Seyahat etmek ve gezmek, kişiden kişiye göre değişen bir eylem. Kimi zaman en güzel anıların biriktirildiği, kimi zaman geçmek bilmeyen anların yaşandığı dakikalar, günler. Kimisi için Tuzla’dan Levent’e gitmek (500T rocks!) seyahat iken kimisi için şehir şehir, ülke ülke gezmektir gerçek seyahat. Biz, biraz ikincisinin faydalarından bahsedeceğiz bu yazımızda. (500T’ye saygısızlık olarak algılamayın bunu, onlar, günümüzün gerçek seyyahları.)
1) Yeni kültür tanımanın en kolay yolu.
Bir kültürü, orayı görmeden, insanlarını tanımadan, havasını solumadan (uzayıp gider bu liste) gerçek anlamda tanımanız oldukça zor. Filmler, müzikler, yemekler, kitaplar size fikir verecektir ama neyin neden yapıldığını yerinde çok daha kolay ve doğru öğrenirsiniz.
2) Cesaret arttırmak için bire bir.
Bambaşka bir ülke, cebinizde kısıtlı para, hiç tanımadığınız ve ne dediklerini anlamadığınız insanlar… Yeni insanlarla tanışmak için bundan daha iyi bir fırsat olamaz. Kabuğunuzu kırıp hiç tanımadığınız birine sırf ona benziyor diye “Merhaba.” diyebilirsiniz Leman Sam gibi. Tren garlarında uyuyup hiç bilmediğiniz yerlere girmek cesaretinize doping etkisi yapacak ve kendinizi daha cesur hissedeceksiniz.
3) Yollar, en iyi dostunuz olur.
Kulaklığınızı takıp isterseniz filminizi açın, isterseniz kitabınızı okuyun, isterseniz yeni yerler için planlar yapın, isterseniz uyuyun. Yollar, bunların hepsini yapmanıza müsaade edecektir. Yollara alışınca artık ondan kopamayacaksınız. Sırf yol olsun diye atlayıp 500T’ye İstanbul turu yapabilirsiniz.
4) Yepyeni fikirler, yepyeni düşünceler.
Yolda olur, gezerken olur, dinlenirken olur, günlük hayatınızda sık görmediğiniz şeylerle karşılacaksınız bazen. Bambaşka bir kültür için sıradan olan şeyler size olağanüstü gelecek. Bunlar, yaratıcılığınız artmasına katkıda bulunabilir. Büyük pazarlamacı ve reklamcıların bazıları kitap okumanın yaratıcılığı tetiklediğini söylerken, diğerleri gezmenin, yeni kültürler tanımanın, gözlem yapmanın daha etkili olduğunu düşünüyor. Yepyeni bir şehir ve yepyeni insanlar, yepyeni bir gözlem alanı demek.
5) Kendinizi tanıyacaksınız.
Çok klişedir bu ama gerçektir. Zorluklar karşısında neler yapabildiğini gördükçe, yeni insanlarla tanıştıkça aslında kendinizi tanıyacaksınız. “Ben neymişim be?” diyeceksiniz kendinize. Yolda düşüneceksiniz, insanları dinleyeceksiniz. Dünya’nın ne kadar büyük olduğunu görüp hayrete düşeceksiniz. Bir çok insan kendisini tanımak için yollara vurmuyor kendini, haklılar. Yol, insana kendisini tanıtır.
6) Yeni insanlar, yeni ilişkiler, yeni dostluklar…
Seyahat ederken tanışacağınız insanlar size öyle kapılar açabilir ki inanamazsınız. Çok farklı yerlerden çok farklı insanlarla tanışacaksınız. İnanılmaz bir Facebook arkadaş listesine sahip olacaksınız. Her kıtadan arkadaşınız olabilir (Son duyumlara göre, Antarktika’da penguenler arasında Facebook giderek yaygınlaşıyormuş.). Bu insanlar sayesinde, en sevdiğimiz şey olan “network”ünüz genişleyecek ve iş fırsatlarınız artacak. Olaya sadece iş olarak bakmayın, yeni dostluklar elde edeceksiniz. Dostluk zaten en önemli network değil midir, azizim?
Eğer iyi bir hikaye anlatıcısıysanız, arkadaş ortamlarında “Ya, senin şu Filipinler’deki maceranı tekrar anlatsana.” cümlesinin farklı versiyonlarını sık duyacaksınız. Ayrıca, fotoğraf albümünüz seyahat fotoğraflarıyla dolup taşacak, evinizin bir bölümünü yöresel hediyelik eşya kısmı yapacaksınız belki de.
Biz bu yazı sonrasında çantayı toplayıp yola vuruyoruz kendimizi, bize katılmak ister misiniz?
Bu arada çok klasik bir soruya cevap vermek istiyoruz. “Çok okuyan mı bilir? Çok gezen mi?”. Cevabımız, çok gezerken çok okuyan. Sonuçta, yol niçin var değil mi?
Buradan da seyahat severlere hazırladığımız Seyahat Tutkunlarının Severek İzleyeceği 5 Film yazımıza ulaşabilirsiniz.
Yorumlar (0) Yorum Yap