Stefan Zweig ve Hayat: Nazi Almanyası’ndan Eşsiz Bir Edebiyat Hikâyesi

WonWoman

WonWoman

Kırmızı her zaman kazanır | @SouthCarolina

stefan zweig hayatı

Günümüzde eserlerine sıklıkla rastladığımız Stefan Zweig, döneminin en parlak edebi kişiliklerinden biriydi. Nazi Almanyası’nda büyük zorluklar çeken Zweig, yaptığı işe canla başla sarılmayı başarmıştı. Öyle ki; Zweig’ın aktif olduğu 1920 ve 1930 yıllarında eserleri 50’den fazla dile çevrildi ve döneminin en çok tercüme edilen yazarı hâline geldi. Fakat bu durum Nazilerin, diğer tüm Yahudilere yaptıkları gibi eserlerini yakmalarına engel değildi. Bu içeriğimizde Stefan Zweig’ın hayatına ve yaşadığı zorluklara yakından bakıyoruz. 


Doğumu ve gençlik seneleri:

zweig gençliği

Stefan Zweig, 28 Kasım 1881 yılında gözlerini Avusturya’da gözlerini dünyaya açmıştır. Varlıklı Yahudi bir aileye sahip olan Zweig’ın babası tekstil üreticiliği yapıyordu. Zweig, Viyana Üniversitesi’nde felsefe eğitimi aldı. Din odaklı bir eğitim almayan Zweig’ın yaşamında felsefe ve bilimin fazlasıyla yeri oldu. Nitekim bu durum daha sonraları çevresine, olan olaylara da duyarsız kalmamasını sağlayacaktır. Zweigi bir röportajında şu cümleleri kaydedildi: “Annem ve babam doğum gereği Yahudi idi.” dedi. Yine de Yahudi kültürü ve dünya görüşünden kopmadı ve Buchmendel’in hikâyesinde olduğu gibi Yahudiler ve Yahudi ırkçılığı temaları üzerine defalarca yazdı.

Nazi Faşizmine direnmekten ve bu yolda eserler vermekten imtina etmeyen Zweig, gerek eserlerinde gereksek normal yaşam pratiklerinde içinde olduğu politik durumu eserleri aracılığı ile yansıtmıştır. Felsefenin yanında kültür ve edebiyat alanında da oldukça donanımlıydı. İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Yunanca ve Latince de biliyordu. Bütün bunların yanı sıra yazın alanında ürün vermeyi de sürdürüyordu. İlk romanı Die Liebe der Erika Ewald ise 1904’te yayımlandı. Edebiyat alanında kendi özgün tarzını geliştiren Zweig, kendi iç dünyasından beslenerek özgün öykü ve şiir denemelerine imza atıyordu. Devrin içinde bulunduğu sosyo- kültürel yaşamdan son derece etkilenen Zweig, savaşa ve ırkçılığa ise kayıtsız kalmıyordu.

 

Stefan Zweig ve Birinci Dünya Savaşı yılları:

zweig savaş yılları

Stefan Zweig, Birinci Dünya Savaşına etkin olarak katıldı, savaş arşivinde memurluk yaptı. Savaşta gönüllüydü. Ancak savaşın yıkıcılığını gördükten sonra Galiçya cephesinde savaşa karşı olduğunu söyledi. Der Turm zum Babil (Babil Kulesi) ve Der Zwang (Zorlama) eserlerinde; savaşın kötülüğünü, yakıcılığını ve savaş karşıtı düşüncelerine yer verdi. Zweig, cephede yaşanılan acıları ise Yeremya adlı tiyatro metninde kendine has tarzıyla anlatmaya çalışmıştır.


Savaştan sonrası Stefan Zweig:

zweig eserleri

Askerlikten muaf tutulmasıyla askerlik kurumuyla bağları kesilen Zweig, gazetecilik yapmaya başladı. Gazetecilik faaliyetlerini Neue Freie Presse gazetesinde sürdürdü. Bu süreçte İsveç’e taşındı. Ardından savaş bittikten sonra Salzburg’a döndü. Zweig Salzburg’da Rederike Von Winternit ile evlendi. Evli olarak Salzburg’da geçirdiği seneler onun için en verimli çağlarından oldu. Edebiyata oldukça fazla eğilme fırsatı buldu. Bu dönemde tarihte Balzac, Dickens, Dostoyevski, Hölderlin, Kiest, Nietzsche, Casanova, Stendhal ve Tolstoy üzerine inceleme yazıları yazdı.


Stefan Zweig ve Edebi Kişiliği:

zweig ve edebiyat

 

Stefan Zweigi’ın gerek yazınsal hayatında gerekse gündelik yaşam pratiklerine baktığımız zaman, dönemin sosyo- kültürel yapısından atmosferinden son derece etkilendiğini görüyoruz. Özellikle savaş yıllarında Yahudilerin maruz kaldığı soykırım benliğinde derin yaralar açmıştır.

Bu hüznü pek çok eserinde gerek bilinçaltı tekniğini kullanarak gerekse üslubun üst imgesel diline yerleştirdiğini görmekteyiz. Trajik yanı ağır basan eserlerinde dili de ustalıkla kullanarak eserlerinde hissettirmek istediği atmosferi kurduğu diller oldukça başarılı bir şekilde verir. Ekol olarak Viyana okulu ekolüne bağlı kalmıştır. Balzac’tan ve onun kaleminden de son derece etkilenmiştir.


 

Sürgün yılları:

stefan zweig kitapları

Almanya’daki Hitler faşizmi artarken Zweig kara listeye alındı. Bunun sebebi olan etken ise Zweig’ın Yahudi olması ve Hitler faşizmine kayıtsız kalmayıp eserlerinde bu bu konuya değinmesiydi. Faşizmin yaktığı kitaplar arasında Zweig’in de yayınlanmış kitapları bulunuyordu. Stefan Zweig, 1934’te Nazilerce evinin silahlı bir şekilde basılmasından sonra Londra’ya taşındı. Ancak burada rahat edemeyerek Bath’a geçti. Eşi Frederike’den ayrıldıktan sonra bir birlikteliği daha oldu. Yahudi sevgilisi ile Portekiz’e gitti. Nazilerin ilhakı dört bir yandan artarken Zweig İngiliz vatandaşlığı istedi. Ardından sevgilisi Lotte Altmann ile evlendi. İngiliz vatandaşlığına geçtikten sonra pek çok kent değiştirdi. Bu arada kitlelerce de bilinen Sabırsız Yürek’i ve Satranç’ı yazdı.


Stefan Zweig’ın intiharı:

stefan zweig ve Lotte Altmann

Stefan Zweig’in hayatında derin yaralar açan olay, kuşkusuz bir Yahudi olarak tanık olduğu soykırım olmuştur. Gerek eserlerinde gerekse normal yaşamında bunu saklamaktan çekinmemiştir. Bu yüzden de eserleri otobiyografik okumalara son derece açıktır. Zweig bu eserlerinin birçoğunu benliği saran ağır bir hüznün altında yazmıştır. Birçok kent değiştirdikten sonra en son 1941 yılında Brezilya’ya gelen Zweig, Petrópolis şehrine yerleşmişti. Fakat Zweig’ın Brezilya’daki hayatı pek uzun sürmedi. Zweig, 1942 yılında eşi  Lotte Altmann ile aşırı doz uyku ilacı alarak intihar etti. İşte o içimizi titreten intihar mektubu:

“Özgür iradem ve açık bir bilinçle bu yaşamdan ayrılırken, son bir sorumluluk yerine getirilmeyi bekliyor: Bana ve işimi yapmama huzurlu bir ortam sunan harika ülke Brezilya’ya içten teşekkürlerimi sunmak. Her yeni günle bu ülkeyi daha çok sevmeyi öğrendim, ruhsal anavatanım Avrupa kendi kendini yok ettikten ve ana dilimin dünyası yok olduktan sonra, dünyanın hiçbir yerinde hayatımı bu kadar severek yeniden kuramazdım. Ama altmışıncı yaştan sonra tam anlamıyla yeniden başlamak çok özel bir güç gerektiriyor. Ve benim gücüm yıllar süren vatansız yolculuklardan sonra iyice tükendi. Bu nedenle hayatımı doğru zamanda ve doğru bir şekilde sonlandırmamın iyi olacağına inanıyorum. Ki hayatım boyunca tinsel uğraşım en büyük haz kaynağım ve kişisel özgürlüğüm en yüce değerim oldu. Bütün dostlarımı selamlarım! Hepsine uzun geceden sonra gelen tanın kızılllığını görmek nasip olsun! Ben, her zamanki sabırsızlığımla önden gidiyorum.”
Stefan Zweig, Petropolis 22.11.1942


 

Hayatına dair ipuçları bulabileceğiniz Stefan Zweig eserleri:

  • Dünün Dünyası
  • Bir Kadının Yirmi Dört Saati
  • Yarının Tarihi
  • Bir Kadının Yaşamından 24 Saat ve Bir Yüreğin Ölümü
  • Clarissa
  • Gömülü Şamdan
  • Wandak
  • Korku
  • Olağanüstü Bir Gece
  • Satranç


Psikanaliz Biliminin Kurucusu Freud’un Hayatı ve Teorileri

Ünlü Rus Mistik Rasputin’in İlginç Hayatı

This post is also available in: English

Kategoriler: İlham, Yaşam

Yorumlar (0) Yorum Yap

/