey değil. Çoğu firma bu yöntemi uzun zamandır uyguluyor. Firmalar, sizin onlara verdiğiniz parayla reklam yapıyorlar. Kendinizi bir yatırımcı gibi düşünün ve hayatta değer verdiğiniz şeylere önem veren firmalara yatırım yapın. Çevre dostu, ergonomik ürün, minimal dizayn gibi konulardan hangisini önemsiyorsunuz? Cevabı bulun ve alışveriş yapacağınız firmaları buna göre seçin. İşin zor kısmı ise reklamlar. Aklınızı çelmelerine izin vermeyin ve mücadele etmeye hazır olun.
3) “Tüketim Mutluluk Getirmiyor” Lafını Aklınızdan Çıkarmayın
“Diderot Etkisi” bize daha çok tüketmenin ve daha fazla şeye sahip olmanın mutluluğu getirmediğini de gösteriyor çünkü bir ürünü alınca başka bir ürünü almayı daha çok istemeye başlıyoruz. Sonuç olarak kendimizi sonu gelmez bir döngünün içinde buluyoruz.
4) Markaların Kaderi Sizin Elinizde
Bir markayı marka yapan ve ona imaj kazandıran tüketicilerdir. Markaların kaderini onlar belirler. Her şey oradan alışveriş yapıp yapmamanıza bağlıdır. Tabi bu kararı büyük kitleler verecektir. Yani siz markanın size söylediği tarza uymak zorunda değilsiniz, markalar sizin talebinize uygun ürün üretmek zorunda. Piyasada patron sizsiniz.
Bu içerikler de ilginizi çekebilir:
This post is also available in: English
Yorumlar (0) Yorum Yap