Rasputin Kimdir? Ünlü Rus Mistik Rasputin’in İlginç Hayatı

rasputin kimdir

Filmlere, şarkılara konu olan 1900’lerin Rusya’sında yaşamış ve esrarengiz kişiliği ile nam salmış bir adam Rasputin. Kendisine papaz, şifacı ya da şarkılarda geçen tabiri ile aşk makinesi de diyebiliriz aslında, zira hepsi doğru. Bu içeriğimizde Rasputin’in garip ve bir o kadar heyecanlı hayatına yakından bakıyoruz.


Rasputin kimdir?

rasputin

1869 Ocak ayında Sibirya’da doğduğu bilinen Rasputin, çiftçi bir anne babanın üçüncü çocuğu olarak dünyaya geldi. Tam adı ise Grigori ise Yefimoviç Rasputin’dir. Maria ve Dimitri isimli iki kardeşini de hastalıklar yüzünden küçük yaşta kaybetmiş olan Rasputin, hastalıkla geçen yalnız bir çocukluk yaşadı. Yaşıtlarıyla oynayamadı, çok iyi bir eğitim göremedi. Okuma-yazma da bilmediği söylenir.

Daha çocukken bile kendini tanrıya ve dine bağlı olarak görüyordu ve doğaüstü güçleri olduğuna, şifacılık yeteneğine sahip olduğuna inanıyordu.Ergenlik döneminde yaşadığı ölümcül bir hastalık sonrasında durumun iyiye gitmesi kendisini dine daha da yaklaştırdı. Onu iyileştirdiğine inandığı güç Meryem Ana idi.


Rasputin’in erken hayatı:

rasputinin çocukluğu

Bu dönemde din adamı olmaya karar veren Rasputin, ergenlik döneminde evden papaz olmak için ayrıldı. Keşiş olma düşüncesiyle Verkhoturye Manastırı’na gitti. Daha sonra evlenmek için manastırdan ayrılan Rasputin, Praskovia Dubrovina ile evlendi. Daha sonra ailesinden ayrılarak din adamı olma konusunda oldukça yol katetti ve Verkhratsky manastırında ilk hac ziyaretini gerçekleştirdi.

Yunanistan ve Orta Doğu’ya seyahat eden ve kutsal yerleri dolaşmaya devam eden Rasputin’in, aynı zamanda iyileştirme yeteneği olduğundan da bahsediyordu. Elbette şifacı olarak nam salması da uzun sürmedi. Gezileri sırasında tanıştığı din adamı ve keşişler sayesinde siyaset bağlantıları da kurmaya başlayan Grigori Rasputin, sahip olduğunu söylediği iyileştirme yeteneği onun Çarlık Rusya’sının en önemli saraylarından birine adım atmasını sağlamıştı.


Rasputin’in Saraya Girişi

rasputin ve saray

Rasputin, iyileştirme yeteneği ile Rusya’da epey bir nam salmıştı. O sıralarda oğlu hemofili hastalığı ile boğuşan ve oğluna çare arayan Çar II. Nikolay, bu yeteneğin sahibi Rasputin’i saraya davet etti. Zamanın doktorları ise Çar II. Nikolay’ın oğlunun hastalığı karşısında çaresiz kalmışlardı. Eşi Alexandra Feodorovna ve Çar bu durum karşısında oldukça çaresizdi.



1903’te saraya davet edilen Rasputin, çocuğu iyileştirmeyi başardı. Böylece Çar’ın güvenini ve elbette Çariçe’nin yoğun desteğini kazanmayı başarmıştı. Hastalığı nüks ettikçe oğlunun iyileştirilmesini isteyen Çar ve Çariçe, Rasputin’in artık sarayda devamlı olarak kalmasını istemiştir.

Rasputin artık sarayın en önemli ve akıl danışılan hatta siyasi konularda bile fikri alınan biri haline gelmişti. Sadece şifacılık değil bir takım kehanetlerde de bulunan Rasputin, Çar’a siyasi meselelerle ilgili fikirler vermeye de başlar. Aslında fikir vermenin ötesine geçerek politik manipülatör bir tavrı olduğu da söylenir.


Rasputin ve kadınlar:

rasputin ve kadınlar

Şarkılarda “İri yarı, güçlü ve gözlerinde alevli bir parıltı olan adam” olarak tasvir edilen Rasputin için “aşk makinesi” demek yanlış olmaz. Rasputin sarayda söz sahibi olmasının yanı sıra kadınlara olan düşkünlüğü ile de biliniyor. Özellikle kendisinin Çariçe olan ilişkisi de kulaktan kulağa konuşulmaya bu dönemde başlamıştı.

Rasputin’in saraydaki diğer kadınlarla da birlikte olduğu ve hatta aristokrat kadınların kapısında sıra olduğu söyleniyordu. Gezdiği manastırların birinde tanıştığı bir öğreti aslında onun yaşam tarzı haline gelmişti ve gittiği yerde de insanlara ve kadınlara bu öğretiyi aşılamaya başlamıştı. Büyük günah işleyen insanların tanrıya daha yakın olacağını savunan bu görüşü benimseyen kadınlar, tanrıya yaklaşma amacıyla ve biraz da Rasputin’in o dayanılmaz cazibesi için kendisiyle birlikte oluyordu.

Rasputin yine bu dönemde cinsel hayata ve içkiye iyiden iyiye kendini kaptırmıştı. İçki, zevk düşkünlüğü ve kadınlarla geçen günlerin, Rusya’yı ve Çar’ı rahatsız etmeye başlaması çok uzun sürmedi. Rasputin’in Çariçe tarafından oldukça sevilmesi hatta Çariçe’nin Sevgilisi olarak anılmaya başlanması artık Çar’ı iyiden iyiye rahatsız etmeye başlamıştı.


Rasputin ve kehanetleri:

rasputin kehanetleri

Tüm bunlar devam ederken Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermişti. Sarayda ve ordu üzerinde sözü geçen Rasputin, Çar’ın ordunun başında olmadan savaşa giderse Rusya’nın savaşı kazanamayacağını söylemişti. Rusya’nın sonunun halk devrimi ile olacağını kehanet eden Rasputin’in aynı zamanda Alman yanlısı olduğu da söyleniyor. Rasputin, Rusya’nın savaşa katılmaları durumunda sonunun felaket ile sonuçlanacağını da savunuyordu. Rasputin’in kehanetleri bununla sınırlı değildi elbette ki.

Çar ve ailesinin komünistler tarafından katledileceğini öngörüyordu. Hatta ülkede ayaklanmaların olacağını ve Sovyetler Birliği’nin kurulmasının ardından kaçınılmaz çöküşünü de öngörmüştü. Nitekim savaşın Rusya için felaketle sonuçlanmasının ardından dengeleri bozulan rejimin sorumlusu olarak görülmeye başlandı Rasputin.

Artık o papaz ya da şifacı değil sadece bir şarlatan olarak görülüyordu ve ortadan kaldırılması gereken bir adam hâline gelmişti. Rasputin kendisinin düşmanları tarafından ve Ocak ayından önce öldürüleceğini de biliyordu elbette ve bundan Çar’a yazdığı bir mektupta da bahsetmişti.




Rasputin’in en az kendisi kadar garip ölümü:

rasputinin ölümü

Rasputin’in ölümü planlandı ve bu planın başında Prens Yusupov ve arkadaşları vardı. Prens, Rasputin’i Yussupov Sarayı’nda bir akşam yemeğine davet etti ve kendisiyle önemli bir konu hakkında görüşmek istediğini söyledi. Davete icabet eden Rasputin için özel hazırlanmış ziyafet masasında bulunan yemekler ve içkilere siyanür eklenmişti. Doğaüstü güçleri olduğuna inanan Rasputin için işler burada daha da ilginçleşmeye başlıyor diyebiliriz.

Ziyafetin tadını çıkaran Rapsutin’de hiçbir zehirlenme emaresi göremeyen Prens ilk şokunu orada yaşamıştı. Başı bile dönmeyen Rasputin’i onca zehirli yemeye rağmen karşısında sapasağlam gören prens, arkadaşlarından yardım alarak Rasputin’i silahla vurmak ister. Prensin sıktığı kaç kurşunun ardından yere yığılan Rasputin hiçbir şey olmamış gibi ayağa kalkar ve herkesi şaşkına döndürür.

Bir türlü ölmeyen Rasputin’e adeta kurşun işlemez. Kaçmaya devam eder pencereden atlar ve sarayın bahçesinde tekrar vurulur. Artık öldüğü düşünülen Rasputin’in cesedi nehrin sularına atılır. Rasputin, kehanetinde bahsettiği gibi Ocak ayından önce ve düşmanları tarafından 30 Aralık tarihinde öldürülmüştür.

Garip ölümü daha doğrusu bir türlü ölmemesi Rasputin’in ilginç ve mistik hayatının bir kısmı diyebiliriz. Öyle ki ertesi gün nehirden çıkarılan cansız bedeni incelendiğinde Rasputin’in ciğerlerinde su bulunur. Yani nehre atıldığında hala yaşadığı anlaşılan Rasputin, aslında kurşun yaraları ile değil boğularak ölmüştür. Üstelik bunların ardından Şubat Devrimi sonrasında mezarından çıkarılan papazın cesedi, cezasını yeterince çekmediği gerekçesiyle yakılmıştır.


Rasputin üzerine son söz:

rasputinin kehanetleri

Rasputin’in kehanetleri halktan saklanmış olmasına rağmen bilinen ve kulaktan kulağa yayılan tüm kehanetlerinin, kendisi ile ilgili olanlar dahil tek tek gerçekleşmiştir. Rasputin bir şarlatan mıydı, büyücü müydü ya da gerçekten geleceği gören bir şifacı mıydı; hala birçok kesim tarafından tartışılır ve farklı tasvir edilir. Ancak ikna kabiliyetinin yüksek olması ve anlatmaya başladığı andan itibaren etrafındakileri etkilemeyi başarabilen bu garip papaz için Rus tarihine önemli ve gizemli bir iz bıraktığını söylesek yanlış olmaz. Rasputin ile ilgili en ilginç durum aslında ölümünden sonra kesilen ve St. Petersburg’da bulunan Rusya Erotik Müzesi’nde sergilenen penisidir.


Anton Çehov’dan Hayata Dair 15 Alıntı

This post is also available in: English

Kategoriler: Yaşam

Yorumlar (0) Yorum Yap

/
Exit mobile version