Reklamlardaki Hatalar Bizden Kaçmaz!

Bir ürün tanıtmak; tanıtırken ürünü satın almaya, kullandırmaya, tavsiye etmeye heveslendirmek, özendirmek çok da kolay bir iş değil. Bunu başarabilmek için işi çok iyi yapmak gerekiyor. Görsel olarak algıyı uyandırmak, kulağa hoş gelen ve akılda kalan bir slogan ya da müzik oluşturmak, kampanyanın sonunda merakı cezbetmiş olmak… Yapmak da yapmak. Hepsi bir arada efsane olabildiği gibi bazen içinden bir tanesinin çok iyi olması da durumu kurtarabilir. Fakat reklamlardaki hatalar, “keşke sahne çekimlerini daha özverili yapsalardı” dedirtecek sonuçlara sebep olabiliyor. Konu komşu, eş dost otururken, açık olan televizyonda reklamlar yayına girdiğinde, her ne kadar reklamın yüzüne karşı konuşuluyor olsa da(!) arkasından söylenilen epey hayırlı cümleler duyduk açıkçası.

Reklam filmi çekmek birçoğumuzun tahmin edemediği kadar zor. “Yahu 20 saniyelik şey için günlerce mi uğraşacaklar sanki” diyorlar ama evet, saatlerce bazen günlerce uğraşılıyor. Neyse efendim gelelim reklam gibi reklam yapmanın gerektirdiği o şartlara. Hani “kulağa, göze hoş gelmeli”, “akılda kalmalı” olan şartlar. Akılda kalmalı kalmasına ama, içinde kaldığı aklı da mümkünse ziyan etmeden.

Reklamlardaki Hatalar:
Mantık  

-Ali gördün mü şu çikolata reklamını harika olmuş

-Evet, ben de bayıldım, efsane.

Duyabileceğimiz hoş bir diyalog. Marka için gurur verici, muhabbet edebilmek için garanti bir yöntem. Fakat bazı markalar, reklam filmi çekerken veya reklam metni yazarken sahneleri geniş bir objektiften değerlendirmiyor olabilirler. Gerek çekim esnasında yapılan hatalar, gerek kurulan mantıktaki hatalar seyircinin diline düşülmesine sebebiyet veriyor. Zaten (evlerden ırak!) bir şeyler sosyal medyaya ya da bizlerin diline düşmeyegörsün. Bize göre bu da, reklamı çekerken üçüncü bir gözden kontrol etme zorunluluğunu getirmeli.

O Sadece Vücut Şampuanı!

Bir ürünü anlatırken abartmak, tüketicide iticilik hissi uyandırıyor. “Reklamın çekildiği ortam, eğer reklam kurguya dayanmıyorsa, gerçekliği yansıtmalı ve gerçekçi olmalı” diyor seyirci.

Hobby vücut şampuanı reklamında, oyuncumuz duşta “Hobi ile kontrol sende” nakaratlı bir şarkı söylüyor. Neyin kontrolü olduğunun tam olarak açıklanmadığı reklamda, kontrolün bize geçmesini sağlayan şeyin bir vücut şampuanı olması biraz ütopik duruyor. Sonuç olarak, o vücut bir daha terlemiyor mu? Çok güzel kokuyoruz da bir daha parfüm yüzü görmüyor muyuz? Ardından bir anda kopan alkış kıyamet üzerine irkilen oyuncu -dize kadar inen kocaman bir banyo penceresinden- aşağı bakıyor ki, sokak ahalisi adeta mest olmuş ve “Bir daha” tezahüratı yapıyor. Evet, şarkı ve ses çok güzel olabilir(!) ama sanki azıcık abartılmış mı? Tam olarak amacı belirlenemeyen bir husus daha var; banyo penceresinin önünde vinçle duran ve oyuncunun tam gözüne bakarak alkış tutan o dayı. Görünürde elinde bir iş de yok ama… Neyse!

Cinsiyetçi Duran Diyaloglar

Reklam metni yazmak oldukça hassas bir konudur. Tüketiciyi kandırmadan, çok kısıtlı bir süre zarfında en doğru kelimelerle doğrudan sonucu bağlamanız gerekir. Bunu yaparken rol çeşitliliği ya da renk olsun diye diyalog üretildiğinde olay biraz yanlış anlaşılır hale gelebiliyor.

Getir  reklam filmi serisinin 2.sinde bir karı kocanın konuşmalarını görüyoruz. Kadın mutfaktayken, bittiğini fark ettiği malzemeleri almak için markete gitmeye üşenmiş olacak ki kocasına söylüyor. Ancak kocası yorulmuş, daha yeni yer yüzü görmüş ve haklı olarak hayıflanıyor. Olur böyle şeyler ama durum bu noktadan sonra ilginçleşiyor. Mobil bir uygulama var ve onu sadece erkek kullanabiliyor -olacak ki kadın kendisi kullanmayıp ona söylüyor- fakat adamın ondan haberi yok. Daha da garip olanı sadece erkeğin kullanabildiği bir uygulamadan kadının haberi var ve nasıl kullanıldığını o biliyor. Üstelik üşenmeden erkeğin telefonuna indirip kocasından almasını istediği ürünleri uygulama üzerinden kendisi alıyor. Bütün reklamı boşa mı çektik?

Teknoloji Bazı Şeyler İçin Geriden Mi Geliyor?

letgo diye harika olduğunu düşündüğümüz bir uygulama var. Oldukça kullanışlı ama reklamlardaki hatalar kısmına gelince yine takıldığımız bazı noktalar olmadı desek yalan olur.

Reklam serisinin hastane odasında geçen bölümünde yeni doğum yapmış annenin yanına giren taze baba “Çok güzel” diyerek evladına hayranlık duyduğunu bize aktarırken, içeriye giren 2 hemşirenin kucaklarında olan bebekleri de görünce zayıf bir sesle “Üçüz mü?” diye soruyor. Hemen olayı arabaya bağlayan yeni anne, eşinin çok sevdiğini anladığımız arabasını satıp satamayacağını sorgulaması üzerine, bir kafa hareketiyle gölü atıyor. Çok kolay bir şekilde finalde arabasını satıyor. Satıyor da böyle güzel bir teknolojinin olduğu devirde üçüzleri olacağını bu şirin aile önceden nasıl öğrenememiş?

Reklamlardaki Hatalar: Çekim

Mantık hataları olduğunu düşündüğümüz bu reklamlardan sonra kısaca birkaç tane çekim hatası da paylaşmak istiyoruz.

İş Bankasının 89.yıl reklamında son sahnede Cem Yılmaz trende yolculuk ederken karşısında oturan beyefendiye “Kusura bakmayın sizi de reklamda oynattık ama!” derken okumak üzere eline aldığı gazetenin kendisine bakan yüzü ters tutulmuş oluyor. Bu çok küçük bir ayrıntı olabilir ama seyircinin gözünden maalesef kaçmıyor.

Pınar süzme peynir “Canım çekiyor” reklamındaki tatlı ufaklık, canının çektiği peyniri nasıl yediğini annesine göstermek için çatalı peynir kutusundaki 6’ya bölünmüş parçalardan birine batırıyor. Kutudan çıkardığı 80 gram civarında olduğunu düşündüğümüz (yarım kiloluk peynir kutusunun 6’da 1’i) peyniri ağzına götürürken bir de bakıyoruz ki nohut kadar bir lokma hop diye çocuğun ağzında. Ayrıca peynir kutularından o parçalar öyle çıkmıyor güzel abilerimiz lütfen kandırmayın bizi.

Reklamı reklam yapan, tanıttığı ürünü hem nasıl tanıttığıdır hem de tanıtma şeklinin gerçekçiliğidir. Tamam, güzel görünsün, dikkat çeksin, akılda kalsın diye çok çalışıyorlar biliyoruz ama biz biraz fazla dikkatliyiz efendim. Hassasiyet isteriz. Teşekkürler.

Bu yazıdan keyif aldıysanız, keyif alacağınızı düşündüğümüz “Tarihe Damga vurmuş 5 Pazarlama Araştırması Faciası” başlıklı yazımızı da okumanızı tavsiye ederiz.
Daha fazla içeriğe ulaşmak için Blogager adlı blog sitemizi ziyaret edebilirsiniz…

Kategoriler: İlham, Kreatif, Yaşam

Yorumlar (0) Yorum Yap

/