Neden Tokyo Ghoul?

Ne zaman animelerden konu açılsa ismini duyacağınız animedir. Animeye yeni başlayanlara ilk tavsiye edilen animelerdendir. Konusunun özgünlüğü ve karakterleriyle oldukça ilgi çeker. Pek çok ülkede hayranları bulunur. Peki bu animeyi bize bu kadar sevdiren nedir? (spoi içerebilir)

Bilmeyenler için önce animeyi biraz tanıtalım. Sui Ishida tarafından oluşturulan bir manga dizisi. Shueisha’nin seinen manga dergisi Weekly Young Jumpda Eylül 2011 – Eylül 2014 tarihleri arasında yayımlanmıştır ve 18 Ekim 2014 itibarı ile 14 cilt halinde toplanmıştır. Tokyo’da cinayetler hayli artmış durumdadır. Bu cinayetleri Ghoullar işlemektedir. Dış görünüşleri insana benzer, insan ve Ghoul dışında bir şeyle beslenemezler. İstemedikleri ve çok aç olmadıkları müddetçe kagune’lerini çıkartmazlar ve gözleri kırmızıya dönüşmez.
On sekiz yaşında bir üniversite öğrencisi olan ve elinden kitabını eksik etmeyen Ken hoşlandığı kız, yani Rize Kamishiro, tarafından saldırıya uğruyor. Bir sokak köşesinde sıkıştırılmak suretiyle kaderini Rize’nin ellerine teslim eden Ken, her nasıl oluyorsa kurtuluyor. Ancak hayatını kurtarmak için ona Rize’nin ghoul organlarını naklediyorlar. Böylece Ken Kaneki yarı-insan yarı-ghoul olarak uyanıyor.

Hâl böyle olunca tüm hayatı allak bullak oluyor. Daha önce gittiği kafede çalışan Touka Kirishima vasıtasıyla kendilerine Antieku diyen bir grup ghoulla tanışıyor. Kafenin adını taşıyan bu grup, diğer ghoullardan farklı olarak insan öldürmüyor. Ellerinden geldiğince insanlara zarar vermemeye gayret ediyorlar, ayrıca birbirlerine sıkı bir şekilde destek oluyorlar.  

Sadece tek gözünün kırmızı ghoullarınkine benzemesi  sebebiyle, yeni adım attığı bu dünyada tehlike Ken’in peşini bırakmıyor. Sadece ghoullar da değil, onları avlamak için yetiştirilmiş bir sürü CCG (Commission of Counter Ghoul) ajanı da var. Ken, hem One-eyed Ghoul (tek gözlü ghoul) olduğu için hem de insani özellikler taşıdığı için ghoullar arasında bir hayli popüler. One-eyed Ghoul, nadir bulunan insan-ghoul melezlerine verilen isim. Ghoulların en tehlikeli yanları kuşkusuz “kagune”leri. Kagune, onların silah veya pençe olarak kullandıkları yırtıcı organları. Her ghoulun kendine has kagunesi var. Şekilleri ve özellikleri farklı olabiliyor. Ghoulların iyileşme özellikleri oldukça yüksek fakat bir kagune tarafından verilen zararın iyileşme süresi daha uzun oluyor. Dolayısıyla dövüşlerde sıklıkla kullanıyorlar.

Tokyo Ghoul’un bol kanlı, vahşi sahnesi var izlemek isteyeceklere bir uyarı olarak söylemeden geçmeyelim. Kaneki Ken ezik diyebileceğiniz, içine kapanık, edebiyat delisi bir karakter. Tek arkadaşı çocukluğundan beri tanıdığı Hide. Kaneki ne zaman bir şeyler yemek istese yiyemiyor, kusuyor. Hatta yemeğin kokusu bile midesini bulandırmaya yetiyor. Yavaş yavaş anlıyor ghoul olduğunu. 

Bir zamanlar insan olduğu için nefsine hakim olmaya çalışacak, insanları öldürmek istemeyecek. Manganın başından sonuna kadar bu amacını sürdürüyor fakat farklı kişiliklerle. Ya da şöyle diyelim, yaşadığı her travmadan sonra ona bu travmayı yaşatanların belli başlı özelliklerini benimsiyor. Her acıktığında tam bir binge eater’a dönüşüyor, Rize gibi gözü etten başka bir şey görmüyor. Ghoulların hepsinin aslında duygusuz katiller olmadığını insanlara gösterecek. Ama asıl her şey bundan sonra başlıyor.

 
Touka’dan ve Yomo’dan dövüş dersleri alıyor. Yamori, nam-ı diğer Jason denen bu ghoul Aogiri Tree denen amaçları en güçlü olmak olan bir ghoul örgütünden ve görevi yarı-ghoul olması sebebiyle Kaneki’yi üstlerine götürmek. Zorla da götürüyor Kaneki’yi, orada asıl aradıkları ghoulun Kaneki olmadığı anlaşılıyor çünkü Kaneki “yapay” bir ghoul. 
Efsaneye göre bir insanla bir ghoulun çiftleşmesinden doğacak “yarı-ghoul” hem çok güçlü olurmuş hem de özellermiş. Gerçekten de böyle bir yarı-ghoul varmış ve onu arıyorlarmış. Jason hasta bir karakter, Kaneki’ye ihtiyaç duyulmadığını görünce onu kandırıp bir şekilde siyah-beyaz fayanslı büyük iğrenç bir odaya hapsediyor. Burada Jason’ın Kaneki’ye yaptığı işkencelere, bu işkenceler nedeniyle Kaneki’nin iç hesaplaşmalarına, annesine karşı olsun, Rize’ye karşı olsun, kendine karşı olsun aslında ne hissettiğine tanık oluyoruz.
 
Kaneki, oldukça uysal yetiştirilmiş bir çocuk. Babası o çok küçükken ölmüş, annesi bu yüzden hayatının sonuna kadar hep çok çalışmış ki zaten bu yüzden de erken yaşta ölmüş. Kaneki annesini öldüğü için suçladığını fark ediyor, onu yalnız bıraktığı için. Acı verendense acı çeken olmayı tercih ettiği için, onu da böyle yetiştirdiği için. 
Kaneki’nin bu travmatik yaşantısı, üçüncü bir kişilik çıkarmasına neden oluyor. Normalde nazik, sürekli gülümseyen ve düşünceli biri Kaneki, Jason’ın parmak hareketiyle özdeşleşen bu yeni karakterse oldukça soğuk ve güçlü. 
Hayatta kalabilmesi için daha güçlü olması gerekiyor ve daha güçlü olmak için de yumuşak kişiliğini bırakabilmesi. Karakterlerin etkileyici hikayeleri var. Her karakter ayrı bir karizma.

Bazı Karakterler
 Touka Kirishima
 2 farklı karaktere sahip diyebiliriz. Bir yanı çok kibarken diğer yanı aşırı sinirli olan Touka’nın insanlara olan bir hayranlığı vardır. En yakın arkadaşı insan olan olan Touka, arkadaşı için onun yaptığı yemeklerin hepsini kendine acı çektirmesine rağmen yer.  Ayato Krishima ismindeki erkek kardeşi ile arası oldukça kötüdür. Ghoul dedektiflerinden nefret eden ve onları öldürmek için ne pahasına olursa olsun savaşan Touka’nın maskesi tavşan şeklindedir.(Maske kullanma sebepleri dedektiflerin yüzlerini tanımamasıdır.)
Hideyoshi Nagachika
Kaneki’nin insan arkadaşıdır. Her zaman gülümser ve kulaklık takar. Belli etmese de zeki bir karakterdir.

Jason
Jason sırf Ghoul olduğu için yakalanmış ve türlü işkencelere maruz kalmış biridir. Daha güçlü ve daha çatlak olarak tesisten kaçmıştır.

Rize Kamishiro
Sıradan bir hayattan hoşlanmayan, dizginlenemeyen saldırgınlıkdaki Rize Kamishiro’nun lakabı “obur” dur. İnsan, ghoul farketmeden önüne gelen herkesi öldüren Rize en güçlü Ghoullardan biri dir. Rize’nin gerçek ismini kullanmadığı ve kimlik değiştirdiği yönündeki söylentiler vardır.

Uta
Ghoulların avcılarından yüzlerini gizlemek için gereken maskelerini üretir. 
Juuzou Suzuya
Özel bir durum” nedeniyle ghoul dedektifi olan Suzuya, ghoulların büyüttüğü bir insandır. Öz annesi olmayan, elinde büyüdüğü ghoul Suzuya’ya çeşitli işkenceler uygulayarak Suzuya’nın çocukluğunu mahvetmiştir. Suzuya için acıya az da olsa bağışıklığı olan bir dedektif diyebiliriz. Suzuya’nın en büyük hedefi en güçlü quinque ya sahip olup en güçlü dedektif olabilmektir. Bıçakları ustaca kullanır, çatlak bir karakter.(erkektir)

Shuu Tsukiyama
“Gurme” olarak adlandırılan Tsukiyama; Rize Kamishiro gibi insan, ghoul farketmeden tadı damak zevkine uyan her türlü canlıyı yemektedir. Tsukiyama’nın Kaneki Ken’e olan büyük bir takıntısı vardır. Şu anlık tek amacı Kaneki’yi yemektir. Buna birden çok kez yeltense de Kaneki’yi yenmeyi başaramamıştır. Bazı kaynaklara göre başka bir animenin baş karakteri olarak düşünülmüş, sonra vaz geçilmiştir.
Sizin bu animenin en sevdiğiniz tarafı ve en sevdiğiniz karakteri hangisi?

shinkaimine.wordpress.com adresindeki bazı bilgilerden yararlanılmıştır.
Kategoriler: Psikoloji

Yorumlar (0) Yorum Yap

/