Antartika, 14 milyon kilometrekarelik ıssız buz kıta, ilk keşfedildiği tarihlerden beri hep gizemli bir buz kütlesi olarak akıllarda yer etmiştir. Dünya üzerindeki tüm tatlı suyun yaklaşık % 61’i bu yaşama elverişsiz olan buz tabakasının içinde donmuş halde bulunur. Normalde yaşamın olduğunu ispatlamak için aranılacak ilk şey su olur ve burada fazlasıyla su var. Ancak tarihe bakıldığında, yaşama bu kadar elverişsiz kurak ortamda canlıların yaşamış olduğuna inanmak için hiçbir sebep yoktu. Ta ki bazı kanıtlar gün ışığına çıkana dek.
2016 yılında Amerikalı ve Avrupalı araştırmacılardan oluşan bir ekip, Antartika’da eski bir uygarlığın kalıntılarını bulduklarını iddia ettiler. Eriyen buz kütlelerinin içinden gün ışığına çıkan üç adet keskin şekilli, dört taraflı, tıpkı Mısır’daki antik piramitler gibi üç adet piramit bulduklarını bildirdiler. Birçok teorisyen bu yapıların varlığının Dünya tarihinde uzun süredir unutulmuş bir uygarlığın eseri olduğunu iddia etti. Yoksa gerçekten de Antartika’da antik çağlarda yaşam var mıydı?
Son bilimsel bulgular Antarktika’da bir zamanlar yaşamın olabileceğini gösteriyor. 2009 yılında Antartika’da yapılan araştırmalarda, kıta üzerinde birçok farklı tropikal ağacın polen parçacıkları bulunduğu bildirildi. Bu da tropikal bitki türlerinin bir zamanlar orada yaşamış olabileceği ihtimalini ortaya çıkardı. Tropikal ağaçların orada olması demek aynı zamanda, canlılığın işareti anlamına geliyor çünkü ağaçlar varsa diğer canlı türlerinin yaşaması içinde uygun koşullar var demektir.
Tüm bu kanıtlara dayanarak Amerikalı gazeteci Christopher Condon, Antartika’nın aslında
uzun süredir kayıp olan Atlantis şehri olabileceğine inanıyor. Plato tarafından
ilk kez tartışılan bu kayıp antik kentin, 10.000 yıl önce doğal bir felaketle
yok olduğu söyleniyor. Bu, her 20.000 ila 30.000 yılda bir görülen, Dünyanın en
büyük yer kabuğu kaymasının, 12000 yıl önce gerçekleşen ve Antartika’yı
hareket ettirdiğine inanılan, yerleşim yerlerini kalın tabakalı buz tabakalarının altına
gömdüğü teorisini destekliyor. Peki acaba gerçekten de kayıp kıta Atlantis Antartika buzullarının içine gömülmüş olabilir mi? Yoksa bu piramitlerin Antik Mısır Piramitleriyle, Meksika’daki Aztek Piramitleriyle veya Dünya’nın birçok farklı yerlerinde bulunan piramitlerle bir ilişkisi olabilir mi? Bu soru şimdilik cevapsız, yorumunu size bırakıyoruz…
Yorumlar (0) Yorum Yap